Bosna’da Srebrenitsa’da katliamlarla, toplu ölümlerle bir nesil yok edildi. Sırplar toplu öldürme ile 8.300 kişiyi öldürdü. Toplu mezarlar, vahşet kayıtlar II. Dünya Savaşından sonra insanlığın en büyük suçu olarak kayda geçti. Batı ne yaptı, izledi. Ya İslam Ülkeleri ne
Ermeniler, Sovyetlerin 366. Mekanize Alayının da desteği ile Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında, 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. Yaşanan sadece insanların katledilmesi değildi. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde birçoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu tespit edildi. Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı
İlk dönemlerinden beri onlarca medeniyetin ayak izlerinin silinmediği Filistin, Osmanlı İmparatorluğu savaşı kaybedince bugünkü Birleşmiş Milletlerin temelini oluşturan Milletler Cemiyeti, Filistin’i İngiliz himayesine (manda) verdikten sonra İsrail’in zulmü hiç eksik olmadı. Sapan ve taşlar karşısındaki tanklar, kimyasal silahlar İslam Aleminin ve Filistin’in baş belası İsrail’in zulmünde babasını bekleyen kız çocuğunun feryadı ve küçük yavru Muhammed’in kahpe bir şekilde öldürülmesi. Bir avuç Yahudi, dünyanın tadını bozuyor ve Müslüman’ın kanını içiyor. Batı izliyor. Ya İslam Ülkeleri ne yapıyor?
Dik duran ve daha önceleri İslam’ın bayraktarlığını yapan Türkiye karıştırılarak, ümitler yıkılmaya, ortalık karıştırılmaya çalışılıyor. Suriye’de matemin adı normal hayat olmuş.
İnsan hakları ve demokrasiyi her fırsatta ağzından eksik etmeyen Batı, Mısırdaki kardeşlikten, barıştan, dahası İsrail’e her türlü desteğin kesilmesi endişesinden ve halktan biri olan Mursi ve yönetiminden Türkiye gibi ikinci bir gücün dirilme korkusundan her türlü zulüm baş göstertiliyor, insan hakları, adalet sadece yazıda var.
Sisi, Batının desteği ile Mısır’da sisi eksik etmiyor her yer dumanlı, karanlık ve bir o kadar insanlık can çekişiyor. Tahrir, Mursi susturuluyor, Rabia adeta simge haline geliyor. Acılara acılar ekleniyor. Demir parmaklıklar arkasında 529 keyfi bir sorgulama ile idama mahkûm edilmiş. Her yerde zulüm ve adaletsizlik kol geziyor. Adalet haklının değil, güçlünün ve zorbanın yanında. Kemal Sunal’ın karlar eriyene kadar ilçeyi kaymakam ve hâkim olarak yönettiği şartları insan adeta arar oluyor. Vah insanlık, vah adalet vah!
Bana ne orası Mısır, bana karışmayan yılan bin yaşasın, oh oh diye kendimizi bir kenara mı atacağız?
Yoksa kendimizi kandırarak ben kimim ki onlara yardım edeyim mi diyeceğiz? Yoksa.
Ama batı, İsrail, demokrasi, insan hakları ve adalet adına orada…
Ya aklımızı, kalbimizi nasıl ikna edeceğiz?
Aynaya baktığımızda kendi samimiyetsizliğimize ne diyeceğiz.
Yeri geldiğinde kutlu doğum, Resulullah’ı örnek aldığımızı söylüyoruz. Bakın O Peygambere o zaman…
“Beş yaşlarında Zeyd diye bir çocuğun çok bağlandığı, çok sevdiği, adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu varmış. Hz. Peygamber Zeyd’i her gördüğünde “Umeyr’in babası” anlamında Ona “Ebu Umeyr” iye hitap edermiş. Bir gün Zeyd’in kuşu ölmüş. Onun ölümü Zeyd’i çok üzmüş. Kuşun öldüğü günlerde Hz. Peygamber Zeyd’in evine gitmiş. Çocuğun kederli hali, Hz. Peygamber’in merhametli kalbini etkilemiş. Onu neşelendirmek istediğinden çocuğun saçlarını okşayarak yanağını öptü. Gülümseyerek: Ya Ebu Umeyr! Nüğayr (serçe kuşuna benzeyen bir kuş veya bülbül) ne oldu, hayvanı ne yaptın?” demiş. Hz. Peygamber’in kalbe huzur veren ilgisiyle ferahlayan Zeyd, bu söze çok gülerek acısının paylaşılmasından ve birliktelikten çok memnun olmuş.
Bir hayvana, kuşa gösterilen merhamet ve onun sahibine verilen değer ve onun acınsın paylaşmak. Örnek ise burada. Mısırdaki kardeşlerimizin bir kuş kadar değeri yok mu acaba?
Ölüm takdiri İlahi. Ancak tepki adaletsizliğe, haksızlığa. İnanın orada darağacına gidenler ölümden bile korkmuyordur. Ama bizim tepki vermemiz lazım, tepki vermeyen insanlardan, duyarsızlıktan korkmamız lazım.
Hani bir de bizim kitabımız, Kuranı Kerimimizi var ya! Bakın oralarda neler yazıyor.
Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Allahın ipine sımsıkı sarılın. Adaletle hükmedin. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız…
O halde hiç değilse karınca misali de olsa safımızı belirlemeliyiz. Zulme rıza zulümdür. Mısır’da 529 idama sen de dur de. Ya tepkini göstererek idamlara dur de, sessiz ve tepkisiz kalma. Ya da Sen, idam edenlerin safında yer alarak Mısır’da idam edenlere katkıda bulunarak sen de bütün insanlığı öldürmüş gibi günahkâr ve suçlu ol demeliyiz. Tercih herkesin elinde…
Ben Mısır’ım, Ben Filistin’im, Ben Doğu Türkistan’ım, Ben Kırım’ım, Ben Bosna’yım, Ben Hocalı’yım… Ben Mısır’ım diyerek baharın ve sonrasındaki gelecek yaz ayına doğru karanlığa dur demeliyiz. Çünkü her insan bir değerdir. Ve Mısırdaki kardeşlerimizin en aza bir kuş kadar da olsa değeri olduğunu hatırlamalıyız.
YORUMLAR