Siyasetçilerden markalara kadar bütün dünyanın bu nesle ulaşmak için kafa yorduğunu söyleyen Öztürk, meslektaşlarına Gen Z diye tabir edilen bu nesille anlaşmanın inceliklerini anlatıp tüyolar verdi.
Bağcılar Belediyesi Gönül Bağı Platformu ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün işbirliğiyle öğretmen ve öğrencilere yönelik eğitim etkinlikleri düzenlendi. 24’ü online 5’i yüz yüze olmak üzere gerçekleşen 29 programa 10 bin 572 kişi katılım gösterdi. Konuk uzman isimler, meslek tanıtımından diksiyona kadar çok farklı başlıklarda sunumlar yaptı. Son program ise ilçede görev yapan öğretmenlere yönelik oldu. Eğitmen Sinan Öztürk, “Z Kuşağına Yaklaşım, Beklenti ve Algı Yönetimi Nasıl Olmalıdır?” konulu seminerde okul yöneticileri ve rehber öğretmenlerle bir araya geldi. Doğum tarihlerine göre kuşakların sınıflandırılmasıyla ilgili bilgiler vererek seminerine başlayan Öztürk, X, Y ve Z kuşaklarının genel özelliklerinden bahsederek kuşaklar arası karşılaştırmalar yaptı.
Yüksek maaş değil az iş istiyorlar
Gen Z diye tabir edilen kuşağın 1997 ile 2010 arası teknolojinin kucağına doğan çocuklar olduğunu belirten Öztürk, neslin profiliyle ilgili olarak şunları söyledi: “Sabırsızlar, sıkılganlar, eleştiriye tahammülleri yok. Kuralları sevmiyorlar, otoriteye inanmıyor ve kabul etmiyorlar. Odaklanma sorunları var maksimum 30 saniye odaklanabiliyorlar. Günde ortalama 6 saat sosyal medyada zaman geçiriyorlar. Bunların yüzde 47’si kendini dünyaya karşı yalnız hissediyor. Ekip çalışmasından ziyade bireyselliğe yatkınlar. Hayattan beklentileri çok farklı. Kariyer de yüksek maaş da istemiyorlar tek istedikleri daha az çalışmak. İş hayatında oldukça sadakatsizler. Şartları müsait olunca bir yapıdan diğerine geçiyorlar ve diğer kuşaklar gibi duygusallık hissetmiyorlar. Çok hızlı öğrenme kabiliyetleri var. Görsel zekaları oldukça yüksek. Kararları kendileri almak istiyorlar. Seçim özgürlüğüne inanıyor ve dayatmaları sevmiyorlar.”
Gizli yönlendirici rolü oynayacağız
Bütün dünyada siyasetçiler, markalar, holdingler başta olmak üzere “Z kuşağıyla nasıl iletişim kuracağız?” sorusuna cevap aradığını ifade eden Öztürk, katılımcılara şu önerilerde bulundu: “İletişim kurmak için onları her ortama adapte etmeliyiz. Sabrı öğretmeliyiz. Biraz eğlenceli, sonu ödüllü işlere yöneltmemiz gerekir. Kuralları sevmiyorlar kuraları gözden geçirmeliyiz ve esnetilebilecek olanları esnetmeliyiz. Görsel zekaları iyi olduğu için iletişimi görselleştirmemiz gerekiyor. Eleştiriyi topluluk içinde değil, birebir yapmalıyız. Onlara kendilerini yalnız olmadıklarını hissettirmemiz lazım. Onlara saygı göstermeliyiz ki saygı bulalım. Kendi kararlarını almaktan hoşlanıyorlar. Kararlarını almada gizli yönlendirici rolü oynayacağız. 50 yaşındaki bir bireyle 20 yaşındaki birey iletişim kuramayabilir. Aralarında ciddi kuşak farkı var. Arabulucu bir kuşak bulmak gerekir.”
Yoğun ilgi gören program, soru-cevap kısmıyla son buldu.