Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

HEYELAN/FACİA EKONOMİK GÜÇ ZEHİRLENMESİNDEN KAYNAKLANIYOR !..

Erzincan İliç’teki Anagold Madencelik’in faaliyet gösterdiği altın madeni sahasında meydana gelen heyelan (toprak kayması) işletmeci Anagold Madencilik hakkında ileri sürülen daha önceki iddiaları yeniden Türkiye gündemine taşındı. Ayrıca altın madeni sahasındaki siyanürün Fırat nehrine karışma tehlikesi, atık depolama havuzunun taşması ve 2021 yılında çevre ile ilgili izin verilmesi gibi birçok konunun yeniden tartışılmasına sebep oldu. Sedat Cezayiroğlu ismindeki vatandaşın yıllar öncesinde yapmış olduğu uyarıların yeniden gündeme taşınması ve ek olarak birçok yeni iddiaların da ortaya atılması olayın vahametini aleni bir şekilde gösteriyordu. Olayla ilgili gerekle soruşturma açılmış, araştırma ve incelemeler devam etmektedir. Zaten bu konudaki gelişmeleri ve ayrıntıları detaylı bir şekilde inceleyip analiz edeceğiz.

Erzincan İliç’teki Anagold Madencelik’in

Haber-Yorum: Muhsin AKIL

Değerli okuyucularım, 10 Şubat 2024 tarihinde “AK Parti iktidarında GÜÇ ZEHİRLENMESİ” başlıklı yazımda mevcut iktidara yönelik genel eleştirilerde bulunmuştum! Aradan birkaç gün geçmedi ki Erzincan/İliç’deki yüzde 80’i yabancı bir şirkete (Anagold Madencelik) ait olan Altın Madeni bölgesinde/sahasında büyük bir heyelan (toprak kayması) meydana gelmesi ile ilgili olarak bir vatandaşımızın yıllar öncesinden yapmış olduğu uyarılara kulak verilmemesi dikkatimi çekmişti! Demek ki devleti tehlikelere, facialara, olması muhtemel olaylara karşı uyaran bir tek ben değilmişim. Bugün de Erzincan/İliç’de meydana gelen korkunç heyelan (toprak kayması) ile ilgili gelişmeleri, olayları ve bu konu üzerine yapılan açıklamaları masaya yatırıp değerlendirmeye, yorumlamaya ve analiz etmeye çalışacağız.

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan İliç’teki Anagold Madencelik’in faaliyet gösterdiği altın madeni sahasında meydana gelen heyelan (toprak kayması) gündeme bomba gibi düştü. Yetkililer heyelanda 9 işçinin kayıp olduğunu açıkladılar. Kaybolan ve aranan işçilerimizin isimleri Şaban Yılmaz, Kenan Öz, İbrahim Keklik, Adnan Keklik, Hüseyin Kaya ve Ramazan Çimen olduğu belirtildi.

Heyelanda kayıp olan 9 işçimizin aranmasına hala devam ediliyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da yerince incelemeler yapmak üzere bölgeye intikal etmişlerdir. Ayrıca AFAD, TSK, Arama Kurtarma, JAK, PAK, madencilik ve sivil toplum kuruluşları, 339 arama kurtarma personeli ile birlikte toplam 2000’e yakın personel, 626 araç, 97 aydınlatma kulesi, 32 iş makinesi, 6 dron, 44 jeneratör, 3 KBRN aracı, 5 metale duyarlı cihaz bölgede çalışma yapmaktadır.

Heyelan sonrası Anagold Madencilik firma yetkilileri heyelanı kaza olarak niteleyerek atık depolama havuzuyla bir ilgisi olmadığını açıklamaları ne kadar doğrudur dersiniz. Biraz aceleye getirilmiş, paçayı kurtarma ve olaydan sıyrılmaya yönelik açıklamalar değil midir bunlar?! Ayrıca yakın mesafedeki Fırat nehrine siyanür akışının olduğu iddialar üzerine de alınan numunelerin normal değerlerde olduğunu ifade edilerek iddiaların yalanlanması biraz tuhaf bir açıklama değil midir?! Yahu, Fırat nehrinin maden sahasına yakınlığından dolayı ve toprak kaymasının yüzlerce metreye ulaştığından dolayı bu iddialar yapıldı! İddialarda siyanür karışımı toprağın Fırat nehrine ulaştığından söz edilmiyor, Fırat nehrine de ulaşabilir deniliyor. Ayrıca kayan milyonlarca topraktaki siyanür oranının Fırat nehrine karıştığında ne kadar tehlike olabileceğini de bu konuda uzman bilim adamlarımıza bırakmak istiyoruz.

Oysaki böylesi büyük bir tehlikenin olabileceğini yıllar öncesinden haber veren Sedat Cezayiroğlu ismindeki bir vatandaşımız yıllardır yetkilileri defalarca uyarmıştı. Sedat Cezayiroğlu “Burası dünyanın ikinci Çernobili” demişti. Ne maden şirketi ne de yetkililer Sedat Cezayiroğlu’nun uyarılarını dikkate aldı! Sedat Cezayiroğlu, maden şirketini mahkemeye vermiş ve yetkilileri hakkında dava açmıştı. Açmış olduğu davadan bir netice alamayınca şikayetlerini uluslararası mahkemelere taşımıştı. Sedat Cezayiroğlu’nun mücadelesi, şikayetleri ve mahkemeleri birçok defa medyada gündem konusu olmuştu. Ayrıca geçen günkü heyelan (toprak kayması) sonrasında yapmış olduğu yeni açıklamalardan dolayı da gözaltına alınması manidar olduğu kadar farklı bir sebebinin de olduğunu çok iyi biliyoruz!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bölgeye giderek yerinde incelemelerde bulunduktan sonra kayan toprak kütlesinin hacminin 9 veya 10 milyon metreküp olduğunu ve saniyede 10 metre hızla 800 metrelik bir alana yayıldığını açıklayarak olayla ilgili 4 kişinin de gözaltına alındığını belirtti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kayıp işçilerimizle ilgili “Aradığımız arkadaşlardan 5’inin konteyner içerisinde, 3’ünün araç içerisinde ve aynı bölgede yer aldığı, diğer şoförümüzün de kamyon içerisinde farklı bölgede olduğu değerlendiriliyor.” bilgisini verdi.

Erzincan/İliç’de meydana gelen heyelan (toprak kayması) faciayla ilgili yeni iddialarda ortaya atıldı. 10 milyon metreküp toprak kütlesinin kayması sonucunda 9 işçi kaybolmuştu. Olaydan önce liç alanında dev bir yarığın fark edildiği ve 100 işçinin sahadan çekildiği söylenirken yarığın çimento ile kapatıldığı iddialar arasında. Yani, facia/heyelan/göçük (toprak kayması) olaydan 5,5 saat önce “GELİYORUM” demiş! Sözkonusu dev yarık fark edildikten sonra işçiler arasında ‘burası çökecek’ ifadeleri yer almış ve yetkililer uyarılmış. Yarığın fark edilmesi ile birlikte çalışmalar durdurulmuş ama bu konuyla ilgili devlet yetkililerine hiçbir bilgi verilmemiş. Hatta bu yarık fark edilmemiş olsaydı 100 işçi daha hayatını kaybedecekti.

Erzincan’daki maden ocağında meydana gelen heyelan (toprak kayması) ile ilgili İçişleri bakanlığından sonra üç bakanlık daha açıklama yaptı. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, maden ocağının 2004 yılından bu yana işletme ruhsatının olduğunu belirterek 2021 yılında da çevre ile ilgili ilave izinler aldığını ve denetlemenin 2023 tarihinin Ağustos ayında yapıldığını açıkladı. Bakan Alparslan Bayraktar, Olayı/faciayı derinlemesine tetkik ettiklerini açıklayarak zamana ihtiyaçları olduğunu belirtmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da olay yerine 3 başmüfettiş ve 1 müfettiş gönderdiklerini açıklamıştır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, toprak kaymasının hemen arkasından bölgeye bakanlık merkez ve il müdürlüğü ekiplerini bölgeye sevk ettiklerini belirterek bölgede belirlenen noktalardan alınan numunelerde şu ana kadar herhangi bir kirlilik tespit edilmediğini duyurmuştur.

Bakanlık yetkilileri tarafından yapılan açıklamada Erzincan İliç’te heyelana (toprak kaymasına) sebep olan Anagold Madencelik’in 2004 yılından bu yana işletme ruhsatının olduğu, 2021 yılından çevre ile ilgili ilave izinlerini aldığı belirtilerek yetkililer tarafından en son denetimin 2023’te yapıldığı ifade edilmiştir.

Öte yandan Erzincan’da meydana gelen toprak kayması ile ilgili olumsuz gelişmeler üzerine İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral da bir açıklama yaparak “Üniversitemiz olarak 11 tane profesör hocamızla buraya geldik. Konuya el attık ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda burada şu anda kriz masasındayız.” dedi. Prof. Mustafa Kumral ayrıca kayan toprakta siyanürün olup-olmadığına dair de “Toprakta siyanür vardır ama bu siyanür öyle çok yoğun bir konsantrasyonlarda olan bir siyanür değil. Minimize edilmiş son derece az.” diyerek bu konudaki olumsuz iddialara cevap vermiş oldu. Prof. Dr. Mustafa Kumral “Bu tür tehlikeleri zaman zaman barındırıyor. Tedbirler alınmalı, burada ihmali olanlar cezalandırılmalı. Bu sadece maden kazaları için değil ülkemizde hangi felaket yaşanıyorsa bütün felaketler için cezalandırılmalı.” diyerek bu tür olaylarda ihmal, kasıt ve suç ortaya çıktığında sorumlularının cezalandırılması gerektiğine vurgu yaptı.

Binali Yıldırım ise Anagold Madencilik hakkındaki iddialarla ilgili geçmişte yapmış olduğu bir açıklamada iddiaların asılsız olduğunu ve dikkate alınmaması gerektiğinden bahsederken altın maden ocağı ile ilgili her türlü önlemlerin alındığını, denetlemelerin yapıldığını ifade ederek altın madeni ocağının bölgeye istihdam kazandırdığı gibi sözler sarfetmişti. Hatta İddiaların bilgi kirliliğine yol açtığını da ayrıca belirtmişti.

Binali Yıldırım’ın Anagold Madencelik’in bölgeye istihdam kazandırması ile ilgili sözlerine bir diyeceğimiz yok. Önemli olan maden firması ile ilgili iddiaların tamamen görmezlikten gelinerek sözkonusu altın madeni işletmecisinin savunulmasıydı asıl hata… Heyelan olayı ile o günkü iddialar yıllar sonra gerçekleşmesi iddiaların sahibini haklı çıkarmıştı. Binalı Yıldırım en azından hatasından dönüş yaparak o günkü iddiaları üzerine bir özür beyanı yapabilirdi. Fakat dedik ya güç zehirlenmesi! Kariyer ve itibarına toz kondurtur mu?!

Hatırlanacak olursa altın maden ocağı ile ilgili yıllardır uyarılarda bulunarak açıklamalar yapan ve bu konuda gecesini-gündüzüne katıp büyük bir mücadele veren Sedat Cezayiroğlu yayınlamış olduğu bir videosunda “Dünyanın ikinci Çernobil’i Erzincan İliç sizi bekliyor. Yalvarıyorum! Ellerinizi öpeyim buraya gelin lütfen. Bu son şansımız. Ben demiyorum bilim insanları dünyanın ikinci Çernobil’i diyor. Herkesi buraya davet ediyorum. Türkiye’nin en büyük nehri olan Fırat Nehri’ne yakınlığı 350 metre. Milyonlarca ton siyanürü püskürtme cihazlarıyla atmosfere veriyorlar” ifadelerini kullanarak canhıraş çırpınarak yetkilileri ve devleti uyarmıştı.

Sonunda vatandaşımız Sedat Cezayiroğlu’nun iddiaları gerçekleşti ve beklenen facia oldu. Yine hatırlanacak olunursa Erzincan İliç’teki altın madeni faciası gerçekleşmeden beş gün önce bir “Kızıl Deli Kahin” ismini kullanan bir hesaptan paylaşım yapan X de “Düşte göründü tedbir alın geç olmadan… Altın firması dağı terk ederken ardından patlar siyanür havuzu, koca bir nehir, koca bir ilçe zehre boğulur, yarısı oyulmuş dağ tel tel dökülür.” diyerek uyarıda bulunmuştu. Ayrıca bazı bilim adamları, gazeteci ve yazarlar, sosyal medya mensupları da benzer uyarılarda bulunmuşlardı. Ne yazık ki bütün bu uyarılar dikkate alınmamış ve adeta gelmekte olan faciaya göz yumulmuştu. Fakat “Kızıl Deli Kahin” adlı X hesabının araştırılması gerekiyor. Çünkü FETÖ kokusu var!..

Erzincan/İliç faciası/heyelanı, altın madeni firması/şirketi , iddialar ve olayda isimleri geçen şahıslarla ilgili bir hayli araştırmadan sonra ortaya garip, enteresan, tuhaf sonuçlar çıkması bir hayli hayretimize gitmişti. İçinde doğrular olmakla birlikte yanlışlarda vardı. Konuyu tarafsız bir gözlemle inceleyerek zaten siz değerli okuyucularımla paylaşıyorum. Önce olayın içeriği/detayı ilgili bazı bilgiler üzerinde durmak istiyorum. Daha sonra altın madeni ocağını işleten firma, iddialar ve şahıslarla bilgileri tespit ve yorumlarım olacak…

Erzincan İliç’teki Anagold Madencelik ile ilgili Sedat Cezayiroğlu’nun uyarıların ciddiye alınmadığı konusunda gerekli izahatı yapmıştık. Hatta bu maden ocağı ile ilgili iddialarda bulunan Sedat Cevahiroğlu hakkında Binali Yıldırım, dedikodu, yalan ve iftira dediğine de kısaca değinmiştim. Şimdi de Anagold Madencelik’in kime ait olduğu ve ortakları kimler olduğunu, işletmecilik yapmalarına kim izin verdiğini, daha önce meydana gelen patlama sonrası sonra maden ocağı neden mühürlenmediğini, neden para cezası verilerek kısa bir süreliğine kapatıldığını, madenin büyütülmesine neden izin verildiğini, firmanın ne kadar vergi borcu olduğu ve sözkonusu bu vergi borçlarının neden silindiği sorularına cevaplandırmaya çalışalım.

Geçen gün Erzincan İliç’de meydana gelen heyelana (toprak kaymasına) sebep olan firma/şirket/işletmeci Çöpler Altın Madeni Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin büyük ortağı ABD merkezli Kanada menşeili SSR Mining şirketi… Küçük ortağı ise Lidya Madencilik. Büyük ortağın yüzde 80 hissesi küçük ortağın yüzde 20 hissesi var. Yüzde 20 hisseye sahip küçük ortak ise Lidya Madencilik Çalık Holdin’e ait. Çalık Holding’in başında da Ahmet Çalık var. Yine Anagold Medencilik ile ilgili bilinmesinde fayda olacak olan önemli bir bilgi daha: Türkiye Anagold Madencilik’in 9 aylık konsolide verilerine toplam 7.2 milyon dolar vergi borcunu silmiş! Vergi borcunun neden silindiği konusu ise muamma…

Anagold Madencilik yetkililerin meydana gelen heyelan (toprak kayması) ile ilgili olarak yapmış oldukları açıklamalara göre sözde kaza ‘yığın linç alanının kaymasından’ kaynaklanmış! Herhangi bir tehlike de yokmuş. Dahası da çevresel herhangi bir kirlilik yaşanmayacakmış. Hatta kazaya rağmen tüm tedbir ve önlemler alınarak saha kontrol altında tutuluyormuş. Belirli noktalardan numuneler alınarak incelenmiş ve kirlenme sözkonusu olmadığı ifade edilmiştir. En önemlisi de Karasu (Fırat) Nehri’ne herhangi bir siyanür akışı olmadığının açıklanmış olması.

Anagold Madencilik firmasının sözde kazayla ilgili açıklaması/beyanı bu şekilde. Tabi ki her firma kendisini savunacak, kendisini aklayacak. Yapılan açıklamada yapılan şeyler rutin. Asıl önemlisi sözkonusu bu kaza öncesinde milyonlarca ton toprak yığınının bir gün gelip kayabileceği aleni bir şekilde ortada iken gerekli önlem ve tedbirlerin alınmaması. Bu yüzden de can kayıplarının yaşanması… Evet asıl önemlisi olan bölge insan bir vatandaşımız olan Sedat Cezayiroğlu’nun yıllar öncesinde yapmış olduğu uyarıların dikkate alınmaması.

Elbet ki Erzincan’da meydana gelen facia ile ilgili devlet yetkilileri geniş/kapsamlı bir araştırma, soruşturma ve inceleme yapacaktır. Bu nedenle de TBMM olay üzerine bir Araştırma Komisyonu kurdu. . Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madenindeki heyelan/facia ile ilgili olayın tüm yönleriyle araştırılması ve benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması amacıyla TBMM’inde bir ARAŞTIRMA KOMİSYONU’nun kurulmasına karar verilmesi de çok önemli bir gelişmedir. Karar Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın onayıyla resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu komisyon olayın aydınlatılması, incelenmesi ve sonuçlanmasına yardımcı olabilmek için 3 ay faaliyet gösterecektir.

Erzincan/İliç’te meydana gelen heyelan (toprak kayması) ile ilgili olarak yıllardır uyarılarda bulunan vatandaşımız Sedat Cezayiroğlu’nun son olay üzerine açıklama yaparken bazı muhataplarına (küfür içerikli) hakaret etmesi asla kabul edilemez. Ayrıca malum şahsın bir siyasi parti ile yakınlaşarak olayı yıllar içinde siyasileştirmesi de iyi bir gelişme değildir. Hatta malum şahıs bu siyasi partide görev alarak danışmanlığa kadar yükselmiştir. Sedat Cezayiroğlu’nun eleştirilerini haklı bulabiliriz ama olayı sonradan siyasileştirmesini asla ve asla etik bulamayız. Zaten Erzincan/İliç’te gerçekleşen heyelan (toprak) kayması sonrasında Sedat Cezayiroğlu’nun gözaltına alınmasın sebebi yapmış olduğu eleştiriler değil yapmış olduğu hakaret ve küfürlerdir.

Hatta malum bu şahsın (Sedat Cezayiroğlu) olayı siyasileştirmesine yönelik bir de örnek vereceğiz. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve yanındaki heyeti Erzincan/İliç’e gitmesine rağmen maden sahasına alınmamış! Oysaki CHP ve YRP yetkilileri maden sahasına girişine izin verilmiş! Şimdi daha önce bahsetmiş olduğumuz vatandaşımız Sedat Cezayiroğlu ve Zafer Partisi arasındaki yakınlığı ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile siyasi ilişkilerini düşündüğümüz zaman olayın neden siyasileştiği konusu da gün yüzüne çıkmış oluyor.

Erzincan/İliç’teki meydana gelen (toprak kayması) heyelandan dolayı Anagold Madencilik ve bu madenciliğe izin veren ama kontrolünü yapamayan devlet yetkililerini eleştirmemiz elbet ki en doğal hakkımızdır. Bilhassa Binali Yıldırım’ı eleştirmemiz maden işletmeciliğine karşı olmamız veya işletmeci firmaya herhangi bir kastımızdan kaynaklanmıyor. Altın sahasını işleten firmanın ve bu firmaya izin veren yetkililerin geleceğe yönelik tedbir/önlem almamalarından dolayıdır eleştirilerimiz. Dünyanın her yerinde altın maden işletmeciliği yapılıyor ve altın çıkartılıyor. Siyanür dünyanın her yerinde kullanılıyor. Fakat bizdeki tedbir/önlem eksikliğidir asıl bahsettiğim.

Normal bir mantık ile bile düşündüğümüz zaman milyonlarca yığma toprağın bir gün kayabileceği çok rahatlıkla tahmin edilebilirdi. Bir de altın maden sahasının Fırat nehrine olan yakınlığının büyük bir tehlike oluşturabileceği öncesinden neden tahmin edilememişti?! Çünkü Fırat Nehri üzerinde onlarca baraj olduğunu herkes biliyor. Milyonlarca ton toprağa sirayet etmiş olan siyanürün Fırat nehrine karışmış olabileceğini bir düşünün ve asıl felaketin işte o zaman çıkabileceğini nasıl tahmin edilemedi?! Siyanür sızıntısının Fırat nehrine ulaşması demek Türkiye’nin felaketi demektir diyoruz ama biz yine de bu konudaki tahmin ve görüşlerini uzmanlarına bırakmamızda fayda vardır.

Yazımın başında da belirttiğim gibi devleti idare eden şu andaki iktidar partisine sirayet etmiş SİYASİ GÜÇ ZEHİRLENMESİ’nin ekonomik versiyonunu ne yazık ki Erzincan/İliç’te yaşanan heyelan (toprak kayması) öncesinde yapılan uyarılara dikkat edilmemesinde de görebiliyoruz! Mesela Sedat Cezayiroğlu ismindeki vatandaşımızın uyarılarını ne devlet ne de Anagold Madencelik altın madeni firma yetkilileri dikkate almış! Ayrıca devletin üst düzeyinde önemli görevlerde bulunmuş Binali Yıldırım bile bırakın dikkate almayı eleştirileri ve uyarıların altında kasıt ve provokasyon aramış. Altın madeni işletmecisi Anagold Madencilik hakkında onlarca dava açılmasına rağmen herhangi bir sonuç alınamamış. Sedat Cezayiroğlu ismindeki vatandaşımız yapmış olduğu şikayetler üzerine mahkemelerden bir sonuç alamayınca uluslararası mahkemelere başvurmak zorunda kalmış. Biz bu şahsı (Sedat Cezayiroğlu) olayı siyasileştirmesinden ve hakaret boyutuna taşımasından dolayı ne kadar eleştirmiş olsak da maden şirketi ve devlet yetkililerine yönelik yapmış olduğu eleştirilerde haklı olduğunu özellikle belirtmek istiyoruz.

Öte yandan son gelişmeler üzerinde de durmak istiyoruz. Erzincan’da gerçekleşen facia/heyelan (toprak kayması) ile ilgili ‘sabotaj’ iddiaları başladı. Bahsetmiş olduğumuz X isimli Kızıl Deli Kahin’in FETÖ’ye hizmet ettiği anlaşılması olayın ‘sabotj’ olma ihtimalini de güçlendirmeye başladı. Kızıl Deli Kahin X’in olaydan 5 gün öncesi yapmış olduğu paylaşımları arasında “Düşte göründü tedbir alın geç olmadan. Altın firması dağı terk ederken ardından patlar siyanür havuzu, koca bir nehir, koca bir ilçe zehre boğulur, yarısı oyulmuş dağ tel tel dökülür.” İfadeleri öncesinden birilerinin bir şey bildiğini aleni bir şekilde göstermekteydi. Ve paylaşımlarının altına “19smile19” ve “Erzincan İliç” yorumlar yapması bu ihtimali daha güçlendirmektedir.

Ayrıca FETÖ’cü hesapların siyanür sızıntısı olduğuna dair asılsız/yalan ifadeler kullanmaları durumun vahametini apaçık göstermektedir. Yerel seçimler öncesi böylesi bir olayı fırsata dönüştüren FETÖ hainlerin Murat Kurum’a da yüklenmesinin sebebi çok iyi anlaşılıyordu. Yetkililerin bu konuda da araştırma yapması artık zorunlu bir hale gelmiştir. Bilhassa istihbarat kurumlarımızdaki siber masalarının bu konuyla ilgili yoğun bir çalışma yapması çok önemlidir. Erzincan faciasını saptırmaya çalışarak devlete, iktidara ve bazı yetkililere yönelik yalan haber ile saldırmalarının da önüne geçilmelidir.

Biz diyoruz ki Ercincan/İliç’te meydana gelen heyelan (toprak kayması) olayı Türkiye için bir DERS olsun ki hiç olmazsa bundan sonra benzer olaylarda öncesinden gerekli önlemler/tedbirler alınır. Ayrıca olay öncesi yapılan tüm uyarılar, eleştiriler dikkate alınır!.. Bu yazımda yapmış olduğum eleştiriler şu andaki AK Parti iktidarına ve Erzincan/İliç’te meydana gelen facia/heyelan (toprak kaymasının) müsebbibi olan Anagold Madencilik’in hatalarına/yanlışlarına göz yuman siyasilere ve yetkililere yöneliktir.

Bir de geçen gün AK Parti iktidarına yönelik yazmış olduğum “AK Parti iktidarında GÜÇ ZEHİRLENMESİ” başlıklı yazım gibi son 20 yıl içinde gerek Anayurt gazetesinde, gerek çıkartmış olduğum gazete ve dergilerde ve gerekse internet sitelerinde yüzlerce eleştirel yazılar yazdım. Tarafsızlığımı o yazılarımda da aleni bir şekilde görülüyordu. Fakat ne zaman AK Parti iktidarını eleştirmiş olsam muhalefet kanadında, AK Parti iktidarına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşman olanlar cephesinde bir memnuniyet görüyorum! Oysaki provokasyon, dedikodu ve iftira dolu yorum ve eleştiriler ile AK Parti iktidarına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldıranları da bir o kadar eleştirmek zorundayım. Ve asıl eleştirim haksız yere ve asılsız iddialarla AK Parti iktidarına yönelik olağanüstü bir KİN/HUSUMET/ÖFKE kusan CENAH ve CEPHE’yedir! İşte onlardaki de KİN/HUSUMET/ÖFKE’den kaynaklanan GÜÇ ZEHİRLENMESİDİR diyerek yazımı noktalıyorum.