Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Bahadır Alemdaroğlu

Anayasalar ve Özgürlükler 

Anayasa kavramı 1787’de ABD’de ortaya çıkmıştır. Bu tarihten öncesinde ise anayasal belge niteliğinde belgeler varlığını göstermiştir. Magna Carta (1215) en bilinen örneklerdendir. Nitekim hukuk düzenlerinin işleyişleri için anayasalar son derece gereklidir. Bir ülkenin hukuki düzeninde en üstte yer alan metin şüphesiz o ülkenin anayasasıdır. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk anayasası 1921 Anayasasıdır. Bu tarihten sonra 1924, 1961 ve 1982 Anayasaları Türk tarihinde yerini almıştır. 1961 ve 1982 Anayasaları darbe vesayetinin anayasaları olarak ön plana çıkar. Nitekim hali hazırda birtakım değişikliklere rağmen kullanıyor olduğumuz 1982 Anayasası kişi hak ve hürriyetleri yerine devlet temelli oluşturulmuş bir anayasadır. Lakin anayasal metinlerin göz önünde bulundurması gereken ilk odak kişi hak ve hürriyetleri olmalıdır. Türkiye’nin hukuki düzeninin temellerini oluşturan bu metinde 177 madde yer alıyor. Peki bu denli fazla maddenin varlığı Türkiye’deki hukuki düzenin tamamen doğru işlemesini sağlıyor mu? Nitekim bu soruya cevabınız hayır.

Çünkü hukuk kavramı bir sistemi ifade eder. Ve bu sistem tüm alt paydaşları çevresinde geniş bir yelpazede uygulanmalıdır. Eğitimin, kamunun, özel kurumların vs. hepsinin kendine ait bir hukuku yani yasal bir işleyiş düzeni vardır. Tüm bu çarklar sadece bir amaç için devlete ve topluma hizmet etmelidir: Kişi hak ve özgürlüklerinin sağlanması. Pekâlâ, şimdi Türkiye için tasavvur ettiğiniz sistemi açıklayın desem… Sanırım hepiniz şu an işleyen sistemin tam aksini savunur olurdu. Anayasalar özgürlük sağlayan metinler olmalıdır. Bu özgürlükler ise başkasının özgürlüklerine zarar vermemelidir. Bu bakımdan anayasalar her kişi, kurum ve kuruluşların ortak paydaşında hazırlanması gereken sivil metinler olmalıdır. Tarihimizin kara lekelerinden olan darbeler anayasaları özgürlükten uzak metinler haline getirmiştir. Birtakım ideolojilere körü körüne hizmet eden metinler ortaya çıkmıştır.  

Görmeli ve göstermeliyiz ki, bir ülkenin hukuk sisteminin ana hatlarını oluşturan anayasalar özgürlük temelli olmalıdır. Bittabi bunun sağlanması için de ülkedeki yüksek aklın fikirlerinin vatandaşların fikirleri ile örtüşmesi elzemdir. Sözüm ona cezaların caydırıcı olmamasından yakınan ülke vatandaşlarına kulak vermemek, sistemin önemli bir etmenini, halkı, devreden çıkarmak demektir. Suçun ve suçlunun adil zeminde yargılanması çok mühimdir. İnsan haklarını korumak ve kollamak devletin asli görevlerinden biridir. Ancak diğer vatandaşların vicdanı hususunda derin ayrılıklara neden olan cezalar düzenlenmelidir. Kadına ve çocuğa karşı yapılan her türlü olumsuz eylem en üst sınırdan ceza ile karşılanmalıdır. Toplumun beklentisi sağlanmalı ve başkasının özgürlüklerini tehdit eden bu tarz hastalıklı zihniyetler tasfiye edilmelidir. Anayasamızın yeterliliği her gün tartışma konusu oluyor. Gündemde yer alan her haberin asıl temsilcisi yanlış işleyen hukuk sistemi değil midir?  

Özgürlük sağlanmadan önce bunun fikri altyapısı oluşturulmalıdır. Bu altyapı da kanunlar bazında temellendirilmelidir. Hiç kimse kanunlar bakımından doğmak ve yaşamanın ölmeye eş olduğu bir ülkede yaşamak istemez. Tıpkı kadınlar ve masum çocuklar gibi. Esen kalın… 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER