Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en son açıkladığı verilere göre, 2023 yılında Türkiye’deki doğurganlık hızı, 1,51 çocuk seviyesine düşerek tarihin en düşük seviyesine indi. Uzmanlar, bu durumun ülkenin demografik yapısını önemli ölçüde etkileyebileceğini ve uzun vadede sosyal ve ekonomik sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor.
Doğurganlık hızındaki bu düşüş, Türkiye’nin yaşlanan nüfus yapısının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Uzmanlar, doğurganlık oranının düşmesinin, iş gücü piyasasına, sosyal güvenlik sistemine ve nüfusun yenilenme kapasitesine etkileri olacağına dikkat çekiyor. Özellikle genç nüfusun azalması, çalışma çağındaki insan sayısının düşmesine ve yaşlı nüfusun bakım yükünün artmasına neden olabilir.
Bu durum, hükümetin nüfus politikalarını yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor. Uzmanlar, doğurganlık oranlarını artırmaya yönelik teşviklerin, genç çiftlere yönelik destek programlarının ve çocuk bakımı hizmetlerinin genişletilmesinin önemini vurguluyor. Ayrıca, iş ve aile yaşamını uyumlu hale getirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi, bu oranların iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
Türkiye’nin doğurganlık oranındaki bu tarihi düşüş, küresel trendlerle de örtüşüyor. Dünya genelinde pek çok ülke benzer düşüşler yaşarken, bu durumun küresel iş gücü piyasaları ve ekonomik kalkınma üzerinde de etkileri olması bekleniyor. Türkiye’nin bu demografik değişikliklere adaptasyon sağlaması, geleceğin sosyo-ekonomik yapılanmasında kritik bir rol oynayacak.