Kimya ve/veya fizik laboratuvarları gibi ilmî ve teknik tecrübe ve araştırmalar yapmaya yarayan, gerekli cihaz ve malzemenin bulunduğu yerdir laboratuvar.
Kafası çalışan, meraklı bir okur için de günlük (köşe) yazarlarından vasıflı ve ülkesi için ıztıraplı kimi yazarlar da tıpkı bir laboratuvar gibi işe yarar.
Zira böylesi günlük yazılar günün önemli hadiselerine ışık tutabildikleri gibi bir arşiv (almanak türü) özelliği de taşımaktadırlar. Bendeniz basının yüzakı, merhum Mehmed Şevket Eygi ağabeyi böyle görürdüm. O nedenle de tüm yazılarını internetten indirip doküman olarak arşivlemiştim.
Vefatından sonra yazıları kitap yapılmak istenildiğinde bendenize müracaat edildi ve arşivimdeki (1998 yılından buyana) tüm yazılarını bilâbedel (bir karşılık beklemeden) verdim. Birkaç kitap yapıldı devamı da gelecek inşá’allah. Arzu edenler Bedir Yayınevi’nden temin edebilirler.
Merhum üstadın yazıları bendeniz için aynı zamanda bir laboratuvar mahiyetindedir. Fizik, kimya, biyoloji araştırmacıları nasıl laboratuvarlarda deneyler yapıyor bazı sonuçlara ulaşıyorlarsa bendeniz de bir konuyu yazmak istediğimde merhum üstadın yazılarını tararım.
Merhum hocam bu konuda bir şey demiş mi, demişse ne demiş benim yazmayı düşündüğüm istikamette mi demiş diye tetkik ederim. Bu bir laboratuvar çalışması gibi olur. Çıkan sonuçlar bana ya “tam isabet” dedirtir, binaen’aleyh güvenle, ya da “yanlışmış” der fikirlerimi buna göre tashih ettikten sonra yayınlarım günlük yazımı.
Yàni bu tür kıymetli günlük yazılar hem güzel, faydalı birer bilgi kaynağıdır, hem de yorumlarıyla size laboratuvar çalışması gibi yarar sağlamaktadırlar. Malûmâlileri, Eygi ağabey gibi üstün bir kültüre sahip yazarların bir mesele üzerindeki yorumlarına baha biçilimez.
Hemen bir misâl ile anlatayım. «Kısa sözler» başlıklı hayli eski (fakat miadı dolmayan, eskimez) bir yazısında üstat şöyle diyordu:
“Abbasî halifesi Harunürreşid, Kudüs’te Hıristiyan hacılara iyi davranılması konusunda ricada bulunan Frank kralı Şarlman’a (Charlemagne, Büyük Karl) elçisi ile bir çalar saati hediye olarak yollamıştı. Şarlman’ın yanındaki yüksek papazlar, devlet adamları bu âlete şaşkınlıkla bakmışlar, “bunun içinde acaba şeytan mı var?” demişlerdi. Şimdi İslâm dünyasının halkı, Şarlman’ın papazları ve vezirleri gibi Batı’nın, Japonya’nın yaptığı elektronik âletlere, ezan okuyan saatlere şaşkınlık ve hayranlık içinde bakıyor.”
Yazısından iktibas ettiğim paragraf bu kadar. Üstad, “Hicrî 2, milâdî 8. yüzyıl manzarası bu iken, günümüz İslâm dünyası ne kadar geri kalmış, nasıl büyük bir zaaf içinde, Müslümanlar bu hale nasıl geldi, getirildi?” demek istiyor. İşte bu sonuç benim laboratuvar sonucu fikriyatım.
Bu fakir de hergün bir şeyler yazıyor. İnşá’allah okurlarım için faydalı, hayırlı oluyorumdur. Merhum üstad ile aynı ayarda olamaz elbette lâkin yine de birileri için küçük bir laboratuvar olabilir, ardımız sıra duâ getirirse bundan büyük mutluluk olmaz bizim için.
Kimi okurlarım yazılarımıza değer veriyor, okuyup kıymetli yorumlarını da yazıyorlar gazeteye. Yazılarımı duyurduğum sosyal medya zeminlerinde de yorum yazan kardeşlerimiz var. Hepsine burada çok çok teşekkürler ediyor, hürmetlerimi ve duâlarımı arzediyorum. 08.09.2021
YORUMLAR