Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Hacı Kemal Pattabanoğlu’nu 1. Ölüm Yıldönümünde sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz

O “Kastamonu’ya bir ışıktı”
Geçtiğimiz yıl 16 Mayıs 2020 ylında ebediyete uğurladığımız Kastamonu’nun
hayır sever iş adamı kentin ışığı olan Hacı Kemal Pattabanoğlu’nu torunu
Feyyaz Pattabanoğlun’dan dinledik.

O “Kastamonu'ya bir ışıktı”
Geçtiğimiz

Kastamonu’nun hafızasında kalıcı eserler yanında yaptığı hayıtlarla iz bırakan
Kemal Pattabanoğlu, 1935 yılında Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde doğmuş,
ilkokulu burada tamamladıktan sonra Kuran’ın tamamını ezberleyerek, hafız
olmuştur. Hafızlığını tamamlarken o dönemde yaşanan zorluklar, mesela; gizli
gizli gittikleri Kuran hocası, bir kişinin dışarıyı gözetlemek için nöbetçi oluşu,
Kuran ve dini kitapları saklamaları o dönemin yapısını anlamamızı sağlayan
hatıralardandır. Erken denecek bir yaşta babası Ahmet Çavuş’un iş amaçlı sürekli
gittiği Sinop’tan Mahmure Hanım ile evlenmiştir. Ahmet adında bir erkek, Nurşen
ve Nuray ismini verdikleri iki de kız çocukları olmuştur.
Sonrasında askere gidinceye kadar terzilik mesleğinde çalışmıştır. Askerliğini
Balıkesir-Edremit-Burhaniye’de yapmış ve bu sırada komutanlarının sevgisi ve
ilgisini kazanmıştır. O zamana kadar içtiği sigarayı askerlik görevini yaparken
bırakmış ve bir daha içmemiştir. Döndüğünde Devrekani’de terzi dükkanı açmış
ve o zamanki ifade ile “tüccar terzi” olmuştur. Babası hiç sermaye vermese de
kendisine “sana bir şey vermiyorum ama dostlarımı sana bırakıyorum” diyerek
manen her zaman yanında olduğunu ifade etmiştir. Bu arada hem dikişle
uğraşmış hem de kumaş satmıştır. Büyükbabam o dönemki zorlukları anlatırken
elbiseleri ters yüz ettiklerini yani elbisenin kumaşı solup eskimeye başladığında
iç tarafını çevirip diktiklerini böylece yeniden giyilebildiğini anlatırdı. Terzilik
mesleğini yaparken elbise siparişini veren kişiyi prova eder, son teslimde giydirir
ama kimsenin fark etmediği bir hata görürse “bir bahane ile sen bunu şu kadar
gün sonra al” diyerek hatayı düzeltmeden vermezmiş. Bu aşırı titiz huyu hayatı
boyunca her ne yaparsa veya her ne kullanırsa her yerde ve her zaman
gördüğümüz bir özelliği idi.
Bu sırada tüccar terzilik mesleğini daha da geliştirerek Türkiye’nin de gelişmesine
paralel olarak her yeniliği Devrekani’ye getirmiştir. O dönem için yeni çıkan
radyolar, dikiş makineleri, televizyonlar, motosikletler ve otomobiller vb.
Devrekani’ye bunları getirerek hem ticaret hayatının gelişiminde esnafa öncülük
etmiş hem de ticaretini yapmaya devam etmiştir. Kastamonu merkeze dahi
otomobil satışı yaptıklarını söylerdi. Gerek İstanbul’dan gerekse çevre
vilayetlerden önde gelen markaların bayiliğini ya da alt bayiliğini alarak
Kastamonu çevresinde artık ticari hayatta adından sık sık söz ettirmeye
başlamıştır.
Manifaturacılıkta Kastamonu’da bulunan Abbas Konyalı ile önce toptan müşterisi
sonra 1974’den itibaren mağazaya ortak olarak güzel işler yapmıştır. 1979
senesinde Abbas Bey İstanbul’a gidince birkaç sene daha ortaklık devam etmiştir
arkasından mağazayı tamamen devralmıştır. Abbas Konyalı yaptığı ortaklıktan
memnuniyetini “seninle ortaklığa doyamadım, gel İstanbul’da da birlikte iş
yapalım” diyerek ifade etse de kendisi bu teklife müspet cevap vermemiştir.
Sonrasında Abbas Bey’den devralınan mağaza babam Ahmet Pattabanoğlu ile
birlikte hem metrekare hem de ürün çeşidi olarak büyütülmüştür. Bundan sonra
mağaza işlerini daha çok babama bırakmıştır. Burada önemli olarak belirtmek
istediğim şey Büyükbabamın hiç bir zaman bizleri baskı altına almadan önümüzü
açmış olmasıdır. Her yeni fikre açık olup, yapmak istediğimiz hiçbir şeye karsı
çıkmamış, bizim moralimiz bozulsa da moralimizi düzeltmiştir. Babamın 1984’lü
yıllardan itibaren yaptığı ihracatta, kuyumculuk mesleğine girişimizde,
mağazalaşma çalışmalarımızda, inşaat işlerimizde onunla istişare etmiş ve
tecrübelerinden istifade etmişizdir.
Kendisi Devrekani’de bulunduğu yıllardan itibaren hem sosyal ve toplumsal
faaliyetlerde bulunmuş hayır işlerini de hep asıl işi gibi takip etmiştir.
Devrekani’de belediye meclis üyeliği de yapmış herkesin derdine çözüm bulmak
için uğraşmıştır. Kastamonu’da da bir dönem belediye meclis üyeliği, başkan
yardımcılığı görevlerinde bulunmuş partili ya da partisiz herkesin haklı taleplerini
yerine getirebilmek hususunda çok gayret etmiştir. Hep arabulucu ve ortayı
bulan insan olmak yolunu tercih etmiştir. Diyanet vakfının Kastamonu’da
kurucularından olmuş böylece hayır hizmetlerini kendine dert edinerek ciddi
katkılarda bulunmuştur. Ticaret Odası Meclis Üyeliği’nin yanı sıra Valilik İnsan
Hakları Kurulu Üyeliği, Çocuk Esirgeme Kurumu, o dönem Gazi Üniversitesine
bağlı Eğitim Fakültesi, Emniyet Müdürlüğü gibi birçok devlet kurumunun
derneklerinde aktif rol alarak devlet ile millet kaynaşmasında vazife üstlenmiştir.
Yeşilay Derneği’nin Kastamonu’da kurulmasını sağlayarak neredeyse vefatına 1-
2 yıl kalıncaya dek başkanlığını yapmış birçok faaliyete imza atmıştır. Kendi
ifadesi ile bir dönem 11 dernekte yönetici ve üye olarak bulunmuştur.
Özellikle başta valilerimiz, emniyet müdürlerimiz, bölge müdürlerimiz gibi
bürokratlarımızla her daim iyi ilişkilerde bulunmuştur. Bu yüzden valilerimizin ve
bürokratımızın sürekli irtibat halinde olmak istediği bir kişi olmuştur. Buradan
ayrıldıktan sonra da devam eden bu arkadaşlıkların en hatıra geleni bir dönem
olağanüstü hal bölge valisi de olan Rahmetli Aydın Arslan ile olan ilişkisidir.
Kendisi vefatının yaklaştığı günlerde özellikle büyükbabamla görüşmek istemiş
Kastamonu’da vefat etikten sonra salâ verdirmesini arzu etmiştir. Bu ilişkiler hiç
bir şahsi istek için kullanılmamış ama memleket yararına ne yapılacaksa, şehrin
dinamikleri ve geleneği açısından neyin doğru neyin yanlış olduğu anlatılacaksa
burada insiyatif alınmıştır. Çok kıymetli bir dostumuzun anlattığı bir hatıraya
burada değinmek istiyorum. 28 Şubat süreci İl Milli Eğitim Müdürü İmam Hatip
Lisesini hiç de nazik olmayan bir şekilde ziyaret ederek, okulun üst iki katını
boşaltarak alt kata geçilmesini, üst katlara başka okul getireceğini söyler. Hatta
gerekirse tamamen kapatabileceğini ifade eder. Yöneticiler,kara kara
düşünürken Kemal Pattabanoğlu’na bir gidelim derler. O da dönemin valisine
giderek buradaki hassasiyete dikkat çeker ve milletin yaptırdığı bir okulu bu
şekilde zabt etmenin yanlışlığı üzerinde durur. Sağ olsun Sayın valimiz de ertesi
gün okula Kemal Bey’le birlikte giderek bir takım tavsiyelerde bulunarak bu
girişimi engeller. Bu hatıra gibi bürokrasi ile oluşturduğu iyi ilişkileri milletin
menfaatine değerlendirdiğini gösteren birçok olay vardır.
Hayır hizmetleri en çok mutlu olduğu ve takip ettiği işlerdi büyükbabamın. Ayrıca
son 3-4 senesini istisna edersek neredeyse ömrünün büyük kısmında Ramazan
umreleri yapmış, Harem-i Şerif’te iftar sofraları kurmuş, her fırsatta mübarek
beldelere gitmiştir. Özellikle 1980 öncesi karayolu ile ve kendi özel aracı ile birkaç
defa hacca gitmiştir. Ramazan onun hayatında ayrı bir heyecandı. Herhalde ve
ümit ederim ki Yüce Rabbim bu iştiyakın neticesi 2020 Ramazanın son 10 günü
içerisinde uzun bir yoğun bakım sürecinin sonunda emanetini aldı. Allah rahmeti
ve mağfireti ile karşılasın inşallah.
Son döneminde rahatsızlıkları arttığında, hatta doktorlarımız bile nasılsınız
dediğinde dilinden düşürmediği “Elhamdülillah” sözü bize bıraktığı en güzel
hayat düsturu olmuştur. Kanaat, şükür, doğruluk, çalışma azmi, titizlik, cömertlik,
hayırseverlik ve iletişim kabiliyeti gibi karakteristik özellikleri ile Pattabanoğlu
müesseselerinin kurucusu Kemal Pattabanoğlu’nu, büyükbabamı her geçen gün
daha bir özlemle hatırlıyoruz. Okuyucularımızdan da Fatihalarını
esirgememelerini rica ediyoruz. 

151125 2

151214 3

151243 4

151316 5