İçinde bulunduğumuz pandemi süreci tüm dünyadaki insanlar için durup düşünme fırsatı oldu diyebiliriz. Üzerine düşünülen en önemli konu ise kuşkusuz bu hayata geliş amacımız…
İnsanlık olarak her şeyi hızla tükettiğimiz, doğaya zarar verdiğimiz, yalnızca kendi istek ve beklentilerimize odaklandığımız, elimizdekilerin değerini anlamaktan çok sadece maddi kazançlar için uğraştığımız yıkıcı, yorucu bir çağı arkamızda bıraktığımız bu günlerde “Yaşam amacım ne? “ sorusu daha da anlam kazanıyor.
İşte tam da bu anlam arayışımız içinde bizlere bir yol haritası çizmemizde yardımcı olacak, 10 haftalık bir kişisel gelişim yolculuğuna ilk adımı attıracak olan MANA – Ruhun DNA’sı okurlarla buluştu.
“Yaşamımızın kalitesini ne belirliyor? Ne zaman ve nasıl mutlu ya da mutsuz oluyoruz, yaşamdan keyif almamaya ne zaman başlıyoruz? Yaşam anlamsızlaştığında niye sanki ruhumuz bedenimizden çekilmiş gibi oluyor hatta ileri seviyelerde fiziksel sağlığımızdan oluyoruz?
Peki ama gayesi olan bir yaşam kurgulayabilmek, kendinden öte bir amaca yaşamını adayıp, durum ne olursa olsun neşeli, mutlu, sağlıkla şükürde kalabilmek mümkün mü?”
E. Yeliz Rüzgar’ın yazdığı MANA – Ruhun DNA’sı bu ve benzeri soruların cevaplarını derin ama hafif, keyifli bir arkadaş sohbeti tadında okuyuculara on hikayeyle sunuyor ve hayatlarımıza “mana – yaşam gücü” katabilmenin uygulanabilir yollarını gösteriyor.
E. Yeliz Rüzgar’ın yazdığı MANA – Ruhun DNA’sı Destek Yayınları’ndan çıktı.