Başak Polat: Ali Onur Şahinoğlu kimdir? Dilerseniz okurlarımıza öncelikle kendisini tanıtalım.
Ali Onur Şahinoğlu: İlk kitabım “Sen Saklandın, Gece Buldu” yayımlandığında bir söyleşi yapmıştık. Orada da ilk soru yazarın kim olduğuydu. O zaman verdiğim cevap sanırım birçok insanda karşılık buldu. Yazarken hissettikleriniz okura da sirayet ediyor. O cevabın üzerine bir şey söylenir mi, bilmiyorum. Yazar olsun veya olmasın, bir kişiyi tanımak için nereden başlasanız eksik kalır.
Instagram hesabım için yazdığım bir metni paylaşayım burada. Belki fikir verir.
“Belki umursamıyor insan anları. Ama dönüm noktaları her zaman var. ‘Devrimler gürültülü olur. Ama kafadaki devrimi kimse duymaz.’ Kim bilir kaç ‘ben’ harcanır bu ‘ben’e ulaşmak için. Sonuncu mu, Allah bilir. Şahsi görüşüm, ölüm dışında bir son olmadığı. Bu dünyada başlangıcı ve sonu birbirinden ayıramazsınız.
Her son bir başlangıcın tohumudur.”
Başak Polat: Bir sayısal mezunu olarak sözel alanda da yetkinleşmişsiniz. Aynı şey sözel mezunları için geçerli olmuyor çoğu zaman. Bu durum ile ilgili düşüncelerinizi nelerdir?
Ali Onur Şahinoğlu: 1981 Nobel tıp ödülü sahibi Roger W. Sperry, ayrık beyin çalışmaları kapsamında, 1950’li yıllarda yürüttüğü testlerle beynin sağ ve sol yarımkürelerinin birlikte çalıştığını ortaya koymuş. Bütüncül bir kullanım söz konusu.
Buradan hareketle, insanı da sayısal, sözel ya da çoklu zeka kuramlarına göre sınıflandırmak doğru olmayabilir. Platon’un Menon diyaloğunda Sokrates köleye bir geometri sorusu çözdürmüyor mu?
Dini kaynaklarda, anne karnından çıkarken insanın bir şey bilmediğine ek olarak, insanın bir fıtrat üzere doğduğuna da işaret var. Hayat koşulları, çalıştığımız konular bizim de düşünme şeklimizi, belki beynimizi şekillendiriyor. Bu bir gerçek. Ama ne kadar şekillense de fıtrat -bu kavramın da tam tanımının yapılması gerektiğini ekleyerek- kendini eninde sonunda dayatır. Belki konudan bağımsız olacak ama, burada “ilgi alanı” dediğimiz şeye de dikkat etmek lazım. Önemsiz gibi görünebilir. Aynı çocukların tesadüfen bulduğu bir mağara girişi gibi. Altında büyük bir şehir olabilir bu ilgi alanlarının.
Başak Polat: İmgelediğiniz ölüler kimlerdir?
Ali Onur Şahinoğlu: Ucu açık. Yaşayan bazı kişilerden ölü gibi, bazı ölülerden de hala hayattaymış gibi bahsederiz.
Başak Polat: Size göre şairliğin bir okulu, öğretisi var mı?
Ali Onur Şahinoğlu: Belki önce şairlik ve okul kavramlarını açıklamak lazım. TDK sözlüğünde ilki şiir yazan/söyleyen kimse ve hayal gücü geniş kimse olarak tanımlanmış. İkinci de eğitim ve öğretimin toplu yapıldığı yer olarak.
Evet, şairlik bir kısmı hayal gücüne bir kısmı da tekniğe dayanan bir iş. Okulda tekniği öğretilebilir mi? Mümkün. Peki öteki kısım öğretilebilir mi? Zor. Bir insana, ortak kurallar çevresinde okumayı, yazmayı, hatta düşünmeyi bile öğretebilirsiniz. Ama ona hissetmeyi, hayal kurmayı öğretebilir misiniz? Hayal ve his kişiye özeldir.
Her sanat dalının özü anlamında şiirde de önemli olan bu kısımdır. Braque’ın dediği gibi, “açıklayamadığımız o kısım.”
Başak Polat: Sizi yazmaya iten duygu durumları ve düşünceler nelerdir?
Ali Onur Şahinoğlu: “İten” dediniz mesela. Dürten, sevk eden, yoklayan, zorlayan gibi kelimeler kullanmadınız. Her şey burada bence. Bazı şeyler olmak zorunda. Kitaba almadığım bir şiirde şöyle söyledim:
“ses toplar gece
güneş kar toplar gibi”
Sizden, bu söyleşiyi okuyan insanlardan farklı değil. İnsani durumlar.
Başak Polat: En sevdiğiniz şairler kimler? Ve neden?
Ali Onur Şahinoğlu: Liste çok uzun. Hepsini söylesem, söyleşi gereksiz uzar. Birini alsam öbürünü niye almadım diye hayıflanırım.
Ama sorunuzun “neden” kısmına cevap verebilirim: Ses.
Şiirler konuşur. Şarkı dinlerken size uzun bir liste öneriyor uygulamalar. Hızla geçerken birinde duruyorsunuz. Her şey odur işte. An. Size göre, sizin için. Herkes kendi yetkinlik seviyesinden, kendi estetik anlayışından oltaya takılır.
Başak Polat: Günümüzde neden iyi şairler çıkmıyor?
Ali Onur Şahinoğlu : Çıkıyor aslında. Çok sıkı şairler var. Dergi ve kitaplardaki yeni şiirleri takip etmeye çalışıyorum. Tek bir şiirinden bana kitaplarını aldırtan şairler var. Bazılarında yanılıyorum, bazılarında yanılmıyorum.
Başak Polat: Seslerini arayan ölüler adlı kitap adıyla bir tür çağımızın vakası olan narsisizm pornografisine bir gönderme yaptınız mı?
Ali Onur Şahinoğlu: Sorunuza bir katkı yaparak cevap vereceğim. Aşırı kendini beğenmişlik kadar aşırı ezikliğin, kendini yetersiz görmenin de tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Ben orta yola inanırım. Orta yolda çözüm sizi bulur, bunun dışında aşağı ya da yukarı giderseniz siz problemlerinize çözüm aramaya başlarsınız. Yorgunluğumuzun sebeplerinden biri de bu.
Rahmetli dedem hep “kararında” derdi. Yerken, çalışırken, okurken, yürürken, uyurken… Modern toplum tasarımı buna zıttır. Her insani faaliyet için dikkate alınabilecek bir söylemdir aslında.
Başak Polat: Son olarak okurlara bir kelamınız var mı? Varsa nelerdir?
Ali Onur Şahinoğlu: Kelam dediniz. O halde ben de hal diyorum. Kelam herkeste var. Ama hal ehli az.
Tarih kitapları kitaptır. Ama yaşam öyküleri tarihtir. Bu yaşam öykülerini okuduğunuzda, başarılı insanların konuşmaktan çok davranarak yükseldiğini görüyorsunuz. Yazının başında beynin sağ ve sol yarımkürelerinin bütüncül kullanımından bahsettik. Buradan hareketle, kişinin hayatında da kelam ve hal dengesini sağlamasının onu doğru yola ileteceğini düşünebiliriz.
Nitelikli sorularınız için teşekkür ederim.