Muhsin AKIL
Seyfi Uzunkök, dünkü yazısında Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal gerçeğini sade, özgün, çarpıcı ve düşündürücü bir şekilde ele alarak toplumun/milletin düşüncelerini örnekleriyle izah etmeye çalışmış. Sonunda ‘Yeter artık! Taştık çatladık, taş olsa çatlar sonunda, ben de çatladım’ diyerek farklı bir üslupla dile getirmiş.
Ah Seyfi kardeşim ah… Ben de Başkent Postası’nda 10 Şubat 2023 tarihli “AK Parti İktidarında GÜÇ ZEHİRLENMESİ!!” başlıklı yazımda PKK, FETÖ tehlikesi ile birlikte “ … bürokratlarını, milletvekillerini, kurum genel müdür ve başkanlarını, genel merkez dahil, il, ilçe teşkilatlarını vs. yanlış yapmamaları, adam kayırmamalarını, torpil/rüşvet, ihale/yolsuzluk vs…” dediğim için beni çarmıha germedikleri kalmıştı!.. Her neyse Seyfi kardeşim, bugün ben senden ve yazından bahsediyorum. Sadece aynı duygu ve düşünceleri taşıdığım için kısa bir örnek vermek istedim.
Seyfi kardeşimi/dostumu çoğu insan sima olarak birbirimize benzetirler. Gerçi boy farkımız olsa da (Seyfi bey benden biraz uzun boylu) sima olarak birbirimize benzetiyorlar. Asıl önemlisi ülke sorunları ve milletin dertleriyle ilgili duygu ve düşüncelerimizin benzemesi…
Seyfi Uzunkök ‘Yeter Artık! Taşdık çatladık.’ Başlıklı yazısında “Her yaptığınıza “haklısınız” demekten bıktık” diyerek acı bir gerçeğe dikkat çekmek istiyor. Zaten anlayan anlamıştır. Asıl önemlisi S. Uzunkök, ülkemizin ve milletimizin beka sorununa değinirken PKK ve FETÖ ile ilgili ‘başımıza musallat olmasınlar” cümlesi bir hayli önem arzetmektedir. Ve milletin yoksulluğu!.. Ülkemizin şu andaki durumunu, ünlü hikaye yazarımız Ömer Seyfettin’in “Diyet”nde Koca Ali ile izah etmesi ne kadar çarpıcı!..
Ve geliyor acı örneklere: Belediye Başkanı Turgut Altınok, BBP Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Danışmanı Orhan Karakurt, Hukukçu/Yazar/Aktör ve AK Parti Manisa Milletvekili, AK Parti Grup Başkenvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, THY Genel Müdürü’nü örnek göstererek çocuklarına istisnai kadrodan tutundan kızını TBMM’sine sokana… Ve ……dan 1 milyon 200 bin TL maaş alana kadar… İçeriklerini merak ediyorsanız Seyfi Uzunkök’ün Başkent Postası’ndaki yazısını okuyabilirsiniz.
Eeee, sonunda değerli kardeşim/dostum Seyfi Uzunkök patlıyor ve “Yeter artık, vallahi yeter!” diyerek isyan ediyor. Milyonluk evlerde, villalarda oturup, yatları, katları vs. olanlarla, kenarda-kıyıda yaşayan, yıkık-dökük evlerde oturan gariban ve yoksul vatandaşlarımızı kıyaslayarak samimi duyguları ile feryat eden Seyfi Uzunkök’e katılmamak olabilir mi…
Seyfi Uzunkök, hatalarını, yanlışlarını Atatürk büstlerini maske yaparak örtenlerle haksızlıkların üzerini camilerle örtenler arasında herhangi bir fark olmadığına vurgu yaparak yine “Yeter artık, vallahi yeter!” diyerek yüreğinin derinliklerinden gelen kısık ve boğuk sesini kelimelere, cümlelere, paragraflara ve sonunda yazıya dökerek ancak içindekileri ifade edebiliyor.
Seyfi Uzunkök, yazısını buruk cümlelerle bitirirken “Bu halkı yoksullaştırıyorsunuz, eziyorsunuz. Tamam… Milletimiz ülke zordaysa ses çıkarmaz, sabreder… Sabrederiz… O da tamam… Ama… Ama alay etmeyin arkadaş… Allah aşkına alay etmeyin… Erol Taş’ın rolünü çalıp durmayın… Yeter artık, vallahi yeter!” diyerek milletin/vatandaşın derdini dert edinerek acı bir gerçeği gün yüzüne çıkartarak şu içinde bulunduğumuz günlerde kangren olmuş bir yaraya neşter atıyor!..