Özgür Özel ve CHP önderliğinde 167 sendikanın ve yurttaşların katıldığı miting on binleri ağırladı. Bugün saat 11.00’da Atatürk Kültür Merkezinde toplanan kalabalık, Tandoğan Meydanı’na yürüdü. Saat 14.00’da başlayan miting, çeşitli görüntülere sahne oldu.
Anadolu Halk Ozanları Derneği’nin konseriyle başlayan miting, Yurttaş Birlikteliği’nden Ergün Kılıç ve Övgü Erdoğan’ın demeçleriyle devam etti. “Ülkemizin dört bir yanından gelip haklarımızı savunmak için yanımızda olan sizlere teşekkür ederiz!” diyen Ergün Kılıç, sözlerine şöyle devam etti: “Değerli Dostlar, bugün burada, yüreğimizde büyük bir öfke var. Bitmeyen bir umut var. Her gün daha da artan karanlık günlerin son bulacağına dair sonsuz inancımız var!”.
Ardından sözü Övgü Erdoğan aldı: “Değerli dostlar, kadınlarımız büyük bir şiddetle karşı karşıya. Ancak bu şiddet sadece fiziksel değil; ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlarıyla da kadının kimliğini hedef alıyor. Sokak ortasında şiddete uğruyor ve katlediliyorlar. İstanbul Sözleşmesi’ne acilen geri dönülmeli. Kadınların özgürce yaşayabilecekleri, ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilecekleri bir toplumun mücadelesi için buradayız!”
Tarikatlar konu edildi
Sözü tekrar alan Kılıç, konuyu tarikatlardan açtı: “Cemaat ve Tarikatlar, çocuklarımızı, yani bizim geleceğimizi çalıyorlar! Yoksul aile çocukları, devletin yetersiz yurtları nedeniyle cemaat yurtlarına mahkum ediliyor. Orada şiddete ve tacize uğruyorlar! Bizler, çocuklarımızın laik bir eğitim almasını, hiçbir mezhebin veya tarikatın gözetimine verilmemesini, herkese eşit eğitim hakkının verilmesini istiyoruz.”
“Gençlerimizin geleceğinin karartılmasına izin veremeyiz.” diyerek söze giren Övgü Erdoğan, şöyle devam etti: “Eğitimini tamamlamış, hayata atılmayı bekleyen milyonlarca genç, işsizlik ve belirsizlik içinde sıkışıp kalmış durumda. ‘Ev genci’ olarak adlandırılan bu gençler, ne iş bulabiliyor ne de bağımsız bir yaşam kurabiliyor. Bu durum sadece ekonomik değil, psikolojik yıkımlara da yol açıyor. Bir toplumun geleceği, gençlerin iş gücüne katılımıyla şekillenir. Ancak mevcut sistem gençleri potansiyel değil, kaybedilmiş bireyler olarak görüyor. Bizler, bu adaletsizliğe karşı çıkıyoruz. Gençler için nitelikli eğitim ve iş olanağı yaratılmasını istiyoruz. Her genç, geleceğe umutla bakabilmelidir!”
Ergün Kılıç, sözü aldı: “Bugün, emekli yurttaşlarımız açlık sınırının altında yaşamaktadır! Emekli sendikacıların, örgütlenme hakları yok sayıldığı bu dönemde, 2024 yılını ‘Emekliler Yılı’ ilan edenlere karşı çıkıyoruz! Açlık sınırının bile altında yaşayan ve buna mahkum görülen emeklilerin, insanca yaşamalarını istiyoruz.”
“Toplumda en çok hor görülen kesim maalesef ki engellilerdir.”
“Toplumda en çok hor görülen kesim maalesef ki engellilerdir. Ne yazık ki son yıllarda büyük mücadelelerle elde edilen haklar ve kazanımlar, bir bir ellerinden alınıyor. Engelliler eğitimsizliğe, işsizliğe ve asgari ücretin 3’te birinin de altındaki sefalet gelirine mahkum ediliyor. SMA, DMD bireyler ilaca, bedensel engelliler ise ortez-proteze erişemiyor. Engelliler bakım ve eğitim merkezlerinde kötü muamele ve işkenceye maruz kalıyorlar. Gelecekten umudunu kesen engelli ebeveynleri, önce evlatlarını öldürüyor, ardından intihar ediyorlar! Sözün bittiği yerdeyiz.”
Kılıç’ın ardından sözü alan Övgü Erdoğan çevre sorunlarına değindi: “Ekolojik yıkım ve yağma, maden şirketlerinin faaliyetleriyle her geçen gün derinleşiyor. Bu durum yalnızca ormanlarımıza ve su kaynaklarımıza değil, insan sağlığına da ciddi zararlar veriyor. Kimyasal atıklar havamızı, suyumuzu ve toprağımızı zehirliyor. Yaşamımızı tehdit ediyor. Bizler yalnızca ormanların, dağların, vadilerin değil; yaşam hakkına sahip her bireyin ve canlının haklarını savunuyoruz. Doğaya yapılan her saldırı, insan haklarına yapılan bir saldırıdır. Bu yüzden, doğayı ve ekosistemi korumak için sesimizi yükseltiyoruz!”
Sözü Ergün Kılıç aldı: “Bugün; laiklik, özgürlük, adalet ve cumhuriyet değerlerini yeniden özgür kılma mücadelesi içindeyiz! Tarikatlar ve cemaatler bireysel özgürlükleri zedeleyen, toplumsal eşitliği tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Bugün, gericiler karşısında laiklik bayrağını en yukarıya taşıyacağız. Bugün, eğitimde, kamu hizmetlerinde ve devletin her alanında, laiklik ilkesinin korunmasında, aydınlanmacı bir toplumun inşasında üzerimize düşen her göreve hazırız ve mücadeleyi buradan ilan ediyoruz!
Pankartlar dikkat çekti, hep bir ağızdan şiirler okundu
Konuşmalar sırasında açılan pankart ve afişler dikkat çekti. “Açlığa ve sefalete karşı ayağa!”, “Kitlesel sakatlık üreten savaşlara son!”, “Bu asgari ücrete yokuz, mücadeleye varız!”, “Asgari ücretle Mehmet Şimşek geçinsin!”, “Siyasete katılım ve temsil hakkı istiyoruz!”, “Engelliyi öldürüp intihar eden aileleri duyun!” başlıklı pankart ve afişler, kalabalık tarafından büyük beğeni topladı.
Ergün Kılıç ve Övgü Erdoğan’ın konuşmasından sonra sahneye gelen Turan İçtik, Nazım Hikmet’in “Kerem Gibi” isimli şiirini okudu. “Hava kurşun gibi ağır; bağır bağır bağırıyorum!” sözleriyle şiire başlayan İçtik, vatandaşların büyük ilgisini gördü. “Kerem Gibi” şiirinden sonra vatandaşlar hep bir ağızdan “Bıçak Kemikte” şiirini okudu. Hasan Hüseyin Korkmazgil’e ait şiir kalabalıklar tarafından seslendirildi.
CHP Lideri Özgür Özel sahnede sert konuştu
Şiirlerden sonra sahneye gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, kalabalık tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Vatandaşları selamlayan Özel, konuşmasına başladı. “Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde asgari ücret hakkındaki oturuma katılmadık. Dedik ki madem beklentide yanıt yok, o zaman biz de orada yokuz. Ancak, bir başka meclise geldik. Burası gerçek bir meclistir. Güçlü demokrasilerde millet, vekaletini siyasetçilere verip beş yıl boyunca bir kenara çekilmez. Kendisiyle ilgili her konuda söz sahibi olmak ister, siyasileri takip eder, tenkit eder, uyarır, gerekirse yetkiyi geri alır. Eğer iktidar milyonlarca insanın sesini duymamakta inat ediyorsa, oy alırken bir yıl boyunca asgari ücretliyi bir kuruş vermeden yoksulluğa mahkum ediyorsa, dünyanın en fedakar insanları olan bu millet için dirsek çürütmüş emeklilerimizi sefalete mahkum ediyorsa, esnafı duymuyorsa, çiftçinin sorunlarını görmüyorsa; o zaman gerçek meclis burasıdır, meydanlardır, sizinle birlikte olmaktır!”
“Tayyip Bey” diyerek başladığı söze şöyle devam etti: “Birazdan bir salonda kürsüye çıkacak. Kendi atadıklarına, il başkanlarına, ilçe başkanlarına, kendi mahalle delegelerine kendini alkışlatacak. Buradan bir kez daha sesleniyorum! Tayyip Bey, sayın Erdoğan, salon siyasetçisi olma, meydanlardan korkma, çık dışarıya, gel buraya!” şeklindeki sert sözler hız kesmedi. “Erdoğan, salonda kendini alkışlatan Erdoğan… ‘Gördünüz mü? Zafer kazandım Suriye’de. Suriye’ye sevinin; açlığı, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği, vergiyi hissetmeyin.’ diyen Erdoğan; bu millet yoksullarla, hakkını yediklerinle dolu. Hesap ver!”
“Geçen sene emekliye verecekleri asgari ücretin on katından vazgeçmişler!”
TÜİK’in asgari ücret ve enflasyon açıklamalarını da eleştiren Özel, yapılan hesapların halktan uzak olduğunu vurguladı. “TÜİK’in açıklamalarından sonra kendimiz hesapladık. Asgari ücret olmalıdır 30, bunun altında yokuz dedik”. CHP olarak mecliste 30 bin lira teklifini yaparken utandıklarını söyleyen Özel, sınırları çok aşmak istemediklerini ama 30 binin altındaki bir ücretin kabul edilemeyeceğini belirttiklerinden bahsetti. “Bütün uyarılarımıza rağmen zammı asgari ücretlinin enflasyonuna göre değil, TÜİK’in enflasyonuna göre bile değil; kendi hesapladıkları ve beceremedikleri hedef enflasyona göre verdiler. Öyle olunca da asgari ücretliyi 22 bin 104 liralık bir sefalet ücretine mahkum ettiler. Şimdi bütün emekliler aynı endişede. Geçen sene Ocak ayında 10 bin lira verdiler. Enflasyon yüzde 65’ti, ona rağmen Temmuz’da sadece yüzde 25 zam verdiler. 12 bin 500 liralık yapmış oldukları zam ile hem emekliyi hem de asgari ücretliyi bir yıl boyunca inim inim inlettiler, canlarını okudular.”
“Emekliye bir asgari ücret ver dediğimiz zaman ’10 bini 12 bin 500 yaptım, 30 milyar lirayı zor buldum. 66 milyar lira param yok.’ diyordu. Geçen sene tam 660 milyar liradan, yani emekliye asgari ücret vermek için gerekli olan paranın tam on katından, zengin müteahhitlerin ödemesi gereken kurumlar vergisini affederek vazgeçmişler. Artık her şey gün gibi ortadadır. Siyaset taraf olma ve tarafını belli etme sanatıdır. İşte CHP’nin tarafı Tandoğan Meydanı’dır. Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafı zenginlerin sofrasıdır.”
“Geçim yoksa seçim var!”
“Ayrıca bu sene bütçe yaparken 701 milyar lira vazgeçilecek kurumlar vergisi tutarını bulup bütçeye koydular. Ancak emekliye vermek için parayı bütçeye koymadılar. Emekçilerin hakkını vermek için lazım olanı bütçeye koymadılar. Ürünü tarlada kalan çiftçiye vermeleri gereken desteklemeyi bütçeye koymadılar. Ancak, zenginlere çekilecek peşkeşleri bütçeye koydular. O zaman sizi görmeyen, sizi düşünmeyen, sizin için kaynak bulmayan, bütçeye koymayan bu iktidara hep birlikte sesleniyoruz. Bundan sonra bu bütçeyle geçim olmaz! Geçim yoksa, seçim var!”