Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Yaşamın Kökenine Yeni Işık: Dünya Dışından Gelen Aminoasitler!

Londra Kraliyet Koleji ve LLNL’nin öncülüğünde yapılan çalışma, yaşamın kökenine dair yeni ipuçları sunarak, Dünya’daki yaşamın dış kaynaklı olabileceğini destekliyor.

Londra Kraliyet Koleji ve

Dünya’da yaşamın ortaya çıkışına dair yeni bir hipotez, uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından güçlendirildi. Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı (LLNL) araştırmacıları ve iş birliği yaptıkları bilim insanları, kuyruklu yıldızlardaki buz karışımlarına şok basıncı uygulayarak yaşamın yapı taşlarından biri olan aminoasitleri üretmeyi başardı. Araştırma, Nature Geoscience dergisinin 15 Eylül sayısında yayımlandı.

LLNL’den Nir Goldman, 2010 yılında gerçekleştirdiği teorik çalışmalarda bu tür çarpışmaların prebiyotik materyal sentezi oluşturabileceğini öngörmüştü. Yeni deneyler, Goldman’ın teorisini doğrulamakla kalmadı, aynı zamanda yaşamın Dünya dışında da ortaya çıkabileceğini işaret etti.

Çarpışmalar Yaşamın Tohumlarını Yaymış Olabilir
Araştırmacılar, kuyruklu yıldız karışımlarındaki su, metanol ve karbon dioksit gibi bileşenlerin yüksek hızlı çarpışmalar sırasında aminoasitlere dönüşebileceğini gözlemledi. Bu sonuç, kuyruklu yıldız çarpmalarının sadece Dünya’da değil, diğer gezegenlerde de prebiyotik kimyasal süreçlerin başlamasına yol açabileceğini gösteriyor.

Goldman, “Bu sonuçlar, yaşamın yapı taşlarının kökenini anlamamızda önemli bir adım. Çarpışmalar, bu yapı taşlarının sentezi için gerekli enerjiyi sağladı ve bu süreç, güneş sistemimizde proteinlerin oluşumuna katkıda bulunabilecek başka yerler olabileceğini öneriyor.” dedi.

Enceladus ve Diğer Potansiyel Hayat Bölgeleri
Araştırma ekibi, benzer prebiyotik süreçlerin Satürn’ün uydusu Enceladus gibi organik bileşikler içeren diğer gök cisimlerinde de gerçekleşebileceğini öne sürdü. Enceladus’un buzlu yüzeyindeki hafif organik moleküller, yaşamın yapı taşlarının orada da oluşabileceğini düşündürüyor.

Kuyruklu yıldızlarda daha önce glisin gibi aminoasitlerin keşfedilmesi, bu hipotezi daha da güçlendiriyor. Araştırmacılar, “Kuyruklu yıldız çarpmalarının oluşturduğu şok dalgaları, aminoasitlerin ve diğer organik moleküllerin sentezi için yeterli enerji sağlıyor.” ifadesini kullandı.

Bu buluş, yaşamın sadece Dünya’da değil, Güneş Sistemi’nin birçok noktasında başlayıp yayıldığı fikrine yönelik güçlü bir kanıt niteliği taşıyor.

CUMHA – CUMHUR HABER AJANSI