İZMİR _ Temmuz ayı Meclis toplantısına İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Mutlu Tosun katılarak meclise hitap etti ve üyelerin sordukları sorulara cevap verdi.
Başkan ÖZGENER konuşmasına Sayın Başsavcım,Saygıdeğer Meclis Başkanım,Değerli Yönetim Kurulu, Meclis, Yüksek İstişare ve Disiplin Kurulu Üyelerimiz,Kıymetli Basın Mensupları,Sayın Başsavcım, diyerek başladı.
ADALET TEŞKİLATINA TEŞEKKÜR
Sayın Başsavcım; İzmir’de huzur ve güven ortamının tesis edilmesi ve adaletin sağlanması konusunda yargı mensuplarımızın, kolluk kuvvetlerimizle birlikte yapmış oldukları özverili ve başarılı çalışmalar için şahsınızda İzmir Adalet Teşkilatına sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Konuşmasına Kıymetli Hazirun,
Bu ay kentimizde hepimizi derinden etkileyen üzücü olaylar yaşadık. Alsancak’ta yaşanan olayda, iki vatandaşımızın yoğun yağmur sonrasında kaçak elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesi hepimizi yasa boğdu.Çeşme’deki orman yangınında ise, üç vatandaşımız alevlerin arasında kalarak vefat etti. Buca, Gaziemir ve Urla başta olmak üzere, ormanlık alanlarda çıkan ve yerleşim yerlerini etkileyen yangınları da kaygıyla takip ettik.Yaşanan bu acı olaylara “kaza” gözüyle bakmak, ne yazık ki mümkün değil. Alsancak’taki elektrik kaçağı riskinin daha önce yerel medya tarafından defalarca gündeme getirildiğini biliyoruz. Orman yangınları konusunda da, geçmişte yaşadığımız çok sayıda acı tecrübe malumunuz.İçinde bulunduğumuz bu çağda insan hayatının böyle acı olaylarla son bulmasından büyük üzüntü duyuyorum. Bir daha aynı acıları yaşamamak için bireysel ve kurumsal düzeyde gereken tüm özeni ve duyarlılığı göstermemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu vesileyle, yaşanan olaylarda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum.
BAŞKAN ALİ BAHAR’A
Bir diğer üzücü haber ise Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kıymetli Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar’ın geçirdiği elim bir kaza sonucunda maalesef hayatını kaybetmesi. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve tüm Oda Borsa camiasına sabırlar diliyoruz.
Kıymetli Hazirun,
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu Sağlık Bakanı, Murat Kurum ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak görevlerine atandı. Her iki Bakanımıza da yeni görevlerinde başarılar diliyorum. Geçmiş dönem Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye de vermiş oldukları hizmetler için teşekkür ediyoruz.
TEBRİK
Ayrıca kentimizin en değerli eğitim kurumlarından biri olan Dokuz Eylül Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Bayram Yılmaz’ı da tebrik ediyor görevinin, kentimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Kıymetli Hazirun,
Eylül ayı ile birlikte hem yurt dışı, hem de yurt içi ekonomik göstergelerde önemli bir döneme giriyor olacağız. Bu ay Amerika Birleşik Devletleri’nde açıklanan enflasyon verilerinin ardından FED’in faiz indirimlerine Eylül’de başlayacağı beklentisi ağırlık kazandı. Bu durumun, gelişmekte olan ülkelere fon akışlarının hızlanmasını sağlayacağından, ülkemiz üzerinde de önemli etkiler yaratacağını öngörüyoruz.Euro Bölgesinin ise faiz indirim sürecine başladığını görüyoruz. Avrupa Komisyonu, jeopolitik belirsizliğe rağmen, ekonomik faaliyetin hızlanmasına yönelik koşulların, bu yılın ikinci yarısı ve gelecek yıl için geçerliliğini koruduğuna vurgu yapıyor. Avrupa Birliği’nin hızlı toparlanmasının, ihracatımız açısından önemli olduğu hepimizin malumu.Bugün Türkiye İstatistik Kurumu dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre; ülkemizde Haziran ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %8,3, ithalat %4,4 azaldı, İzmir’de ise ihracat %16,3, ithalat %1,6 düşüş yaşadı. Verilere göre, ihracatımızda bir düşüş olduğunu görüyoruz ama Kurban Bayram Tatilinin bu sonuçların ortaya çıkmasında etkili olduğunu düşünüyoruz.Bu noktada; dış ticaret verilerinin gelecek ay Euro Bölgesindeki düzelmenin de etkisiyle toparlanacağını düşünüyoruz. Sürdürülebilir cari ve dış ticaret verilerinin, ülkemiz ekonomisi için önem taşıdığına inanıyoruz.
Kıymetli Hazirun,
Yurt dışında faiz indirimleri tartışılırken, bizdeki enflasyon ve faiz indirim döngüsü de Eylül ayı ile birlikte sıklıkla gündeme gelecek. Ekonomideki yavaşlamanın daha fazla hissedilmesi ile birlikte, Merkez Bankasının verdiği mesajlar ve atacağı adımlar, daha da önemli bir hale gelecek. Bundan sonraki gündemimiz, ekonominin ne hızla yavaşladığı ve buna bağlı olarak faizlerin, enflasyondaki düşüşü engellemeden, indirileceği sürecin takibi olacak. Bu konuda Merkez Bankası’nın iki yönlendirmesinin dikkatle izlenmesi gerektiğine inanıyoruz.Birincisi sözel olarak gerçekleştirilen ve Şubat ayından beri yapılan bir yönlendirme. Buna göre; Merkez Bankası, dezenflasyonist süreç için mevsimsellikten arındırılmış aylık TÜFE’nin %2,5, faiz indirimi için ise %1,5’in altına düşmesi gerektiğini belirtiyor.Merkez Bankası’nın ikinci veriye dayalı yönlendirmesi ise, enflasyon beklentileri ile ilgili. Piyasa beklentileri 2024 yıl sonu için %43’e yaklaşmasına rağmen, orta vadede hala Merkez Bankası projeksiyonlarından yüksek durumda. Reel sektör enflasyon beklentilerinin, hane halkı beklentileri kadar yüksek olmamakla birlikte, halihazırda faiz seviyesinin yüksek kalmasına sebep olacak seviyede olduğunu görüyoruz.Merkez Bankası, enflasyon beklentilerindeki düşüşün henüz yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Beklentilerdeki düşüş geciktikçe, faiz indirimlerinin mümkün olmayacağını, öteleneceğini ve bunun da maliyeti artıracağını değerlendiriyor.Temmuz ayında güven anketlerinde gördüğümüz sert düşüşün aynı oranda enflasyon beklentilerine yansımadığını görüyoruz. Bloomberg HT Tüketici Güven Ön Endeksinin Temmuz ayında bir önceki ayın nihai endeksine göre %13,6 oranında azalarak 60,6’ya gerilemesi ve verilerin iç talepte görece güçlü bir yavaşlama sinyali vermesi dikkat çekiyor.Endeksin detaylarına bakıldığında; tüketicinin mevcut durum algısında, gelecek 12 aya ilişkin beklentilerde ve tüketim eğiliminde gerileme yaşandığını görüyoruz. Ücret artış beklentilerinin gerçekleşmemesi ve ekonomideki yavaşlamanın gittikçe daha çok hissedilmesinin sert düşüşün temel nedenleri olduğu paylaşılıyor.Bu sebeple, içinde bulunduğumuz süreçte doğru politikaların hızla ve ısrarla devam ettirilmesine destek verilmesi gerektiğine inanıyoruz.Henüz dezenflasyonist süreçte istenilen ivmeyi yakalayamamış olsak da, makroekonomik istikrar açısından önemli olan dış denge verilerindeki iyileşmeyi görüyoruz. Cari denge verilerinde tahminlerden daha iyi gidiyoruz.Kura ve kredi risk primine, yani CDS’e etki eden bu verideki kalıcı iyileşmenin önem taşıdığını düşünüyoruz.Merkez Bankası rezervlerinde de ciddi bir düzelme yaşanıyor. Bunun önemli bir kısmı yurt içi tasarrufların Türk Lirası’na dönmesi, daha az bir kısmı ise yurt dışından portföy girişlerinden kaynaklanıyor. Ama önümüzdeki dönemde enflasyon düştükçe, yurtdışından daha uzun vadeli doğrudan yabancı sermaye yatırımı girişi bekleniyor.Bu süreçte, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 2013 yılından bu yana ilk kez ülkemizin kredi notunu iki kademe artırarak B1 seviyesine yükseltirken not görünümünü “pozitif” olarak korudu. Böylece; Fitch ve Standart Poors’un ardından Moody’s de Türkiye’nin kredi notunu yükseltmiş oldu.
GRİ LİSTE
Bir diğer olumlu haber de, Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) toplantısından geldi. Ülkemiz gri listeden çıkartıldı. Ülkemizin listeden çıkması ile doğrudan yabancı yatırımcı ilgisinin artmasını bekliyoruz.
MANİSA’DA YATIRIM
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, sevindirici bir başka haber de Çinli teknoloji devi BYD’nin Manisa’da yapacağı elektrikli otomobil yatırımı oldu. Ülkemiz sanayisi için büyük önem taşıyan bu yatırımın; otomotiv yan sanayimiz başta olmak üzere otomotiv sektörüyle tedarik bağlantıları bulunan sektörlerde yeni yatırımları tetikleyeceğini düşünüyoruz.
Kıymetli Hazirun,
Bu süreçte sadece para politikası ile enflasyonun düşürülmeye çalışılmasının maliyetleri arttıracağını düşünüyoruz. Bu yüzden, ekonominin farklı alanlarındaki reformların da hızlandırılmasına ihtiyaç duyulduğuna inanıyoruz. Vergi reformu bu sürecin önemli bir ayağı. Birçok meclis konuşmamda etkin bir vergi sisteminin oluşturulması gerektiğine vurgu yaptım. Bu yapıyı oluştururken yalın, uzun yıllar güncelliğini yitirmeyecek, vergide adaleti sağlayacak, kayıp/kaçağı önleyecek, yatırım dostu, rekabeti koruyan ve yurt dışındaki rakiplerimizle eşit şartlarda mücadele etmemizi sağlayacak bir vergi düzenlemesinin yapılması önem arz ediyor.Kayıt dışı ekonominin önlenmesine katkı yapacak vergi düzenlemelerinden memnuniyet duyuyoruz. Ancak vergi reformunun tam anlamıyla hayata geçirilmesi için, sisteme katkı sağlayacak yeni vergisel düzenlemelerin de devreye girmesi gerektiğine inanıyoruz.
HUKUK ADALET
Kıymetli Hazirun,
Sayın Başsavcımızın bugün aramızda bulunması vesilesiyle iş dünyası olarak hukuk ve adalet konularındaki görüş ve önerilerimizi de paylaşmak istiyorumTüm ticari faaliyetlerde işleyen ve rekabetçi bir piyasa ekonomisinin yanı sıra güçlü bir adalet mekanizmasının işlerin sonuçlanmasında değer taşıdığını görüyoruz. Dayanıklı kurumlar ile hukukun üstünlüğünün ekonominin kalkınması için yaşamsal önemde olduğunu düşünüyoruz. Güçlü bir ekonomiye sahip olmak için iyi işleyen, hukukun evrensel ilkelerini temel alan bir hukuk sistemi, sağlanması gereken başlıca koşullardan biri.İş dünyamız ve hukuk sistemi arasındaki yakın iletişimin, demokratik fikir alışverişi ortamı ve ortak uzlaşı zeminleri oluşturmak açısından önem taşıdığını düşünüyoruz.Yatırımları çekebilme açısından dünya genelinde büyük bir yarışın yaşandığı dönemden geçiyoruz. Tüm ülkeler, katma değerli yatırımları kendilerine çekebilmek için rekabet içerisinde. Böyle bir ortamda, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar gözünde, iş yapma ve yatırım ortamı açısından öngörülebilirlik çok önemli bir unsur. Öngörülebilirliğin en önemli bileşenlerinden birisi de tartışmasız hukuki öngörülebilirlik.Bu anlamda mevzuatlar açısından öngörülebilirlik, vergi ve idari konularda yapılan değişiklikler ve hatta değiştirilen mevzuat hükümlerinin geriye yürütülmesi yatırımlara ilişkin fizibiliteleri doğrudan etkilemekte.Mevzuat değişikliklerinde iş dünyası, ilgili odalar, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile istişare ortamının sürdürülmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.Hem vatandaş, hem de iş dünyasının temsilcileri olarak adil ve etkili yargılama süreçleri hepimiz için elzem kavramlar. Adil yargılama süreçleri, verilen kararların detaylı şekilde gerekçelendirilmesi ve yargılama süreçlerinin makul sürede tamamlanması unsurlarını da kapsıyor.Cezai, idari ve özel hukuk alanında uzun süren yargılama süreçleri, haklı olanı cezalandırmakta, haksız olan lehine haksız avantaj yaratabilmekte.Vergi, stok, kdv, sicil ve prim affı, matrah artırımı, imar barışı ve benzeri düzenlemeler, işini mevzuata uygun olarak yapanı, hakkına razı olanı, devlete karşı mükellefiyetlerini zamanında ve usulüne uygun olarak yerine getireni cezalandırıyor, getirmeyeni bir anlamda ödüllendiriyor. Bunların yanında hukuki uyuşmazlıklarda uzayan yargı süreçleri, hele de finansmana ulaşımın zor olduğu ve paranın getirisinin yüksek olduğu dönemlerde, haksız olan ve mükellefiyetini yerine getirmeyenlerin lehine, avantaj yaratmakta.Yargıya ilişkin karşılaşılan diğer bir sorun ise, gerekçeli karar eksikliği. Anayasamızda yer alan hüküm uyarınca tüm kararların gerekçeli olması gerekirken özellikle iş yoğunluğu sebebiyle mahkeme kararlarının çoğunun hüküm ve ilgili kanun maddesi dışında nitelikli bir gerekçe içermediği görülüyor.Bu konu da aslında adil yargılanma hakkının bir unsuru olduğu için pek çok kez Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önüne giderek Türk yargısı hakkında olumsuz hüküm kurulan bir konu olabiliyor.Yargıya erişime ilişkin de çeşitli sorunlar gündeme geliyor. Özellikle nispi harçlarda karşımıza çıkan yüksek bedeller pek çok vatandaşın adalete erişimi önünde engel teşkil ediyor.
Kıymetli Hazirun,
Soruşturma ve kovuşturma süreçleri CMK’da (Ceza Muhakemesi Kanunu) öngörüldüğü gibi ilerletilemiyor ve savcılarda ihtisaslaşma sağlansa da Mahkemelerde ihtisaslaşma hayata geçirilemiyor. Soruşturmada Kanun’a uygun tüm detaylar elde edilmediğinden, mahkemeler savcıların toplamadığı delilleri araştırmakta ve Kanun’da bir ya da iki celsede bitirilmesi gereken dosya maalesef yıllarca yerel mahkemelerde kalmakta.İyi bir uygulama ve makul sürede yargılama hedefleniyorsa, atılması gereken en önemli adımlardan biri Mahkemelerde ihtisaslaşmanın önünün açılmasıdır. Asliye Ceza Mahkemelerinin aşırı derecede fazla dosyayla karşı karşıya kalması, bunun sonucunda ise hakimlerin her dosyayı gerektiği gibi inceleyememesi, özellikle çok disiplinli suçlarla ilgili yürütülen kovuşturma aşamasında yerel mahkeme düzeyinde zaman zaman tartışmalı kararlar verilmesine neden olabiliyor.Yerel mahkemelerin iş yükünün yoğun olmasının yanı sıra, yargılama sürecinde davaya bakan hakimlerin sürekli değişmesinden dolayı hüküm kurulması sürecinin oldukça uzun sürmesi nedeniyle de ciddi maddi kayıplar yaşandığını gözlemliyoruz.Ayrıca, mahkemelerin bireylerin makul sürede yargılanma hakkını ihlal edici bir düzeye ulaşmış bulunan iş yükü karşısında, uyuşmazlıkların çözüm yerinin yalnızca mahkemeler olmadığının vurgulanması gerektiğini düşünüyoruz.
ARABULUCULUK MERKEZİ
Müzakere ve arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının taraflarca benimsenmesi gerektiği kanısındayız. Odamızın TOBBUYUM iş birliğinde kurduğu Arabuluculuk Merkezi dahil olmak üzere diğer arabuluculuk merkezlerinin de zorunlu arabuluculuk başvurularını kabul edebilir hale getirecek yasal düzenlemelerin yapılmasını beklediğimizi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
GİRİŞ SINAVLARI
Değerli Hazirun,
Uzun yıllardır beklenen Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı, ilk defa bu Eylül ayında yapılacak. Eylül ve Nisan ayında yılda 2 kez yapılacak olan bu sınava hukuk fakültesi mezunları girecek ve sınavda başarılı olmayanlar staja başlayamayacaklar. Bu sınavın hukukçu kalitesini artıracağını ve nitelik kazandıracağını düşünüyoruz.Fakat bu sürecin hassas bir şekilde ilerlemesi gerektiğine inanıyoruz. Merkezi bir sınav olması dolayısıyla sınavın test olması doğal, ancak burada hukuk fakültelerinde verilen eğitimin ezberci bir sisteme dönüşmesi riski de dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.Hukuk mesleklerinde kuralların kırmızı çizgilerle net çizilmediği ve her olay özelinde ilgili hukuk kuralının ele alınması gerektiği için ezberci bir eğitim yerine uygulama becerileri geliştiren bir eğitimin teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.Ayrıca Hukuk Fakültemizde öğrenimi devam eden öğrencilerimiz için İzmir Adliyesi ile pratik çalışmalar ve sertifikalı programlar düzenlenmesinin son derece faydalı olacağını düşünüyoruz. Pratik yapılarak öğrenme metodunun kalıcı olacağı muhakkaktır.
HUKUK KLİNİĞİ
Bu noktada; İzmir Ekonomi Üniversitemiz Hukuk Fakültesi çatısı altında 2023-2024 bahar yarıyılında kurduğumuz Ege Bölgesinin ilk Hukuk Kliniğinden bahsetmek istiyorum. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin Türkiye Adalet Akademisi işbirliği ile yürütmekte olduğu ortak proje kapsamında “Aile Mahkemeleri Hukuk Kliniği” dersini de hayata geçirdik. Hukuk Kliniği derslerini fakülte olarak hukukun farklı alanlarına da genişleterek yürütmek amacıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu amaç doğrultusunda İzmir Adliyesi ile imzalamayı amaçladığımız yeni bir protokol ile öğrencilerimizin belirlenen mahkemelerde bir kaç hafta duruşmaları izlemesi, hakimlerin nezaretinde dosya incelemelerini ve soru sorabilmelerini hedefliyoruz. Bu çerçevede, mezunlarımızın hukukçu olmasına yetecek teknik bilgiyi edindirmenin yanında “deneyimsel öğrenme” yaklaşımı ile kendilerine hukuk formasyonu kazandırmayı amaçlıyoruz.
IPART DESTEĞİ
Değerli Hazirun,
Kırsal kalkınmayı sağlamak amacıyla Avrupa Birliği tarafından hayata geçirilen IPARD desteklerinden 2024 yılı itibariyle kentimiz de faydalanmaya başladı.Bu amaçla, bu ay Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası işbirliğiyle düzenlediğimiz toplantıda Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu yetkilileri üyelerimizi bilgilendirdi. Hayvancılık yatırımlarından, gıda sanayisine, bitkisel üretimden kırsal turizme kadar birçok alanda yatırımcılara yönelik desteklemelerin kentimiz tarım ve gıda sektöründe verimliliğin artırılması, üretim ile ihracat olanaklarının geliştirilmesine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Kıymetli Hazirun,
Kentimiz için gurur verici bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. İzmir Ticaret Borsamız tarafından ‘Tarımın Silikon Vadisi’ sloganıyla hayata geçirilen ve Odamızın da ortak olduğu İzmir Tarım Teknoloji Merkezi, Dijital Avrupa programı kapsamında fonlanan, AB çapındaki 151 merkezden oluşan Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri ağına ülkemizden katılan 5 konsorsiyumdan biri olmaya hak kazandı.İzmir’imize ivme kazandıracak bir başarıya imza atan kıymetli dostum İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli başta olmak üzere, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTEMİZ
Kıymetli Hazirun,
İzmir Ekonomi Üniversitemiz yine başarılarla dolu bir ayı geride bıraktı. İngiltere merkezli değerlendirme kuruluşu Times Higher Education (THE) tarafından açıklanan 125 ülkeden 2 bin 152 üniversitenin bulunduğu ‘2024 Üniversite Etki Sıralaması’nda İzmir Ekonomi Üniversitesi, ‘nitelikli eğitim’ kategorisinde 101-200 aralığında gösterilerek dünyaca tanınmış birçok üniversiteyi geride bıraktı.Nitelikli eğitim alanında ülkemizdeki vakıf üniversiteleri arasında ise ikinci sırada yer bularak büyük bir başarı elde ettik. Üniversitemiz ayrıca, Türkiye’deki 200 üniversitede eğitim gören 50 bin 414 öğrencinin katılımıyla Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı (ÜNİAR) tarafından gerçekleştirilen memnuniyet araştırmasında, Türkiye’deki vakıf üniversitelerine yönelik genel memnuniyet sıralamasında 6’ncı, Ege’deki vakıf üniversiteleri arasında 1’ini, devlet üniversitelerinin dahil edildiği genel sıralamada ise 11’inci oldu.
YÜZYILIN SEVDASI İZMİR
Kıymetli Hazirun,
Bugün sizlerle çok uzun süren bir çalışmanın ve emeğin ürünü olan kıymetli bir eseri paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İzmir Ticaret Odası Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları’nın 18’inci kitabı olan, “Yüzyılın Sevdası İzmir” isimli kitabımız okuyucuyla buluştu.Siz değerli meclis üyelerimize takdim ettiğimiz bu çalışma, bir asrı geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti tarihinde İzmir’in rolünü detaylı bir şekilde anlatıyor. Kitabımızın hazırlanmasında emeği geçen, başta Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Erkan Serçe ve Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar Bölümü’nden Öğretim Görevlisi Ömer Durmaz olmak üzere herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Sözlerime son vermeden önce, Sayın Başsavcımıza Meclis toplantımıza katılımı için tekrar teşekkür ediyor, sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum dedi ve katılımlarından dolayı başsavcı Fahri Mutlu Tosun’a İzmir tablosu armağan edildi.Başsavcı Tosun her zaman iş insanlarının yanında olduklarını sorunların çözümü için işbirliğimiz sizinle olacaktır dedi.