Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Anlatamadık gitti…

Merhum üstad Necip Fazıl’ın eski (eskimez) ve «ÇERÇEVE» ismini koyduğu[1] köşe yazılarından birinin başlığı “Kalem Kudreti”dir.

Kısaca hikâye şöyledir: Şirket-i Hayriye vapurlarından birinin kaptanı ile onu iskelede karşılayan, kaptan vapurun düdüğünü çaldıkça tezahürat yapan çocuklar arasında geçen bir güzel hadiseyi görüp köşesine taşımıştır.

Lâkin kaptan bu hoş latifeyi ters anlamış ve küsüp o günden sonra o çocukların eğlencesi tezahürata sebebiyet veren düdük çalmayı terk etmiştir.

Üstat bunun sebebini soruşturur ve şu müthiş cevabı alır: “Muharririn biri gazetede bir şeyler yazmış; kaptan artık çocuklara cevap vermeyecek!..” Hadise üstadı derinden müteessir eder ve hemen ertesi gün “Kalem Kudreti” başlığı ile, şu satırları yazar Çerçeve’sine:

“Müsbet menfi hiçbir kıymet hükmü taşımamasına, eğlenceli bir tasvirden başka gaye gütmemesine dikkat ettiğim dünkü yazımın doğurduğu bu ani yasak, kalem kudreti bakımından beni memnun edeceğine mahcub etti. Ben o yazıyı kaptan baba ‘sussun’ diye değil, her günkü acı tenkidlerimize rağmen devam eden binbir münasebetsizlik arasında inadına daha çok bağırsın diye yazmıştım…

Allah Allah! Kalem gibi, dağ delmeye, kanal açmaya, can kurtarmaya memur mukaddes alet, memleketimizde ve ana mevzuları karşısında tam bir tesirsizlik duvarına çarpsın da, böyle entipüften bir işte muvaffakiyet kaydetsin! Olmaz olsun böyle muvaffakıyet!.. Ahlâk suçu, idrak suçu, terbiye suçu, idare suçu gösteririz, dünyaya vız gelir; mánâ sahasında cinayet haberi, felâket haberi, habaset haberi, şeamet haberi veririz, tüy bile kıpırdamaz; minicik bir nükte yapalım deriz, lafımız jandarma kasaturası gibi keskinleşir. Gel de iftihar et! Binbir rezalet yuvası işlerken, kuş yuvası bozar gibi, ihtiyar bir kaptanla mâsum çocuklar arasındaki oyunu dağıtmış olmaktan, kalem kudreti namına mahcup oldum. Devleri öldürmeğe memur, 42’lik bir topla, bir serçe yavrusuna kıymışım gibi geldi bana…” (22 Temmuz 1939, Haber)

Muhterem okurlarım, bizde elbette böylesi bir kalem kudreti yok. Lâkin inanın bendeniz de zaman zaman “olmaz olsun böyle kalem kudreti” demiyor değilim.

Bir zamanlar mürekkepli basında da yazıyordum. 1975’ten bu yana yazıyorum. Önceleri daktilomun ve 90’lı yıllardan sonra da bilgisayarımın klavyesine dokunup yazıyorum.

Mücadelecilerin Bayrak Gazetesi, sonra BBP’sinin Muhsin Yazıcıoğlu yıllarında Gündüz gazetesi, sonra Milât, Habervaktim ve İstiklâl’de (yüzlerce yazı) kaleme almıştım[2].

Eski haber sitelerim ve sair internet sitelerinde yazdıklarım ise binlerce…

Bunu niçin söylüyorum? Hava civa olsun diye değil tabi… Fakat bilinsin istiyorum çünkü büyük emekler veriliyor. Büyük emekleri ise şan şöhret için değil, okunsun da belki birilerine faydası olsun diye veriyor insan.

Pekâlâ sonuç? Güldürmeyin adamı, koskoca Mehmet Şevket Eygi ağabey gibi, son gerçek münevverlerden birinin, Necip Fazıl ile birlikte gazete, dergi çıkarmış basının piri (duayeni) bir şahsın bile (binde bir yazdığı polemik, sataşmalara cevap mahiyetindekiler hariç) milyonlar değil, bilemedin bin küsur kişi okurdu…[3]

Kalem kudretin olsa ne yazar? Düşman yapacağını yapmış bu millete. Okumayı sevmiyor kimse. Hem neden okusun ki, zátıâlileri herşeyi biliyor… “Zamanın (devrimizin) büyük fitnelerini sayınız” deseler, bunu da başlarda zikrederim bendeniz. Toplum olarak ukalâlaştık hem öyle böyle değil.

Solakzadelerden Durmuş Fikri’nin son hezeyanı malûmâlileri.

Anlatamadık gitti… Çünkü okunmuyoruz.

Daha dün yazdım 28 Şubat’ı. Bu bir tarih değildir. Bu bir zihniyettir. Türkiye’nin son zamanlarda yaşadığı dört büyük felâket ya da musibetten biri diye zikretmiştim.

Mazisi de 28 Şubat 1997 falan değil, Ulu önderle resmî ideoloji haline getirilmiş, ondan birkaç asır daha öncesine uzanan manevî değerlerimize muhalefet zihniyetidir bu.

F.G. denilen ABD ajanı, bedevi kafalılardan yandaş topladı. Biraz IQ’sü yüksek olanlarını “imam” yaptı. FETÖ’nün hálâ aramızda hattâ ricâl-i devlet içinde gizli elemanları var.

Anlatamadık gitti… Çünkü okunmuyoruz… 02.01.2021

[1] Üstadın, 1939’dan 1978 yılına dek kaleme almış olduğu Çerçeve başlığını taşıyan günlük fıkraları derlenmiş. 5 kitaplık seride günlük hadiseler üzerindeki tahlil ve hükümler yer alıyor. Özetini verdiğim “Kalem Kudreti” başlıklı yazıyı, merhûm kayınpederimden kalma ve bu seriden olan “Çerçeve” isimli kitaptan aldım. (30’lu 40’lı yıllar)
[2]Gündüz: 18/11/1994 ile 07/12/1995 tarihleri arasında 311 yazı. Milat Gzt: (10 Ağustos 2015 ile 01. 07. 2016 arasında 149 yazı, İstiklâl Gzt: 22 Temmuz 2017 ile 12.04.2020 arasında 591 yazı, Habervaktim, 18 Şubat 2015 tarihi ile 10 Mayıs 2015 arasında 77 yazı) olmak üzere yekûn 817 yazı. İnternette yayınlananları ise saymam günlerce sürer binlerce yazımız var.
[3] Yazılarında bahsetmişti, özel sohbetlerimizde de söylerdi. Merhum internetteki tıklanma sayılarına kadar bilirdi.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER