AŞK YAZARI MUSTAFA ÇİFCİ’NİN
GAZETECİ MUSTAFA YAŞAR DİLSİZ İLE
YAPTIĞI RÖPORTAJ
Yazılarıma konuk ettiğim edebiyatçı isimlere, “kendinden söz et, neler yazıyorsun” gibi soruları hiç sormam. Size de sormayacağım. Zaten yaşayan Türk Yazarları arasında edebiyat kimliğinizle, gazetecilik yönünüzle önemli bir konumdasınız. Üretiminiz ve eserlerinizle sizi tanıyor, kitaplarınızı severek okuyorum. Toplumsal ve bireysel konularda sorularıma geçiyorum. Sorularım biraz fazla kişisel olabilir ama bir insanı en iyi tanımanın bir yolu da samimi ve içten olmaktan geçiyor. İlk sorumla başlayalım isterseniz sohbetimize…
İsminizin anlamı nedir?
Arapça kökenli seçkin, seçilmiş anlamına gelen bir isimdir. Toplumsal konulara duyarlı, önderlik vasıflarını taşıyan, önder anlamlarıyla genişletilebilir. Ketumluğun ve güvenilirliğin de sembolü olarak tarif edilir. Geniş anlamına bakılırsa da arınmış, saflaşmış anlamı taşımaktadır.
Yazmak, yazabilmek nasıl bir şeydir?
İnsani bir meleke olan konuşabilme, anlatabilme ve aktarabilme kabiliyetinin daha üst bir yetiyle daha geniş kitlelere ulaştırabilmek adına yazılı ya da görsel olarak aktarımı eylemine yazmak adını veriyoruz. Dün ile bugünü yarının kurmacası ile belki de hiç tanımadığımız, tanıyamayacağımız kitlelere ulaştırabilmek ülküsü olarak görüyorum yazmayı. Konuşmak eylemi hitap edilebilecek bir topluluğa erişmeyi gerektirdiğinden ve bunun her halükarda edinilemeyecek bir ortam olmasından kaynaklı olarak anlatmak istediklerini kâğıda dökebilmek olarak da ifade edebileceğim yazmak ve yazabilmek muhteşem bir yetenek bence. Toplulukların düşündüğü ama dile getiremediklerine tercüman olmak gibi derin bir haz olarak da tarif edebileceğim bir tanrısal hediyedir yazabilmek…
Her sırrınızı, her derdinizi, tüm kalbinizi paylaşabildiğiniz gerçek dostlarınız var mı hayatnızda?
Her şair ve yazar kadar yalnızım aslında. Yaratılmışların en büyük günahı olarak gördüğüm yalnızlık beni besleyen en büyük ilham kaynağı olduğu için büyük bir günahkar olarak dost edinmemeyi tercih ettiğimi söyleyebilirim. Sadece belli bir mesafede paylaşım yaptığım arkadaşlarım dışında hiçbir özelimi paylaşmayı sevmediğimi söyleyebilirim. Dolayısıyla yalnız bir adam olmayı daha mukaddes görüyor ve bu büyük günahı sahipleniyorum.
Sevmediğiniz insanların ortak özellikleri nelerdir?
Size enteresan bir şey aktarayım… Sevmediğim insan yok… Sevmemek bir insanın kendi kendine yapacağı en büyük kötülüktür. Size garip gelebilir ama, sevgi gibi pozitif bir kavramı sevmemek gibi bir negatif tamlamaya alet etmeyi benimsemiyorum. Sevmediğim insan yerine dikkate almadıklarım diye sorunuzu dönüştürmek istiyorum. Dikkate almadığım insan tipi, duyduğunu anlamayan, anlamak istemeyen ve ısrarla cehaletin karanlığına kendini hapseden zavallılardır.
Duygusal anlamda kadın erkek arasındaki en büyük fark nedir?
Duygusal anlamda kadın da erkek de aynıdır aslında. Tek fark önceliklerdir, öncelikleridir. Erkek doğası gereği daha katı gibi görünse de size enteresan bir detaydan bahsedeceğim. Her erkeğin içinde bir kadın her kadının içinde bir erkek vardır. Bazılarında baskın bazılarında toplumsal baskı nedeniyle singin olsa da bunu romantizm denen turnusol ortaya çıkarıverir. Toplum yapısı olarak daha muhafazakar kodlara sahip sosyal çevrede yetişmiş bir erkek aşk ile tanıştığında kadınsı yönü egemen olur ve esirgeyen bir dişi formuna bürünüverir. Kadın da ise umduğunu bulamadığı durumda karşınızda gözünü hırs bürümüş, hınçlı bir savaşçı adam bulabilirsiniz. Yani her kadın biraz erkek, her erkek biraz kadındır. Ama hiçkimse bunu kabul edecek kadar cesur değildir sadece.
Aşk, insanı şair yapar mı?
Aşk insana hiçbir şey yapmaya muktedir değildir. Aşk insan icadı bir hazlar toplamıdır ve şiirsel bir yönü de yoktur… Öyle olsa tüm âşıklar şair oldum diye dolaşırdı etrafımızda.
Yazarla yazar olmayan arasındaki fark nedir?
Böyle bir ayrım yapmayı doğru bulmuyorum. Sadece şöyle bir tarifle yetinebilirim, meramını kelimeleri kırbaçlayarak kâğıda dökerek belli bir formda sunma ustalığını edinebilmiş kişilere bu tanımı yakıştırıyorlar. Mesleki olarak ise sadece yazmak eyleminden geçimini temin edebilen şanslı insanlara YAZAR diyorum.
Şiir nedir, dersek neler söylemek istersiniz?
Şiir, duygu ve düşünceleri kestirme yoldan anlatabilme becerisine sahip şairler tarafından kağıda dökülen yakınmalar, gizdüşümleridir. Toplumsal ve sosyal açıdan bakarsak kimi insanlarca eğlencelik, hoppalık olarak görülen bu edebi tür aslında yazın disiplininin en zor alanıdır ve ustalık isteyen bir alandır. Her dörtlük şiir olamadığı gibi, her şiir de illa ki bir şeyler anlatmak kaygısı taşımaz. Şairin okurla satranç oynamasıdır şiir bana göre. Bu benim tarifim ve en sevdiğim şiir tanımı da budur.
Yazarın en önemli özelliği nedir?
Yazarlık belli mesleki kalıplardaki gibi çerçevelenebilir bir disiplin değildir bence. Yazar, araştırma, gözlem, kurmaca ve aktarma becerisine sahip ve yeteneğiyle para kazanabilen, meramını anlatabilen insan olabilmeyi başarmış kişidir.
Yüzyıllar boyunca aşkın boyutu neden değişmiyor size göre?
Aşk, ilk insandan bugüne değin karşı cinsi elde etme oyunundan öte bir anlam ifade etmiyor bana… Aşk, bir sonuçtur bence. Aşk cismani bir mefhum olmadığından boyutundan söz etmek de anlamsız kalır diye düşünüyorum. Değişmeme metaforuna ise şöyle yaklaşabilirim, aşk bir saplantı hali olduğundan değişkenlik aşkı ortadan kaldıran bir unsur olarak aşkla yanyana gelmeyecek bir eylem olacaktır.
Bu yaşamın en tatlı yönü nedir?
Bitmeyeceğini sandığımız en kötü günün bile bir geceyle örtüye bürünüp sonrasında şafakla yeni bir günü doğurmasıdır diyebilirim.
İşte budur, bunu da iyi ki yaşadım, dediğiniz neler oldu hayatınızda?
Daha yaşamadıklarımdır…
İyi ki yaptım dediğiniz neleriniz var?
Kişisel gelişim, her yenilgimden ders çıkarmak azmi, pozitiflik sarmalında neye kalkıştıysam iyi ki yaptım demişimdir. Ama en çok da kötü sonuçlar için bu tamlamayı kullanmayı severim.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
Yaptığınız çalışmaları takdir ediyor, bu güzel imkân için ben de size teşekkür ediyorum.
[Aşk Yazarı Mustafa Çifci®- İstanbul, 28 Kasım 2023]