Çağımızın en derin yaralarından birisidir sevgisizlik. Hep bir eksiklik, bir boşluk olarak içimizi kemirirken, çoğu zaman farkına varamadan geçip gittiğimiz bir hüzün. İnsanlık, evet, her dönemde bir şekilde sevgi arayışında olmuş olabilir ama bugünün dünyasında bu arayış, bir kayboluşa dönüşmüş gibi görünüyor. Sevgi, tek bir kelime olarak kalmış, biçim değiştirmiş, anlamını yitirmiş ve her geçen gün daha çok kaybolan bir kavram haline gelmiş durumda. Oysaki sevgi insanı insan yapan, varoluşumuzu anlamlandıran en temel ögedir. Onun yokluğu ise içimizdeki boşluğun ve kimlik kaybının simgesi gibidir.
Sevgisizlik, önce toplumların ruhunu sarar, sonra her bireyi yavaşça içine çeker. Bugün, insanların gözlerinde neşenin, umudun ve güvenin silindiğini görmek, hayatın ne kadar sterilleştiğini hissetmek, bu sevgisizlikten kaynaklanır. İnsanın bir diğerine karşı duyduğu sevgi, ona güven duygusu verir, dünyayı daha yaşanabilir kılar. Ancak biz, modern dünyanın gürültüsünde birbirimizi anlamaz, dinlemez olduk. Teknolojinin, bireyselliğin ve çıkarcılığın gölgesinde, insanlar birer figür haline geldi. Yalnızca bedenler var, ruhlar ise kaybolmuş…
İnsan ne bekler ki şu hayattan? Bir yudum su, bir tutam sevgiden başka. Elimizde büyütüp göz bebeklerine düştüklerimizin uzağına düştüğümüzde kırıktır kalpler. Tuttuğunuz dallar elinizde kalmışsa yine de küsmemek lazım sevmeye dair. Gündüzünüz kararmış olsa da gecenin içinden güneş doğduran bir sevgili vardır! Doğrul ve ayağa kalk. Aç pencerelerini, dışarıdan gelen temiz havayı ciğerlerine çek. Çık dışarı. Akan suyun kenarına gidip dalgaların akışını izle. Kasırganın kayadan alıp götürebileceği hisse ne kadardır ki?
Ateş yansa da külünü bırakır. Sel ise kumunu. Küllerin sönmemiş közü, yeniden alevlendirir ateşini. Sel’in kumu da humusludur. Ne ekersen bitecektir derinlere kök salarak. Hâsılı, ölmemişsen halen bir umut vardır sende. Yeter ki vazgeçme mücadele etmekten. Zira henüz son nefese gelmedin… Ne demiş atalarımız; “ Tarlada izi olmayanların harmanda yüzü olmaz.” Ne de güzel demişler. Haritadan izi silinenin kitaplardan yüzü silinirmiş. Lügatinizi kurcalayın. Albümlerinizin sayfalarını çevirin ismi kaybolan yüzüne bakıp hatırlayamadığınız nice insan vardır maziye terk ettiğiniz.
Hep dışarıya mı bakacaksınız? Dönün bir de kendinize bakın! Yalnız mı kalmak istiyorsunuz kalabalık mı? Sevmek mi istiyorsunuz saymak mı yoksa sevgisiz mi kalmak istiyorsunuz? Tercih yapın. Kalabalık içinde çoğalamadığınız bir yalnızlaşma mıdır tercih ettiğiniz yoksa yalnızlığınızla çoğalmak mıdır? Gelecek günler ne getirir bilinmez. Sevmelerin sonu hep ayrılık olmaz ya. Dünya böyle bir yer işte anla. Ömürlerin sonuna bakma yeterlidir ibret için. Kabirler nice yaşanmışlıkların son adresidir. Mühim olan orasını cennet bahçesine çevirebilmek değil mi?
Hünerlerini kaybetme. Hep düşle, aç ellerini duaya. Nimeti verenden iste ne isteyeceksen. Mecazdan hakikate geç sevgi adına. İnsanlar seni incitti diye buz tutmuş kalbin güneşe kör bakmasın. Kafanı kaldır bak ay bile gökyüzünü nasıl aydınlatıyor zifiri karanlıkta. Tabiat kıştan her çıktığında yeniden canlanıyor. Güller bile yediveren olmuşlar. Koyunlar çift kuzu doğuruyor.
Öyle ise bunca sevgisizlik niye? Haydi, sevgiye ve sevmeye…
YORUMLAR