Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Millî Rûhumuzu Taharrî

Taharrî, arama, aranma, araştırılma, bir şeyi bulmaya çalışmak demek.
Pek çok medeniyet ve kültürün sonunu getiren Batı kaynaklı sömürgecilik anlayışının farkına varmadan onu taklide kalkışmak suretiyle ilaç bulacağım derken zehir bulması olmuştur.
Mesela Türk münevverleri Batı’ya karşı temkinli yaklaşmalı, orada ne gördüyse alıp getirmemeli idi. Oysa bu maymun iştahlılar maymun gibi taklide kalkıştı ve kendi medeniyetimizin kalbine hançer sapladılar.
Entelijansiyamız (aydın geçinenlerimiz) maalesef pek gevşek davranmış, genelde taklide yönelme, tenkide yönelen münevver sayısını azınlıkta bırakmıştır. “Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir” sözündeki hikmet budur.
Necip münevverlerimizin başında İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy gibi isimler vardır. Akif, Terakki isimli şiirinde durumu izah eder: Medeniyet kavramını çok önemseyen Akif, bu kavramın sömürgeciliğe alet edilmesini asla kabullenemez.
Akif’e göre Batı’nın tekniği alınmalı, kültüründen ise tamamen uzak durulmalıdır. “Başka yerlerde taharrîye heveslenmeyiniz. Onu kendinde bulur yükselecek bir millet; Çünkü her noktada tâklid ile sökmez hareket. Alınız ilmini Garb’ın, alınız san’atini; Veriniz hem de mesâinize son sür’atini” diyerek meseleyi hülasa eder.
Muallim Nâci “Beşere şan veren teâvündür” der. Teâvün, karşılıklı yardımlaşma, birbirine yardım etme demektir. Meşhur sözdür, “hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır” denilmiştir.
Konuşmak, görüşmek insanlığın müşterek meseleleri üzerinde kafa yormak ise münevver olmanın hasletlerindendir. Hülasa, teâvün olmadan insaniyetin terakkisi mümkün değildi, bundan böyle de mümkün olmayacaktır. Dış dünyaya tamamen kapalı toplumlar terakki edemez.
Fakat burada mühim bir mesele ortaya çıkıyor. Teâvün bizi taklide sürüklememeli, aldığımız şeylerin milli bünyemize zarar vermeyecek şeyler olmasına çok dikkat edilmelidir.
Meselâ Garbın hayâsız çıplaklığını, ahlâksızlığını almak yerine ilmini fennini alsaydık bugün bu hallerde olmazdık. Onlar bizden yani büyük Doğu’dan medeniyet devşirirken böyle yapmışlardı. Kendi kültür ve inançlarını muhafaza ederek Doğu’nun yalnızca ilim ve fennini almışlar mesailerine de hız vererek terakki etmişlerdi.
Bugünün nesilleri evvela millî rûhumuzu taharrî etmeli bu arayış, binâenaleyh, kavuşma sonrasında hızla ilerlemek imkânına kavuşmalıdır.
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyliyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!

Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Ve nihayet, yine Akif gibi “Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol” diyeceğim bendeniz de… 19.09.2024

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER