Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Başkent Postası

ŞEHİDİM

‘‘Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz.’’ (Bakara 154)

Bir milleti millet yapan en önemli unsur vatanıdır. Bayrak ise bu vatanın bağımsızlığının sembolüdür. O bayrak dalgalanmaya devam ettiği sürece bir millet varlığını ve vatanını koruyabilir/koruyabilmiş demektir. Onun içindir ki vatan ve bayrak kutsalımızdır. Geleneklerimizde vatan ve bayrak büyük bir sevgiyle kucaklanır. Vatan uğruna can feda, diyerek uğurlar analar evlatlarını. Vatan için savaşa gönderdiği evladına kına yakacak kadar yüreklidir analarımız. Vatan bastığımız toprak, tandırda ki aş, çeşmede ki su, bahçede ki çiçek ve nefes aldığımız havadır. Vatan uğruna yaşanılan ve ŞEHİT verilen topraktır. Son 40 yıldır vatan toprakları üzerinde sinsice planlanan şer ihanet senaryolarıyla yönetilen bebek katili PKK terör örgütü ile amansız bir mücadele veriyoruz. Hain terör örgütlerini kullanan emperyalist güçler, çıkarları ve hesapları için vatanımızı bölme peşindedirler. Vatanın emniyet ve güvenliğini tehdit eden düşmana karşı “Vatan sana can feda” diyerek terörle mücadelede binlerce evladımızı bu eşsiz vatan uğruna ŞEHİT verdik. Binlerce anne-baba çocuksuz, binlerce çocuk annesiz-babasız kaldı. Durmadı akan kan, bitmedi giden can… Köprüler, üstgeçitler ŞEHİT isimlerine yetmedi, caddeler, sokaklar bile isimlerini vermeye yetmiyor ŞEHİDİMİN… Peki, sorarım size; Ay yıldızlı al bayrak için gencecik bedenlerini veren yiğitlerimizi, onların yaşadıklarını, hissettiklerini aklınıza hiç getirdiniz mi? Ya da gecenin bir yarısında vatanı uğruna, bayrağı uğruna canını feda eden o kahramanların uçsuz bucaksız o karanlığın içinden yükselen seslerini, gülüşmelerini, hasret kokan türkülerini, ahlarını, yaşanmamışlıkların feryadını hiç işittiniz mi? Bunları düşündüğünüzde inanıyorum ki deli fırtınalar kopacak yüreğinizin en derininde ve hiç farkına varmadan yağmur taneleri süzülecek gözlerinizden tane tane. Çünkü bastığınız her yer sadece bir toprak parçası değil… Üstat Necmettin Halil Onan’ın mısralarında…

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir…

ifade ettiği gibi bu toprağa titreyerek, korkarak basarsınız saygıdan ötürü. Vatan toprağın her metrekaresinde Şehidimin ayak seslerini, hainlerin can almak için döşemiş olduğu mayın, bomba seslerini, kurşun vızıltılarını, şarapnel parçalarının duyarsınız kulağınızda. Bu topraklar kutsalımız, canımız, namusumuz ve umudumuzdur. Bu topraklar öyle topraklar ki bu uğurda canını seve seve veren, gözünü kırpmadan, hiç tereddüt etmeden şahadet mertebesine ulaşan vatan evlatlarımızın her birinin ayrı ayrı bir hikâyesi vardır. Onlardan biri de Veli Çavuş’tu. Birlikte Irak’ın kuzeyinde görev yaptığımızda ŞEHİT olmuştu Veli Çavuş’um. Annesine göndermiş olduğu son mektubunda “Ben şehit olursam anam, ağlamayın sakın! Düşmanları sevindirmeyin.” Diyordu. Günler sonra Veli annesini arar sesini duymak için. Anne hasret çektiği biricik oğlu ile bir süre sohbet ettikten sonra, mektupta yazılı olan ve yüreğini dağlayan o cümle için  “O nasıl bir sözdü oğlum” der. Veli’nin bir anda nefesi kesilir, susar sonra öyle bir iç çeker ki kilometrelerce ötede annesinin yüreğini yerinde koparcasına… Sanki canını aldılar, dünyayı başına yıktılar. Öyle kor bir ateş ki düştü ki yüreğinin tam ortasına annenin. Sanki içine doğmuştu Velimin. “Hakkını helal et, güzel anam” der. Ve son konuşması olmuştu ŞEHİDİMİN… Bu konuşmadan birkaç gün sonra bebek katili PKK terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde bulunan Metina Dağı’ndaki inlerine operasyon başlamış ve bizimle birlikte kahramanca çarpışan Veli Çavuş’umda üç silah arkadaşımla birlikte şahadete yürümüştü… Daha nice Veliler, Aliler… Can vermişti bu topraklar için. Günlerce süren operasyonda; Mehmet oğlu Mehmet, dur durak bilmeden, bir an olsun şikâyet etmeden ve elindeki tüfeği, süngüsünü bir an olsun yere düşürmeden saldırıyordu katil sürüsüne, dar ediyordu yerküreyi onlara. Güneş doğduğunda birçoğumuz; ya kolumuzda-bacağımızda, ya da göğsümüzde hissettiğimiz sıcaklık ile bedenimizde akan al kanlara boyanmıştık adeta çoğu zaman. Birde yanı başımızda ‘Beni bir mermi yıkamaz’ dercesine nefesiz yatan dağ gibi Mehmetlerim vardı. İşte o an sel olmuştu gözyaşımız, kan dolmuştu yüreğimiz, ne yutkunabildik ne de konuşabildik. Karslı Yavuz, Çankırılı Hüseyin,  Edirneli Recep, Konyalı Mehmet, Rizeli Ahmet, Adıyamanlı Mahmut, İstanbullu Fatih, Trabzonlu Mustafa, Ankaralı Ali ve daha niceleri her şeylerini bırakmışlar da gelmişler memleketlerinden. Yanlarına sadece canlarını, birde yardan yarenden bir adet fotoğraf almışlar da gelmişler. Ve her biri adeta ölümü korkutan bir ruh ile örgüte dar etmişti koca sıra dağları, uçsuz bucaksız vadileri… Ey ŞEHİDİM, silah arkadaşım bilirim bende sen gibi mahşer günlerini aratmayan o çatışma anlarını, o sesleri, bedenimizde akan kanı, kopan kol, el, yüz, göz, bacağı… Günler süren çatışmaları, açlığı, yorgunluğu, uykusuzluğu, bitkinliği bilirim. Bilirim böyle zamanların ne gecesi var, ne gündüzü, ne ekmeği var ne de aşı; ama yüreğimizde sıradağlar kadar iman ve denizler kadar inanç olur son nefese kadar. Bu inanca göre de ŞEHİDİM vatan bölünmez, bayrak yere inemezdi. Ve inmedi, inmeyecek de şanlı bayrak… Tarihin  her döneminde kendi içinden binlerce kahraman yetiştiren bu topraklarda buna benzer binlerce hadiseye tanıklık ettik/ediyoruz. Vatan aşkı, ölüm korkusunu alır ve canları feda eder. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ifade ettiği gibi: “Bir dileğim var, ölüm isterim / Yurduma tek düşman ayak basmasın”.

Allah yolunda, vatan uğrunda “Şehadet şerbeti içmek” bu milletin her evladının en önemli arzusudur. Ey şanlı ŞEHİDİM öyle yüce bir makama ulaştınız ki benim hep hasret duyduğum ve Yüce Rabbim’e bana da nasip etsin diye dua ettiğim böylesi muhteşem bir makam… Ama sizler öyle şanslı askerlersiniz ki, milyonların gönlündesiniz… Gözünüz arkada kalmasın, dökülen hiçbir kandamlanız karşılıksız kalmadı/kalmaz da… ŞEHİDİM kim bilir belki bir gün aynı arşı paylaşır, kapı komşu oluruz…(en büyük duamdır…)
                                                                                                                                                                                                                      Dr. İmbat MUĞLU

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER