Mühendislik, sosyal, politik ve etik katmanları olan çok boyutlu bir meslek olarak ihtiyaçlar kategorisinde içinde bulunduğu çağa yön vererek çağın ilerlemesini sağlamakta ve modern bir anlayışla birlikte hayatın kolaylaştırılmasını beraberinde getirmektedir.
Bilişimden enerjiye, savunmadan ulaşıma, sağlıktan gıdaya, tarımdan ormana, turizmden çevreye, sanayiden madene, üst yapıdan alt yapıya, ziraattan adalete, eğitimden güvenliğe kadar, bilişim çağının yapay zeka ürünü teknolojilerin hayatımızın her alanında yer almasıyla birlikte daha gelişkin ve komplike mühendislik projeleri sayesinde insan hayatı kolaylaşmış ve konforu artmıştır.
Bilim ve teknolojideki hızlı gelişmeler, teknolojik uygulamalar ve üretimin ekonomi için önemli argüman haline gelmesi neticesinde dünyada başat çalışma alanı haline gelmiş ve bilişimden sonra yapay zeka entegrasyonuyla gittikçe önemsenmeye başlanmıştır.
Çağın teknolojisinin gelişmesiyle birlikte inovasyon ve nitelikli katma değeri yüksek teknolojik ürün mühendislik eğitimine verilen önemi arttırmış, mühendislik uzmanlık alanları temel mühendislik konularının çok daha ötesine geçmiştir.
Gelişen teknolojilerin yalnızca teknik olarak değil, yol açacağı sosyal etkilerin de değerlendirilmesi gerektirmektedir. Yani, teknolojilerin etik boyutu da göz önüne alınmalıdır. Doğal olarak insanlarda bilimsel gelişmelerin teknik getirilerine karşı yüksek bir ilgi vardır. Ancak, yapay zeka örneğinde olduğu gibi, bu teknolojik ürünler sadece teknik olarak hesaplama kapasitesi yönünden veya çok daha komplike veri analizi yapması yeterli değildir.
Aynı zamanda insani bir ruh gereklidir.
Toplumların ve genelde de insanlığın dini, kültürel, ahlaki değerlerini de hesaba katmak ve temel evrensel değerleri de önemsemek gerekiyor.
Bu teknolojiyi üreten ve kamuda düzenlemeleri yapan teknolojinin gelişmesine önayak olan hayatımızı kolaylaştıran mühendislik mesleği ülkemizde hakkettiği değeri maalesef görememektedir.
Yeni açılan üniversitelere düşük puanlarla alınan mühendislik öğrencilerinin oluşturduğu menfi tutum sürekli birileri tarafından öne sürülerek meslek itibarı zedelenmek istenmektedir. Bu bakış açısının bir neticesi olarak mı bilinmez ama kamuda görev yapan mühendisler diğer mesleklere yapılan ücret iyileştirmelerde görülmedi ve dikkate alınmadı.
Kamuda görev yapan son yıllarda mühendislik mesleği mensupları hem ekonomik hem de itibar olarak geriye gitmeye başladı.
Aynı zamanda özel sektörde çalışan mühendislerin asgari ücret veya biraz üzerinde bir ücretle çalışmak zorunda bırakılmaları kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu menfi tutumda Türkiye Mühendis ve Mimar Odalarının hükümete karşı muhalif duruşunun ve ideolojik tutumunun cezalandırılma neticesi olarak mı yapıldığına ilişkin şüpheler de yok değil.
Eskiden meslekler sayılırken; Doktor, Mühendis, Hakim- Savcı diye sıralanırken, ücret olarak da hemen hemen eşdeğer durumdaydılar. Ama son on yıl içinde aynı kulvarda olduğu mesleklerle aralarındaki ücret farkı sürekli açıldı. Hakim-Savcılara Temmuz 2024 tarihinde yapılan son iyileştirmeden sonra makasın iyiden iyiye açıldığı görülmektedir.
Yaklaşık iki yıldan bu yana Kamu Mühendisleri platformu; “Mühendislik Meslek Kanunu” çıkartmak için yoğun bir faaliyet yürütüyor. Hemen hemen bütün siyasi partiler, sendikalar, meslek odaları ziyaret edilerek, mitingler düzenleyerek seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar.
Bu çabaları neticesinde TBMM de bazı siyasi partilerin desteği ile bir “Mühendislik Meslek Kanunu Taslağı” hazırlandı.
Taslak hazırlandı hazırlanmasına da mecliste bekletiliyor.
Taslağın bir an önce gündeme alınması ve ülkemizde mühendislik meslek itibarının geri verilmesi gerekiyor.
Kamu çalışanları arasında zaten bir ücret adaletsizliği söz konusu, kurumlar arası ücret farklılıkları, statü farklılıkları devlet kurumları arasında bir düzenlemeyi zorunlu kılıyor.
Devlet kurumlar ve meslekler arasında ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır, Zira; “Devletin Dini Adalettir.”
Saygılarımla…
YORUMLAR