Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
CAHİT BAYRAK

ABD SEÇİMLERİ VE BELİRSİZLİKLERLE DOLU BİR GELECEK

ABD seçimleri, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’ni değil, tüm dünyayı etkileyen sonuçlarıyla ilgiyle takip edilmektedir. Donald Trump’ın yeniden seçilmesi, küresel siyasetin geleceğine dair tartışmalara sebep olmuştur. Trump’ın ikinci kez başkanlık koltuğuna oturması, dünya liderleri ve kamuoyu açısından, daha önceki döneminde yarattığı belirsizliklerin ve kutuplaştırıcı politikalarının devam edip etmeyeceği konusunda büyük bir merak konusudur. Özellikle küresel siyasi dengeler ve uluslararası ittifaklar bu süreçte önem kazanmaktadır. Gazze’de İsrail’in politikalarının devam edip etmeyeceği ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nın sona erdirilip erdirilemeyeceği gibi konular belirsizliğini korumaktadır.

Donald Trump, 2017-2021 yılları arasındaki başkanlık döneminde “Önce Amerika” sloganıyla ekonomik korumacılık, göçmenlik karşıtı politikalar ve ABD’nin küresel angajmanlarını sorgulayan bir dış politikayla ön plana çıkmıştı. Çin ile ticaret savaşını başlatmış ve birçok Çin malına ek gümrük vergileri getirmişti. Özellikle çelik ve alüminyuma getirilen ek vergilerle Çin’in ekonomisini ve üretimdeki rekabet gücünü düşürmeye çalışmıştı. NATO’ya yönelik eleştirilerini yükselterek üye ülkelerin NATO harcamalarına yönelik katkı miktarlarını artırmasını istemiş ve bu konuda başarılı olmuştu. Trump’ın pandeminin başlangıcındaki kriz yönetimine yönelik ilgisizliği, Kongre baskını ve ırksal adalet protestolarına karşı tavrı, Amerikan iç politikasında derin yaralar açmıştır; buna rağmen Trump, ikinci kez seçilmeyi başarmıştır.

Trump’ın yeniden başkanlığa gelmesi, ABD’nin dış politika önceliklerinde ciddi değişikliklerin sinyallerini veriyor. Özellikle Çin ile rekabetin yoğunlaşması, Ortadoğu’daki ABD etkisi ve Gazze-İsrail meselesindeki tutumu bu değişiklikler arasında sayılabilir. NATO’ya karşı eleştirileri ve Avrupa ile mesafeli ilişkiler kurma eğilimi, Trump’ın geleneksel ittifak yapılarında değişikliğe gidebileceğini göstermektedir. Göçmenlik konusunda Trump’ın Meksika sınırına inşa etmek istediği duvar projesinin tamamlanması ve göçmenlik yasalarının sertleştirilmesi gibi adımlar, ikinci dönemde öncelikli gündem maddeleri arasında yer alabilir.

ABD’nin geleneksel müttefikleriyle ilişkilerini yeniden yapılandırma çabaları da beklenmektedir. Türkiye ile ilişkiler, Suriye politikaları ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler bu bağlamda önem kazanmaktadır. İlk başkanlık döneminde, Türkiye’nin S-400 savunma sistemini satın almasının ardından ABD-Türkiye ilişkilerinde yaşanan krizler, ekonomik yaptırımlar ve F-35 savaş uçaklarının teslimatının durdurulması gibi konular iki ülke arasında diplomatik gerginliklere yol açmıştır. Trump, aynı zamanda Türkiye’nin kuzey Suriye’deki YPG ile ilgili hassasiyetlerine karşı zaman zaman ABD içinden gelen baskılara direnmiştir; fakat bu süreçte iki ülke arasında çalkantılı ilişkiler yaşanmaya devam etmiştir. ABD’nin bölgede YPG’ye, silah ve özerklik konusunda desteğini devam ettirmesi sonucunda Türkiye’nin atacağı adımları belirleyecektir.

Trump, ABD iç politikasına yönelik olarak özellikle ekonomik başarılarını öne çıkararak, seçmenlerine güçlü bir ABD ekonomisi vaat etmiş ve bu vaatle seçimi kazanmıştır. İlk başkanlık döneminde Afroamerikalılar, Hispanikler, kadınlar gibi birçok grup için düşük işsizlik oranlarıyla övünen Trump, yerli üretimi artırma, ithalat vergilerini yükseltme ve Amerikan şirketlerinin yurt dışına taşınmasını önleme gibi politikalarıyla seçmenlerine çeşitli vaadlerde bulunmuştur. Ancak, ekonomistlerin belirttiği gibi, korumacı ekonomik politikalar ABD iç pazarında fiyat artışlarına yol açarak uzun vadede Amerikan halkını olumsuz etkileyebileceği ifade edilmektedir. ABD demokrasisinin zayıflaması ve bazen çıkarcı, bazen de yıkıcı dış politikaların diğer ülkeler üzerindeki olumsuz etkileri de yabana atılmamalıdır.

Trump’ın ikinci bir başkanlık dönemi, ABD’de demokrasi ve dış politika gibi temel konularda tehdit oluşturabileceği düşüncesiyle birçok kişi için endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Uluslararası arenada ise Trump’ın stratejik adımları, dünya siyasetinde dengelerin değişmesine yol açabilir. Avrupa, Asya ve Ortadoğu’daki ülkeler, ABD’nin dış politikadaki belirsiz tutumu karşısında yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalabilir. Özellikle Türkiye gibi bölgesel aktörler için Trump’ın politikaları, ABD ile ilişkilerin seyrinde ve bölgesel güvenlik dinamiklerinde belirleyici bir rol oynayacaktır.

2024 seçimlerinin sonuçları ne olursa olsun, Trump’ın ikinci dönemi, ABD ve dünya için büyük bir değişim dönemi olma potansiyeli taşımaktadır. Bu değişimlerin etkileri, yalnızca Amerikan toplumunda değil, tüm dünyada hissedilecektir. ABD seçimleri, dünya siyasetinin geleceği ve küresel dengeler açısından yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.

Saygılarımla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER