Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Yaklaşık 22 yıldır sanatla iç içeyim. Atatürk üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Türkiye’nin birçok yerinde sergi ve sanata dair çalışmalar yaptım. Çalışmalarımın ve tarzımın olgunlaştığı yol bu oldu. Sanatta olsun başka meslek dallarında olsun insanın beyaz, gri ve siyah bir düzlemde yol aldığına inanıyorum.
Çalışmalarınız hakkında da biraz bilgi almak isterim.
Çalışmalarımın temeli, insanın heybesinde biriktirdiği anılarını sürreal bir boyutta değerlendirmektir. İnsanların yaşamlarını ve düş dünyalarındaki anılarını bir bir beyaz tuvalde buluşturuyor , kişinin ruh dünyasını bir projeksiyon olarak tabloya aktarıyorum. Kişiye özel yaptığım resimlerde insanı merkeze alıyor; soru cevap yoluyla insana ulaşmaya çalışıyorum. sorulardan aldığım cevaplar imgelere imgelerden de tabloya aktarıyorum.
Çalışmalarınızda çoğunlukla motiflerle betimleme yapıyorsunuz. Çalışmalarınızda özellikle kullandığınız, eserin size ait olduğunu anlatan özellikler nelerdir?
Çalışmalarımda mutlaka materyal kullanırım çatlamış toprak, minimal boyutlarda gölgeden insanlar iç içe geçmiş halatlar iskambil kağıtlarının motifsel dili ve bir insanın biyografisini bu düzlemde sürreal kodlamak, evet bunlar benim imzam diyebilirim. Çünkü; İnsan yaşantılarının izleri ile beslendiği coğrafyanın sentezidir.
Sürreal biyoğrafiler çizerek insanlarına duygularına hitap ediyorsunuz. Sizce insanlar kendi portrelerine baktığında ne hissediyor?
Yaptığım çalışmalarda kişi tablosuna bakarken portresini görmez ama hayatından kesitler ve yaşamındaki derin izleri görür. Kişi, bir nesne bir meta yada başka bir canlıda yansımasını görünce tablonun etkisi daha büyük bir derinlik kazanıyor ve kişi kendisine ait imgeler görüp o imgelerle duygusal bir bağ kuruyor. Sanatta karakter ve bir üslup varsa o bir yoldur. Siz o yola girmezsiniz, zaten o yol size aittir ve siz, yolun yolcusu değil, yolun kendisisiniz. Bu sebeple biyografisini çizdiğim hiç kimseyi daha önce bilmiyor ve tanımıyorum. İnsanın hiç tanımadığı birine hayatını, hayallerini anlatması hem cesaret hem de büyük bir güven istiyor. Bu güven çerçevesinde kişinin doğduğu günden bugüne ve yarına uzanan hayallerini soru cevap şeklinde ki imgelerini keşfetmeye çalışıyorum.Çünkü kendi yansımalarının başka bir boyutta stilize edildiğini gördüğünde bu durum insanlarda farklı bir etki bırakabiliyor. Kişi tablo ile arasında bağ kuruyor. Özgür olmak bir rüyada olmak gibi kanatlarını çırptığı her coğrafyaya keşfedilmemiş her ana ışık hızında yol almak gibi hisseder.
Çalışmalarımın çoğunda özellikle tüm portreler hayali, ama yaşamlar gerçektir. Bu portreleri özellikle kadınlardan seçmemin en büyük nedeni ise, toplumsal bir şiddetin objesi haline gelmiş olan ve aynı zamanda ismi cinayet ile anılması olağanlaşmış KADIN İMGESİNE ışık tutmaktır…
eserlerinizi paylaştığınız bir sosyal medya hesabınız var mı?
çalışmalarımı @san_artt sosyal medya hesaplarımdan paylaşmaya devam etmekteyim..