Benito Amilcare Andrea Mussolini…
Ulusal Faşist Parti (Partito Nazionale Fascista) lideri olan bu İtalyan politikacı (ve gazeteci) faşist olduğunu bizzat ilân etmiş, hattâ kendisini Duce (şef, lider) olarak ilân ettirmiştir. Mussolini, faşizminin kurucusu olarak kabul edilen kişidir..
Faşizm, adını «fasces» adlı bir baltadan alır. Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan bu sembol, kurdelelerle birbirlerine sıkıca bağlanmış ince uzun ahşap (Roma birliğini temsil eden) değnekler demetinden oluşur ve başında ise, lideri sembolize eden balta bulunur. Aynı şekil ve kalınlıktaki bu ince değnekler, balta ile sembolize edilen lidere ve ideolojisine hizmet edecek insanların tektipleştirilmelerini ima eder.
Bu durum ise, faşizmde lidere ve bozuk da olsa getirdiği ideolojisine muhalefetin ne kadar vahim sonuçlar doğurabileceğini de gösterir! Yàni hal lisánıyla bu balta der ki, “bazı kelleler gidebilir…”
II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında İtalyan siyasetinde önemli rolü olan Mussolini,. Adolf Hitler, Francisco Franco ve António de Oliveira Salazar gibi diktatörlere, hattâ M. Kemal Paşa’ya da korona misâli faşizm bulaştırmıştı.
II. Dünya Savaşı’nda Almanya ve Japonya Mihver devletler ittifakını kurmuş, Fransa’nın mağlup olacağı belli olunca 10 Haziran 1940’ta İtalya, Mihver kuvvetlerinin yanında II. Dünya Savaşı’na katılmıştı.
Uzatmayalım, Büyük Britanya, ABD ve Sovyetler Birliği liderliğindeki Müttefik kuvvetleri, II. Dünya Savaşı’nda Mihver kuvvetlerini yendi. İtalya, teslim olan ilk Mihver kuvvetiydi. İtalyan Faşist Partisi lideri diktatör Benito Mussolini’nin görevden almasından altı hafta sonra İtalya, 8 Eylül 1943’te Müttefik kuvvetlerine teslim oldu.
1883 doğumlu Mussolini, çağdaşı, T. C’nin ebedi şefi Atatürk’ten iki yaş küçüktü. Mihver’in yenilgisinden sonra, Nisan 1945’te, bir Nazi konvoyu ile İsviçre’ye kaçmaya çalışırken, komünist İtalyanlar tarafından fark edildi ve kurşuna dizilerek öldürüldü ilâ cehenneme zumerâ.[1]
Muhterem okurlarım, Batı’lı zihniyette ahlâk aramak, kanalizasyonda temiz mendil aramak kadar abestir. Son hadise bunun tipik bir misâlidir. Utanmazlığın zirvesidir.
Mussolini’nin ahfadı, İtalya’nın atanmış başbakanı bay Draghi kalkmış milletin çarşıda pazarda boynuna sarıldığı, her hali ve yaşantısıyla halktan biri olduğu, samimiyeti, ırkı, ceddi tertemiz, seçimle başkan olmuş Recep Tayyip Erdoğan için “diktatör” diyor.
Bakan Mevlüt Çavuşoğlu yaptığı açıklama ile bu hadsizliğe İtalya büyükelçisini çağırmak suretiyle cevabını verdi.. “Atanmış İtalya Başbakanı Draghi’nin kabul edilemez popülist söylemini ve seçimle göreve gelmiş Cumhurbaşkanımız hakkındaki çirkin ve hadsiz ifadelerini kuvvetle kınıyor, kendisine iade ediyoruz” dedi.
Biz de iadeyi bu yazıyla yapıyor, hadsiz Mussolini ahfadı Draghi’ye “ceddine bak cibilliyeti bozuk adam. Biz faşistlerin çocukları değiliz. Arızî (geçici, arızalı, bozuk) bir dönemin faşist uygulamaları millete de milletin kahir ekseriyetinin reis dediği zata da mal edilemez” diyoruz.
Draghi, (ECB) Başkanlığı sırasında Avrupa’da yaşanan mali borç krizinde izlediği politikalar sebebiyle “Avro Bölgesi’ni kurtaran adam” olarak şöhret bulmuştu. Anlaşılan şöhret başını döndürmüş Avrupa adına ahkâm kesebiliyor.
Tüm Batı adına konuşsa ne yazar ki? Kişide yok ise temiz bir ahlâk, sonunda rezil rüsvay olup inecektir ensesine şaplak…09.04.2021
————————————
[1] وَس۪يقَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِلٰى جَهَنَّمَ زُمَرً (Vesîka-lleżîne keferû ilâ cehenneme zumerâ) – Zümer Sûresi 71. Âyet-i celîle. Meâli: “Ve küfredenler (kâfirler) zümre zümre (bölük bölük) Cehenneme sürüldü.”
YORUMLAR