Dünyanın en değerli tekstil hammaddeleri arasında yer alan tiftik, yüzyıllar boyunca Türkiye’nin önde gelen ihraç ürünlerinden biri olmuştur. Tiftik keçisinin anavatanı olan Türkiye, bu alanda rekabetçiliğini Osmanlı döneminde dahi göstermiştir. Ancak, zamanla yaşanan ilgisizlik ve ihmal, Türkiye’nin tiftik üretimindeki lider konumunu kaybetmesine neden oldu. Şimdi ise son kalan Ankara keçileri Kazakistan’a satılarak tiftik üretiminde Türkiye sahneden tamamen çekilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Osmanlı’dan Günümüze Tiftik Keçisi
Ankara keçisi, ya da bilinen adıyla tiftik keçisi, Osmanlı döneminde Avrupa’ya ihraç edilerek dünya çapında tanındı. Ancak, yüzyıllar içinde tiftik keçisi üretimi Türkiye’de önemini yitirdi. 1980’li yıllarda yaklaşık 4 milyon olan Ankara keçisi nüfusu, zaman içinde büyük bir düşüş yaşadı. Bugün, bu sayı yalnızca 85 bine kadar gerilemiş durumda. Bu dramatik düşüşün ardında yatan en büyük neden ise ilgisizlik ve bu alandaki politikaların yetersizliği.
Türkiye’nin Üretici Konumundan Rakip Yaratmaya
Bir zamanlar tiftik üretiminde dünya lideri olan Türkiye, bu alandaki liderliğini kaybettiği gibi, şimdi de rakiplerini kendi eliyle yaratıyor. Ankara keçilerinin yurtdışına satılması, Türkiye’nin bu değerli hammaddeyi üretme kapasitesini daha da azaltıyor. Kazakistan’a satılan son keçilerle birlikte, Türkiye’nin tiftik üretiminde rekabet edebilme şansı da giderek azalıyor. Uzmanlar, bu durumun Türkiye’yi tamamen saf dışı bırakma tehlikesi yarattığını belirtiyor.
Son Keçiler de Satılıyor
Ankara keçilerinin Kazakistan’a satılması, Türkiye’nin bu alanda tamamen geri plana düşmesini daha da hızlandıracak bir adım olarak değerlendiriliyor. Yerli üretimin giderek azalması, tiftik kalitesinin ve miktarının da düşmesine yol açıyor. Bu gelişmeler, Türkiye’nin tekstil sektöründe yaşadığı diğer zorluklarla birleşince, ülkenin ekonomik anlamda ciddi kayıplar yaşamasına neden olabilir.
Çözüm Önerileri ve Gelecek
Uzmanlar, Ankara keçisi üretiminin desteklenmesi ve bu alanda yeniden bir canlanma sağlanması gerektiğini vurguluyor. Hükümetin ve özel sektörün işbirliği yaparak bu değerli hammaddenin üretiminde yeniden söz sahibi olabilmek için stratejiler geliştirmesi önemli. Yerli üreticilere verilecek destekler, Ankara keçisi nüfusunun artırılması ve tiftik üretiminin yeniden canlanması açısından hayati önem taşıyor.
Sonuç olarak, Ankara keçilerinin Kazakistan’a satılmasıyla Türkiye, tiftik üretiminde lider konumundan tamamen uzaklaşıyor. Geçmişte rekabetçiliğini kaybetmesine yol açan ilgisizlik, bugün de ülkeyi aynı tehlikelerle karşı karşıya bırakıyor. Tiftik keçisi üretiminde eski günlerine dönebilmesi için acil önlemler alınması ve uzun vadeli stratejiler geliştirilmesi gerekiyor.