Hayatta bazen hareketsiz kalmak, eyleme geçmekten daha önemli bir strateji olabilir. Ancak birçok kişi, gecikme korkusu, sosyal baskı ve toplumsal normlar gibi hareketlenmenin devam yanlılığına kapılmaktadır. Bu yanlılık, çoğu durumda somut bir fayda sunmasa da, insanların karşılaşmalarıyla karşılaştıkları eylemlerde kalmak yerine harekete geçmeyi tercih eder.
Bu durumun bir örneği, futbol sahalarındaki elit kalecilerde gözlemlenmektedir. İstatistiklere göre, penaltı vuruşlarının %28,7’si kalenin ortasına doğru yönelmesine rağmen, kaleciler en çok sürekli beklemek yerine sağa veya sola atmayı seçiyor. Hareketsiz kalma kararının daha başarılı bir strateji olabileceği açık olsa da, bu profesyonel sporcular bile harekete geçme yanlılığıyla mücadele ediyor.
Bu davranış, yalnızca kalecilere özgü bir durum değil; Birçok insanın eylemsiz kalmasının en iyi seçenek olduğu bile bir şeyler yapma çabasına girmeye, psikolojik olarak harekete geçme yanlılığının ne kadar derin olduğunu gözlerin önüne seriyor.