Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Filistin/Gazze’deki ‘İsrail Vahşeti ve Soykırımı’ Bütün Dünyayı Uyandırdı !..

İsrail’in Filistin/Gazze’deki Filistin halkı üzerinde 75 yıldır yapmış olduğu zulüm, vahşet ve soykırım 7 Ekim 2023’te zirveye çıkmış ve 4 aydır da devam etmektedir. ABD, İngiltere, AB bazı ülkelerin her türlü desteği ile şımaran, kuduran ve azan İsrail, Filistin/Gazze üzerinde taş üstünde taş bırakmadı. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana geçen 4 aylık sürede onbinlerce Filistinli ölürken, yüzbinlercesinin yaralanması ve milyonlarcasının evsiz-barksız kalmasına sessiz kalmayan duyarlı ülkeler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri İsrail’in bu zulmü, vahşeti ve soykırımının sona ermesi için ayağa kalkarak Filistin/Gazze halkını yalnız bırakmadılar. Milyonlarca duyarlı insan sokaklara çıkarak Filistinlilerin yalnız olmadığını dünyaya duyurdu. Başta BM, Arap Birliği gibi diğer uluslararası kuruluşlar ve Güney Afrika Cumhuriyeti, Türkiye gibi daha birçok ülkenin İsrail’e yönelik savaşı durdurması, zulmü, vahşeti, soykırımı sona erdirmesi için yoğun bir şekilde uğraşı/çaba gösterdiler.

İsrail’in Filistin/Gazze’deki Filistin halkı

Haber-Yorum: Muhsin AKIL

Geçtiğimiz haftalar içinde yapılan BMGK toplantısına katılan ülkelerin BM Daimi Temsilcileri İsrail ve Filistin/Gazze halkına yapmış olduğu zulüm ve soykırımla ilgili birbirinden çarpıcı ifadelerde bulunarak bir an önce ateş kararı alınması gerektiğini açıkladılar. Cezayir BM Daimi Temsilcisi Amar Bendjama “Tarih, Gazze’de soykırıma dahil olanların ismini yazacak… Kararların uygulanması için ateşkes gerekiyor.” diyerek BMGK’unda alınan kararların uygulanması için acilen ateşkes ilan edilmesi gerektiğini ifade etti. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ise mahkemenin acil ateşkes çağrısında bulunmadığına dikkat çekerek ABD’nin İsrail’e yönelik soykırım iddiaları asılsız bulduğunu söyledi. Guyana’nın BM Daimi Temsilcisi Carolyn Rodrigues-Birkett daha çarpıcı bir ifadeyle “Her Filistinli çocuk, kadın ve erkek başına ödül mü konuldu” diyerek bomba ve kurşunlardan kaçanların ölümle pençeleştiğini dile getirdi. İngiltere BM Daimi Temsilcisi Barbara Woodward soykırımın gerçekleşip-gerçekleşmediğini mahkemenin karar vereceğini belirtti. Çin BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun Gazze’de insanı yıkımın yoğunlaştığına dikkat çekerek uluslararası barış çabalarının daha da yoğunlaşması gerektiğine dair sözler sarfetti. Rusya BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia İsrail’in İsrail yetkililerin kışkırtıcı söylemlerine karşı tepki göstererek amaçlarına izin verilmeyeceğini vurguladı. Filistin BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur İsrail’in UAD’nin almış olduğu kararlara uymak zorunda olduğunu belirterek İsrail’in BM değil soykırım ve etnik temizliği tercih ettiğini ifade etti.

Öte yandan ABD ve bazı Arap ülkeleri, uzun vadeli bir barışı hedeflediklerini, Filistin Devleti kurulması için geniş kapsamlı yeni bir plan üzerinde çalışmaya başladıklarını duyurdular. İsrail ve Hamas arasında devam etmekte olan ateşkes ve esir takası görüşmelerinin de bu planının bir paçası olduğunu belirttiler. İsrail’de bakanlık düzeyinde bazı yetkililer, böylesi bir plana karşı çıkarak itiraz ettiler. Bilhassa bu konuda çok sert demeçler veren aşırı sağıcı Maliye Bakanı Bazelel Smotrich kabinedeki tüm bakanların bu plana itiraz etmeleri gerektiğini açıkladı.

İsrail’in Filistin/Gazze üzerindeki zulmü, vahşeti ve soykırımı konusunda ortak karar alan BM ve birçok sağduyulu ülkeyi ciddiye/dikkate almaya başlayan ABD’nin İsrail’e destek konusunda geri adım atmaya başlaması ABD ve İsrail arasında büyük bir gerilim doğurdu. Bu durum ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu arasında gergin tartışmalar ve küfürlü sataşmalara yol açkı, ABD Başkanı J. Biden’in ateşkes ilan edilmesinden yana olduğunu ifade etmesi üzerine İsrail Başbakanı B. Netenyahu’unun sert çıkışlar yaptı. Hatta ABD Başkanı Biden’in Netanyahu’ya tahammülünün kalmadığı, kendisini bunalttığını ve burnundan getirdiğinden şikayetçi oldu. ABD Başkanı Biden, çevresindeki en yakın adamlarına Netanyahu’dan bahsederken “bu adam” diyerek küçümseyici ifadeler kullandığı da basına yansıdı.

BM, İsrail’in Refah’a sığınan 1 milyonun üzerindeki Filistinliye yönelik saldırıların arttığını açıkladı. BM, İsrail’e yönelik (Refah da dahil olmak üzere) Filistinlilerin “Gazze’de gidecek hiçbir yer kalmadı” diyerek önemli bir uyarıda bulundu. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, Gazze’den sonra İsrail’in Refah’a yapmış olduğu bombalı saldırılar sonucunda yüzlerce evin yıkıldığını, onlarca Filistinlinin öldüğünü ve bu yüzden de perişan haldeki Filistinlilerin barınak, sağlık ve gıda ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğine vurgu yaptı. Ne yazık ki BM’in bu uyarıları da İsrail’i durduramaya yetmiyordu. Gazze’de gerçekler bu kadar vahim ve acı iken, İsrail’e yönelik bu kadar uyarılar yapılır iken, İsrail’in hiçbir uyarıyı ciddiye almaması ve İsrail Başbakanı B. Netanyahu’nun İsrail Ordusu’na Filistin nüfusunun Refah’dan çıkartılması ve Hamas taburlarının yok edilmesi için yeni bir talimat vermesi gidişatın vahametinin nasıl bir boyuta tırmandığını apaçık gösteriyordu.

Öte yandan Dubai’de düzenlenen Dünya Hükümetler Zirvesi’nde İsrail-Filistin konusunu gündeme getiren Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan “İsrail katliamlarından, saldırılarından vazgeçmiyor. Türkiye olarak Gazze’de barış için garantörlüğe hazırız. İsrail bağımsız Filistin’in varlığını kabul etmeli. Diğer bölge ülkelerle birlikte garantörlük gibi sorumluluklara hazır olduğumuzu belirtiyoruz. 70 bine yakın sivilin yaralandığı, 1.5 milyondan fazla insanın göçe maruz kaldığı Gazze’deki trajedi karşısında her türlü çabayı gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz. Toplam 380 hasta ile 344 refakatçiyi Türkiye’de tedavi ediyor ve ağırlıyoruz. İsrail’in işlediği insan suçlarının takibi için adımları takip ediyoruz. Son dönemde BM Filistinli Mülteciler Ajansı’na yönelik dozu artan itibar suikastını de esefle karşıladığımızı belirtmek isterim” diyerek Türkiye’nin sesini tüm dünyaya duyurdu.

UAD/(Uluslararası Adalet Divanı)’na dava açan Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in Filistin’e uygulamış olduğu zulüm, vahşet ve soykırımdan yargılanması için İsrail’in Filistinlilerin son sığınağı Refah şehrine düzenleyeceği kara harekatını durdurulması, soykırımın önüne geçilmesi, suçluların cezalandırılması için önemli bir çağrıda bulunarak tüm yetkisini kullandı.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Refah’a yönelik saldırılarından derin endişe duyduklarını açıklayarak Filistinlilere yardımların ulaştırılması, rehinelerin kurtarılması ve çatışmaların derhal durdurulması içi kalıcı ateş ilan dilmesi gerektiğini belirtti. İspanya Dışişleri Bakanlığı Filistinli mültecilerin hayatlarının tehdit altında olmasının insanı felakete yol açacağını ve bir an önce ateşkes ilan edilmesi, rehinelerin serbest bırakılması ve uluslararası hukukun gerçekleşmesi ile birlikte mültecilere yardım girişimlerinin artırılmasını istedi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı İsrail’in saldırıları sonucunda ciddi sonuçlar doğacağı konusunda uyarılarda bulunarak derhal ateşkes ilan edilmesi gerektiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, 9 Şubat’ta yaptığı açıklamada, Refah kentine sığınan sivillerin gidecek yeri olmadığını vurgulayarak, “Gazze nüfusunun yarısı şu anda gidecek hiçbir yeri olmayan Refah’a sıkışmış durumda. İsrail ordusunun bundan sonra Refah’a odaklanmayı planladığına dair haberler endişe vericidir. Böyle bir eylem, halihazırda insani bir kabus olan durumu katlanarak arttıracak ve açıklanamayacak bölgesel sonuçlar doğuracaktır.” demişti. BM Genel Sekreteri Antonio Gutteres, İsrail ordusunun Refah’a odaklanması endişe olduğunu belirterek saldırıların kabusa dönüşeceğini ve vahim sonuçlar doğuracağını duyurdu.

Almanya Dışişleri Bakanlığı İsrail’in Refah saldırılarının insani felakete yol açacağını belirterek acilen ateşkese ihtiyaç olduğunu ifade etti. ABD Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, İsrail’in Refah’a yönelik başlatacağı operasyonlardan haberleri olmadıklarını, askeri operasyonların felakete yol açacağını ifade ederek böylesi bir durumu desteklemeyeceklerini belirtmiştir. Aynı zamanda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Paten’de yapmış olduğu açıklamada İsrail’in plansız bir şekilde yapacağı operasyonun felaket getireceğini belirtirken Biden yönetiminin böylesi bir operasyona destek vermeyeceğinin altını çizdi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrel de İsrail’in Refah’a yönelik yapacağı saldırıların insani felaket getireceğinin altını çizerek müzakerelerin yeniden başlatılmasını ve kan dökülmesinin engellemesi yönünde beyanat vermiştir.

Umman Dışişleri Bakanlığı, Refah işgalinin tehlikeli sonuçlar doğuracağına işaret ederek İsrail’i durdurmak için uluslararası toplumun devreye girmesine vurgu yaptı. BAE Dışişleri Bakanlığı ise İsrail’in Refah’a yapacağı saldırılardan derin endişe duyduklarını, müzakerelerin yeniden başlatılması, Filistin devletinin kurulması ve iki devletli çözüme ihtiyaç olduğunu açıkladı. Fransa Muhalefeti LFI Partisi Milletvekili Eric Corqerel, Refah’ta soykırım işlendiğini, uluslararası tepki gösterilerek felaketin önüne geçilmesi yönünde ifadeler kullandı. Kuveyt Dışişleri Bakanlığı yapmış olduğu yazılı açıklamada İsrail sivilleri tehcir etmesinden ve Refah saldırılarından büyük endişe duyduklarını dile getirerek BMGK Filistin halkının korunması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istedi.

Katar Dışişleri Bakanlığı, İsrail, Refah’a saldırarak büyük bir insani felakete yol açacağı ve bir an önce BMKG’unun devreye girerek üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi. Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise İsrail’in Filistinlilerin son sığınağı Refah’a operasyon düzenlemesinin çok tehlikeli olacağı konusunda uyarılarda bulunarak Filistin’e yönelik saldırıların sona erdirilmesini gerektiğini açıkladı. Ayrıca Filistinlerin tekrar yaşadıkları yere geri dönmeleri gerektiğini vurgulayarak BMGK’nun bu tehlikeli gidişata ‘dur’ demesi gerektiğini ifade etti.

BM başta olmak üzere BMKG ve bütün uluslararası kuruluşların İsrail’i vahşi saldırıları, zulmü ve soykırımı konusunda uyarmalarına rağmen bu uyarıları dikkate almayan İsrail saldırılarını devam ettiriyordu. Bilhassa Filistin devletinin kurulması yönündeki teklifleri reddeden İsrail müzakerelerin önkoşulsuz yapılması yönünde açıklama yapmıştı. Netanyahu’ya göre Filistin devletini tanımanın sözde barış ve normalleşme çabalarını baltalıyormuş! Uluslararası uyarı ve baskıları umursamayan İsrail’in tek taraflı tutumunu devam ettirmekle kalmıyor aynı zamanda Ortadoğu’da gerilimi artırmakla kalmıyor aynı zamanda insani tehlike yönünden de büyük bir felaketin önünü açıyordu.

Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden’ın Başdanışmanı Amos Hochstein’in Hizbullah ile ilgili beklenmedik bir açıklama yapması büyük ilgi uyandırdı. İsrail sorunları Hizbullah ile diplomatik yollardan masada çözmeye hazırmış! İsrail Filistin ve Gazze Şeridi’nde saldırı ve katliamlarını devam ettirirken Hizbullah’a zeytin dalı uzatması ne kadar manidardı. İsrail, sorunları Hizbullah ile diplomatik yollardan çözmeye hazır olduğunu açıklaması da bir o kadar garipti. Bu durum Hizbullah’a göre İsrail’in ‘geri adım’ attığı yönde değerlendirilebilir. Fakat İsrail’in böylesi bir karar vermesinin altında mutlaka sinsi bir oyun veya tuzak olduğunu düşünebiliriz. Bu gelişmenin duyurusunu İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın yapması da bir o kadar manidardı.

Aynı şekilde geçenlerde İsrail Ordusu’nun Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’tan geri çekilmeye başlamasıyla ilgili haberlerin ne anlama geldiği konusunda hala kesin bir şey yok! Ama böylesi bir gelişme, İsrail’in geri adım atmakta olduğuna dair yorumların yapılmasına sebep oldu. Acaba İsrail bu adımla geri mi çekiliyor yoksa Ordusu’nu dinlendirmek için zaman mı kazanıyor?! Yahu, geri çekilen bir İsrail, Refah’a yönelik saldırıya kalkışır mı?! Bu gelişme tamamen İsrail’in işine yarayacaktır! Yoksa İsrail durduk yerde böylesi bir hamleye kalkışmaz. İsrail’in gerek Hizbullah ile diplomatik anlaşmaya yanaşacağı açıklaması gerekse Gazze Şeridi’nden ordusunun bir kısmını çekmeye çalışması tamamen stratejik bir hamle tuzak ve oyundur!..

Geçen haftalar içinde Hamas’un sunduğu ateşkes teklifine İsrail’in arabulucular göndermesi ile İsrail’in Refah’a büyük bir saldırıya hazırlanmasını bir karşılaştırınız! Bu durum bile İsrail’in asıl amacının ne olduğunu ifşa ediyordu. Hamas’ın 45 gün sürecek 3 aşamalı ateşkes ve karşılıklı esir takası teklifini kabul etmemesi de İsrail’in planlarının altında Refah saldırısının yattığını apaçık gösteriyordu.

İsrail’in, Filistin halkının Gazze’nin Kuzeyine dönmesini reddetmesi de müzakerelerin sonuçsuz kalacağını aleni bir şekilde izah ediyordu. İsrail güya şartlarının kabul görmesi dahilinde Gazze şehir merkezinden ordusunu çekebileceğini beyan etmiş! Madem ki öyle İsrail, Gazze Şeridi’ndeki ablukanın kaldırılmasına, hapishanelerindeki Filistinli üst düzey önemli yöneticilerin serbest bırakılmasına, ateşkesin kalıcı olmasına ve savaşın sonlandırılmasına neden karşı çıkıyordu?!

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail’in soykırım suçundan Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması için açmış olduğu davaya destek amaçlı Türkiye’nin 26 Şubat 2024 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı’na İsrail aleyhine hukuk dışı eylemlerinin sonuçları yönünde yönelik sunum yapacağını açıklaması İsrail’i olağanüstü rahatsız etti. Türkiye, İsrail’in yargılanması için olağanüstü bir mücadele vermekteydi. Aynı zamanda sorunun barışçı yollardan çözülmesi için de diplomatik yolları kullanarak dünyada birçok uluslararası kuruluş ve ülkeyle de görüşmeler yapıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu konuda hassasiyetini zaten biliniyordu. Bu nedenle de Türkiye’nin garantörlük sözü vermesi de boşuna değildi.

ABD Ulusal Güvenlik İletişim Başkanı John Kirby’nin yapmış olduğu açıklamaya göre İsrail’in ABD’nin en iyi müttefiki olmasına rağmen uyarıları umursamadığından şikayet ediyordu. Bilhassa İsrail’in Refah’ yönelik saldırı ve işgal konusunda… İsrail, ABD’nin Gazze’deki sivillerin hedef alınmaması ve onların korunması yönündeki uyarılarını dikkate almıyordu. Görünürde/sözde durum böyle! Fakat gerçekte böyle miydi?! J. Kirby, İsrail’in güvenilir bir plan olmadan Refah’a girmemesini istiyordu. Demek ki ABD, İsrail’in Refah’a girmesine karşı değil, yeter ki güvenilir bir plan olsun! Bu da ABD’nin ikili oynadığının en büyük göstergesiydi. Bir de İsrail böyle bir plan hazırlayıp gelirse değerlendirebilecekleri ifade etmesi ne yaman çelişkiydi! ABD, topu İsrail’e atarak olaylardan İsrail’in sorumlu tutmaya çalıştığı aleni bir şekilde sırıtıyordu.

Öte yandan ABD, İsrail’in ‘olası’” savaş suçlarını uluslararası hukuka uyup-uymadığını araştırıp-inceliyormuş! ABD’nin İsrail ile ilgili açıklamaları tamamen çelişkili ve yanlı olduğunu aleni bir şekilde görmekteyiz. Hatta Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’na açmış olduğu soykırım davasının bile tartışılmakta olduğunu belirtmesi ne kadar garip bir durumdu. Güya İsrail’in uluslararası hukuk kurallarını ihlal ettiğine yeni yeni inanmaya başlamış! Hatta İsrail’in ABD menşeli silahlar kullanmasına ilişkin de araştırmalar yapılıyormuş! Ne acayip çelişkili açıklamalar… Yahu ABD, insanlığın gözünün içine baka baka İsrail’e her türlü desteği aleni bir şekilde verdiğini açıklamasına rağmen hala ‘araştırıyorum’, ‘inceliyorum’ vs. beyanlarda bulunması ne kadar tuhaf değil mi?! ABD kimi kandırdığını zannediyor. Tabi Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in yargılanacak olması çok yakından kendisini de ilgilendirecek! Acaba korkusu bu mu?! ABD, o yüzden mi kıvırtmaya ve çelişkili açıklamalar yapmaya başladı. Çünkü Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanacak olan İsrail ile birlikte İsrail’e yardım eden ülkelerin de ceza alma ihtimali var. ABD daha şimdiden paçayı sıyırmak ve kendisini aklamak için her türlü yola başvurmaya başladı.

Fransa’da muhalefet partisi LFI’nın Fransa’yı Filistin devletini tanımaya çağırması İsrail’i bir hayli şaşırttı. Çünkü İsrail, Fransa’dan böyle bir şey beklemiyordu. Gerçi yapılan çağrı muhalefet boyutundaydı. Ayrıca bu konunun meclise sunulacağının da gündeme gelmesi İsrail’i tedirgin etmeye yetti. LFI Meclis Grup Başkanvekili Mathilde Ponat’un İsrail’in yapacağı saldırılar sonucunda Refah’ın kan gölüne dönebileceğini açıklaması da çok önemliydi. Panot, İsrail’in Refah’da da soykırım niyetinin olduğunu ifade ederek Gazze’deki katliamları durdurması çağrısında bulundu.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze’deki açlıktan/yoksulluktan bahsederek uluslararası camiaya çağrıda bulundu. Dünyadaki 700 bin aç insanın beşte dördünün Filistin topraklarında yaşadığının altını çizdi. İsrail’in Refah’a yapacağı saldırılar sonucunda korkunç sonuçlar doğabileceğini ve koşulların daha da kötüleşeceğini belirtti. İsrail’in bir an önce ateşkes yanaşmasını, esirlerin serbest bırakılmasını ve müzakerelerin başarılı olması temennisinde bulundu.