ARAŞTIRMA/Haber-Yorum: Muhsin AKIL
Gelişen ve Büyüyen Türkiye Karşısında ABD ve Müttefikleri Yelkenleri İndirmeye Başladı. Türkiye Ekonomide, Teknolojide ve Savunma Sanayinde Dünyaya Kendisini Kabul Ettirdi. Türkiye Aynı Zamanda Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki Arabuluculuk Girişimleriyle De Bütün Dünyaya Örnek Bir Ülke Olmuştu. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Dahil Olmak Üzere Bütün Dünyadaki Olaylar ve Gelişmelerde Barışçıl, İnsancıl ve Adil Davranış ve Yaklaşımları Uluslararası Arenada Takdir Edilmeye Başlandı. O yüzden ABD ve Müttefikleri Türkiye Üzerindeki Yaptırımları ve Tehditleri Kaldırdı. O yüzden İngiltere, bazı AB ülkeleri ve İsrail Türkiye’yi Övgü Yağdırıyorlar. O yüzden Türkiye İle Siyasi, Ticari ve Dostluk İlişkilerini Yeniden Tazelemeye Çalışıyorlar. Türkiye Artık Bütün Dünyaca GÜVENİLİR Bir ÜLKE Olmuştu…
Türkiye’nin son 20 yılda siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik, istihbarı, bilimsel ve her türlü alanla büyümesi, gelişmesi ve dünyada sözü geçen bir ülke olması ABD, AB ülkelerini, İngiltere’yi ve İsrail’i son derece rahatsız etmiş olacaktır ki yaptırımlar, tehditler, uyarılar birbirini takip etmişti…
Türkiye’nin Irak, Suriye, Libya politikası dahil olmak üzere Orta Asya ve Afrika ülkeleriyle çok iyi ilişkiler içinde olması maalesef ABD ve müttefiklerini ürkütmeye başlamıştı. Bilhassa Rusya ilişkileri (S-400’lerle birlikte siyasi ve ticari ilişkileri yoğunlaştırması) batıyı kuşkulandırmaya başlamıştı. O yüzden Türkiye üzerinde yoğun baskılara gitmişlerdi.
Son yıllarda Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikası, Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de petrol arama çalışmalarını başlatması ve kısa zamanda sonuçlar alması ABD ve müttefiklerinin Türkiye’ye yönelik ambargo, baskı ve tehditlerini artırmıştı.
Ne zamanki Türkiye, hava savunma yönünden SİHA ve İHA’larla dünyanın sayılı ülkeleri arasında yerini aldı, ne zamanki Türkiye, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de petrol arama çalışmalarından neticeler almaya başladı, ne zamanki Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda BARIŞ için arabuluculuk girişimlerinde bir seviye katetti işte o zaman Türkiye’nin saygınlığı, itibarı ve güvenirliği uluslararası arenada konuşulmaya başladı. ABD başta olmak üzere AB ülkeleri, İngiltere ve İsrail Türkiye’ye övgüler dizmeye başlamasının elbet ki bir anlamı vardı. İşte bütün bu sebeplerden dolayı Türkiye üzerindeki baskılar, ambargolar ve tehditler kalkmaya başlamıştı.
Türkiye’nin “Milli Enerji ve Maden Politikası” denizlerdeki Milli Gücünü göstermeye yetmişti. Yerli/milli kendi imkanlarıyla 2017’de Fatih, 2018’de Yavuz, 2020’de Kanunu Sondaj Gemileri, Barbaros Hayrettin Paşa ve MTA Oruç Reis Sismik Araştırma Gemileleri Türk Deniz Filosu’na katılmış ve bu 5 enerji gemisiyle Sakarya Gaz Sahası’nda toplam 540 milyar metreküp doğalgaz keşfederek denizlerdeki varlığını bütün dünyaya ispatlamıştı.
Bütün bunlardan da çok iyi anlaşılıyordu ki 2023 yılından sonra Türkiye enerji/doğalgazda dışa bağımlılıktan kurtulacak!..
Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda toplamda 540 milyar metreküp doğal gaz keşfeden Türkiye, büyük hidrokarbon keşfinin ardından denizlerdeki varlığını devam ettiriyordu. Karadeniz’de faaliyetlerine devam eden sondaj gemileri Türkiye’nin gücünü ve önemini aleni bir şekilde bütün dünyaya göstermeye yetmişti. Karadeniz’de doğalgaz arama çalışmaları hala devam etmekte olması geleceğe yönelik Türkiye’nin neler yapabileceğini aleni bir şekilde izah ediyordu.
Bütün bu gelişmeler sadece Türkiye açısından değil aynı zamanda Avrupa için de çok önem arzediyordu. Çünkü enerji açısından Avrupa’nın şu anki durumu pek iç açıcı değildi. Avrupa’da enerji yönünden büyük bir arz-talep sıkıntısı yaşanıyordu. Bu durum da Türkiye’nin enerji arz güvenliğinin artırmakla kalmıyor aynı zamanda Türkiye’nin enerji alanındaki rolünü de ortaya çıkarıyordu.
Türkiye’nin enerji/doğalgaz yönünden kendi milli imkanlarıyla dışa bağımlılıktan kurtulacak olması (ister-istemez) batıyı çok yakından ilgilendirmeye başlamıştı. ABD, AB ülkeleri, İngiltere ve dünyanın diğer saygın ülkelerinin Türkiye’ye olan ilgilerinin ve yakınlaşmasının artmasına sebep olmuştu.
Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın F/16 mektubu Türkiye açısından çok önemliydi. Mektuba göre ‘Türkiye gereken bedeli ödemişti’! Artık Türkiye’ye yönelik baskı, ambargo ve tehditler kalkacaktı! Rusya’dan alınan S-400’ler nedeniyle Türkiye ve ABD arasındaki gerilim yumuşamaya başlamıştı! ABD, kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye’ye (ne kadar F-35’ler olmasa da) F-16 satabileceğine yeşil ışık yakmıştı! Türkiye ile İsrail arasındaki buzların yavaş yavaş erimeye başlaması bile ABD’deki Yahudi Lobilerinin Türkiye’ye destek vermesi bile sözkonusuydu! Ne de olsa Türkiye ABD’nin S-400 yaptırımlarıyla sözde bedel önemişti! ABD-Türkiye arasında müzakereler yeniden başlayacak ve yeni F-16’ların alımı ile birlikte F-16’ların modernizasyonu da gündeme gelecekti.
ABD’nin, Türkiye kendi milli ve yerli savaş uçaklarını üretinceye kadar daha önceden (Daha önceden ABD’ye başvurmuştu)F-16 Blok 70 Savaş Uçakları ve Modernizasyon talebine olumlu cevap vererek yeşil ışık yakması, Türkiye’nin izlemiş olduğu Rusya-Ukrayna politikasındaki yapıcı/uzlaştırıcı gücünün yansımasıydı. ABD’nin (yine kendi çıkarları doğrultusunda!) Türkiye’ye bakışı değişmişti.
Türkiye’ye karşı değişen sadece ABD değildi. Almanya’da Türkiye’ye olumlu/pozitif bakmaya başlamıştı. Almanya’nın DER Touristik Group Yöneticisi Sören Hartmann, 2022 yılında Türkiye’ye büyük bir talebin olduğunu ve rakiplerine göre Türkiye’nin daha çok başarısını vurgulayarak bu yıl kazanan ülkenin Türkiye olacağını ifade etmesi de sadece turizm açısından bakıldığında bile ne kadar önem arzettiğini söyleyebiliriz.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de enerji güvenliğinin yeni rotası haline gelebileceğini açıklarken ortakları ile arasında hak ve menfaatlerini gözeten bir ülke olduğuna vurgu yaparak önümüzdeki günlerde İsrail ile görüşmelerin başlayacağını açıklaması yıllardır iki ülke arasında oluşan buzların eriyeceğini işaret etmekteydi.
Öte yandan Türkiye Savunma Sanayindeki ihracata yönelik gelişmeler arasında Atak Helikopterleri’nin başta Filipinler olmak üzere birçok ülkenin talep etmesi de Türkiye için gurur verici bir durumdu.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ), ROKETSAN, ASELSAN, HAVELSAN bütün vakıf şirketlerinin başarıları sadece Türkiye içinde değil dünyanın birçok ülkesi tarafından da takdir ediliyordu. Zira ihracat konusunda Filipinlerden sonra sırada Malezya ve Endonezya vardı. Atak Helikopterleri dahil Anka, Hürkuş, Gökbey gibi milli ve yerli ürünlerimiz de dünya pazarına açılıyordu. Bütün bunlar Türkiye’nin savunma sanayinde de ne kadar geliştiğinin göstergeleriydi.
Bizim yazımızın başından bu yana izah etmeye çalıştığımız Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi ve savunma sanayindeki uluslararası atılımlarını Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan geçen günlerde yapmış olduğu bir konuşmasında çok güzel özetleyerek izah etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye, yıllardır devam eden terörle mücadelesinde, sadece siyasi değil, savunma sanayi anlamında da ciddi ambargolara maruz kalmıştır. Vatanımızın bütünlüğüne göz dikenler, sınırlarımızın içinde ve dışında hareket haline geçerken savunma sanayimiz emekleme dönemini geride bırakmış, adım atar hale gelmişti. Dün Filipinler’e ATAK helikopter ihraç etmek için gitti. Biz şimdi helikopter ihraç eder hale geldik. Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları neyse ona göre hareket ettik. Artık konvansiyonel sistemlerin ötesine geçip, çalışmalarımıza uzayı da dahil ettiğimiz bir alandayız. Elbette hala çözmemiz gereken sıkıntılarımız, tamamlamamız gereken projelerimiz var. Ama artık sıkıntılı süreçleri geride bıraktığımızdan emin olabilirsiniz.”
Türkiye siyasi, ekonomik, teknolojik, savunma sanayi vs. her alanda büyürken, gelişirken ve dünyadaki saygın yerini alırken ABD’nin hala kibir ve gururla Türkiye’nin bedel ödediğinden söz edebiliyor olması ne kadar manidar olsa gerek! Olsun, kibrine, gururuna rağmen ABD, Türkiye karşısında yelkenleri indirmeye başladı ya!.,.ABD’nin kendi içinde ve uluslararası arenada Türkiye’ye uyguladığı yaptırımları kaldırabileceği bile konuşuluyordu artık… Hatta ABD-Türkiye arasında Stratejik Mekanizma döneminin başladığının açıklanması da başka bir gelişmeydi. Bütün bunlar ABD-Türkiye arasındaki buzların erimeye başladığının apaçık göstergesinden başka bir şey olamazdı.
Öte yandan İngiltere ve Kanada’nın Türkiye’ye uyguladığı savunma sanayi ambargolarını (ihraç kısıtlamalarını) kaldırdıklarını açıklamaları da Türkiye açısından önemli gelişmeler arasındaydı. Artık TFX Milli Muharip Uçağı’nın motor meselesi de şu andan itibaren çözülmüş sayılırdı. Daha önceden İngiltere-Türkiye arasında planlanan motor işbirliği yeniden yürürlüğe girecekti.
Aynı zamanda ABD’nin küresel savunma yayın organı Defense News sitesindeki habere göre Türkiye, İtalya ve Fransa ile birlikte ortak füze üretebilecek… Yine ABD’de yayınlanan Savunma Dergisi The Defense Post’ta yayınlanan bir haberde Türkiye’nin Hipersonik ve Süpersonik Füze geliştirmeyi hedeflediğini duyurdu.