Gazze gündemin başında.
Gündemin başında ama sadece lak lak etmek içün.
Kâfir siyonist İsrail Terör Devleti onbinlerce Müslüman kardeşimizi şehid etti de bir halt edemedik İslâm dünyası olarak.
Neden edemedik?
Birinci sebep İslâm dünyası olarak büyük bir güç birliğimiz yok.
Muhterem okurlarım itiraz etmiyorlar elbette ama bazı düşüncesi kıtlar “pöh bu çağda mı?” falan da diyebilir. Desinler. Halife şart.
Onların (Hristiyan dünyasının) bu çağda Papa’sı var ve büyük bir birlik olmuşlar. Bizim neden (bu çağda) bir halifemiz olmasın? Esasen vardı ama Cumhuriyet ile çaktırmadan ilga edildi.
Çaktırmadan diyorum ya, aynen böyle dostlar. Gûya halifeliği TBMM’nin şahsına havale ettiler. Yà öyle mi? Şuna yok ettiler desene…
İslâm âlemi başsız ve İslâm dünyasının maddî gücü de zayıf.
Bir baş olması şart.
Ayrıca çağın silahlarına sahip olmak lazım. Nükleerse nükleer.
Kâfir senin o silahı bir an gelip kullanabileceğini bilse sana sataşmaya cesaret edebilir mi?
İbn Rûşen’in Fezâ’il ü Remy (Okçuluğun Faziletleri) adlı bir eseri var. “Ve dahi bu müsveddeye Fezâ’il-i Remy deyü ad virdük. Cümle bu perişana nazar eden ihvandan recâ olunur ki vâki olan sehv-ü nisyân ü hata ve noksanın ıslâh idivirüp ma’zur buyuralar” şeklinde bir girizgahla başlıyor.
Okçuluk mazideki atma idi. Barutla birlikte top ve tüfek de işin içine girdi ve bugün artık binlerce çeşit (atış yapabilen) silah var. Uçaklardan veya karadan karaya. Mesele atmada… Atacak ve vuracaksın!.
İbn Rûşen’in bahsekonu kitabında okçuluğun Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından nasıl teşvik edildiği tafsilatıyla anlatılıyor.
Kitabı bir asker emeklisi olarak okuyunca Peygamberimizin (s.a.v) “zafer atmadadır” buyurmak istediklerini net olarak kafamda canlandırdım.
O devirde yalnız oklar, mızraklar vardı, bugün Köroğlu’nun deyişiyle mertliği bozsa da türlü türlü silah var.
Türlü türlü silah var ama kâffesinin atılmak suretiyle kullanıldığını biliyoruz. Kıtalar arası konvansiyonel ve nükleer füzeler var fakat neticede atılıyorlar. Zafer atmada…
Şu kâfir siyonist terörist (devlet müsveddesi) İsrail, Telaviv’e bir nükleer bomba ineceğinden korksa, endişe etseydi, Gazze’deki yàni Filistin’in göbeğindeki bir yerde kırkbin kişiyi şehid edecek bir zulmü yapabilir miydi?
Dostlar bu arada unutmadan belirteyim. Bu terörist siyonist devleti (!) ilk tanıyan devletlerden biriyiz. Türkiye, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında İsrail’i tanıyan ilk ülkedir!.
Bu utanç bize kıyamete kadar yeterli iken hálâ bu terörist köpeklere haddini bildirecek ciddî bir hamle yapamadık. İlişkileri kestik diyoruz ama hálâ terörist siyonistlerin malları dolaşıyor, reklâmları yapılıyor tv’lerde…
Ebû Hüreyre’den (radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudiyi kovalayan kimseye, “Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var” diyecek. Yalnız, Garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Müslim, fiten, 10)
Günümüzde Gargad (veya Garkad) ağacı gibi davranan ülke veya devletlere veyl olsun. Yahudinin soykırım suçunu bile gizliyorlar…
Son söz: Allah zulme destek verenleri kahreder. Velev ki o ülkelerin (devletlerin) halkları bunun farkında olmasınlar. 18.08.2024