DOĞAL, KÜLTÜREL VE SOSYAL ETKİNLİKLERİYLE KASTAMONU: ARNAVUTOĞLU GÜREŞLERİ
mavci@kastamonu.edu.tr
ARALIK-2022’den merhaba sevgili Başkent Postası okurlarımız, yeni bir yılı daha kucaklamaya hazırlanırken, Kastamonu’yu düşünmek ve hissetmekten kendimizi alamadığımızı gördük.
Haziran-2022’den bu yana köşemize uğrayamamanın mahcubiyeti içerisinde yazımızı karalıyorduk ki; attığımız bu başlık, bizi tam yarım yüz yıl gerilere götürdü.
Malatya’dan Kastamonu’ ya geldiğimizde içerisinde yer aldığımız ilk sosyo-kültürel etkinliğimizdi, Arnavutoğlu Yağlı Güreşleri.
Dolayısıyla da altı ay sonra ana konu olarak, sizlerin karşısına bugün kaybolmaya yüz tutmuş bir kültürel değerimizin anısının paylaşımıyla çıktık.
Yazımızı yayına hazırladığımız esnada Kastamonu, tarihi bir anın tanıklığını daha yapıyordu: 02-04/12/ 2022 tarihleri arasında,Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar ve ihtisas üniversitelerinin rektörleri “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” çerçevesinde “Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversite Ziyareti” programını, Kastamonu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştiriyordu.
Bilindiği gibi, buna benzer ziyaretlere 30-40 yılda bir rastlanır ya da pek kolay rastlanmaz, özellikle, bizim gibi küçük kentlerde.
Hatırlayabildiğim kadarıyla,1993 yıllıydı: Kastamonu Eğitim Yüksekokulu, Eğitim Fakültesine dönüştürülmüş Dekan olarak Prof. Dr. Hüseyin Soylu atanmıştı. Fakültenin açılışına dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Köksal Toptan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam ve Gazi Üniversitesi Rektörü Enver Hasanoğlu ve çok sayıda konuk iştirak etmişti.
Evet, 30 yıl sonra ilimiz YÖK başkanımızı ağırladı, bu kez başkanımızın yanında 22 İhtisas Üniversitemizin rektörü, ihtisaslaşmadan sorumlu rektör yardımları ve Cumhurbaşkanlığı ihtisaslaşma sorumluları vardı. Kastamonu Üniversitesinin Ormancılık ve Tabiat Turizmi kapsamında hazırladığı projeleri incelediler ve değerlendirdiler. Bu projelerden biri olan henüz çiçeği burnunda ki Tarihi İstiklal Yolu ve Kampüs Dijital Müze Projemizi yerinde gezdiler deneyimlediler. Kastamonu’nun tabiat turizmi odak merkezlerinden Azdavay ve Pınarbaşı ilçelerimizde ki Çatak, Horma ve Varla kanyonları ile Ilıca şelalesini görüp, dost ve arkadaşlarına buraların doğal ve kültürel zenginliklerini tweetlediler.
Kastamonu; siyaset liderlerinin, bakan düzeyindeki misafirlerimizin ve üst düzey bürokratlarımızın, özellikle seçim atmosferlerinde ağırlanmasına oldukça alışıktı, ama ilim âleminin kıymetli şahsiyetleriyle yeni tanışıyordu. Hele ki Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanıyla hatırlayabildiğim kadarıyla ilk kez buluşuyordu. Gerçi, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) nin önceki dönem başkanı hemşerimiz, şu an İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevap Acar, genç bilim insanlarıyla memleketimizi buluşturma çabasında bulunmuştu. Bu vesileyle kıymetli hocamızı da hatırlamak ve hatırlatmak istedim.
05/12/2022 Pazartesi günü, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Üniversitemizde akademisyenler ve öğrencilerle bir araya gelerek “Bilim ve Teknoloji Odaklı Ekosistemimizi Gençlerimizle Birlikte Geliştiriyoruz” konulu bir konferans verdi.
Bu süreçte, tarihe not düşülmesi gereken kişisel bir de sağlık problemi yaşadık. Gözümüzde Glokom kaynaklı bir operasyon sonucu 10 gün rapor kullandık. Bu, yaklaşık 45 yıllık meslek hayatım boyunca kullanmak zorunda kaldığım ender raporlardan biriydi.
Böylesi aşırı yoğun dönemlere rağmen, yaşadıklarımızı yazmaya devam etmemiz gereğine bir kere daha inandık.
Ecdat boşuna dememiş “ söz uçar, yazı kalır” diye öyle değil mi?
***
Aslında kısa bir zaman diliminde olup biten güncel gelişmelerle bir köşe yazımızı daha tamamladık diyebiliriz. Ancak bizim için önemli olan memleketimizin doğal, kültürel ve sosyal etkinliklerinin doğuş öyküleri ve arka planları hakkında birkaç bilgi aktarmaktı. Bu yüzden yazımızı sürdürmek zorundayız sağlık durumumuza rağmen.
Doğal, kültürel ve sosyal etkinliklerin anlam ve önemine gelince; toplumlar, sosyal ve kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarmak isterler. Bunun için de yazılı ve sözlü kaynakların yanı sıra, millî ve dini etkinliklere başvururlar. Bu etkinlikler; o toplumun kimliğinin oluşmasında, güçlenmesinde önemli rol oynar ve gelenekselleşerek kuşaktan kuşağa geçer.
Etkinliklerin bir kısmı, milli çerçevede gerçekleştirilerek aynı milletin fertlerini kucaklar. Onlara; millet olma, tasada ve kıvançta birlik olma, paylaşım duygularını kazandırır.
Bazı etkinlikler ise, dini boyutlu olur, aynı dine inananlarca benimsenerek, dinin toplumda derinleşmesini sağlar.
Bunlar dışında yöresel özellik taşıyan etkinlikler de bulunmaktadır. Bu etkinlikler ise; ya o yörede herhangi bir alanda önder şahsiyetiyle iz bırakmış bir isim; ya o yörede toplumu derinden etkilemiş yaşanmış bir olay; ya da yörede yetişen özgün bir ürün adına düzenlenir. Yörede gelişen bu tür faaliyetler, zaman içerisinde ulusal veya uluslararası boyutlara ulaşabilir.
Dünyanın birçok ülkesinde özellikle kültür ve turizm alanlarında sayısız etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Ör: Faşingler, festivaller… vb.
Ülkemizde de Hıdırellez, Anma ve kutlama günleri, kurtuluş günleri… vb. etkinlikler, binlerce yıldır sürmektedir.
İlimiz Kastamonu’da ise; öncelikle yöre insanının birbiriyle kaynaşması, aş ve iş derdiyle ana ocağını terk ederek il ve yurt dışına göçen insanlarımızın hasretle buluşması ve yöre tanıtımı maksatlarına yönelik olarak, birçok yerel etkinlik yapılmaktadır. Bu etkinliklerin neler olduğundan daha çok, nasıl doğdukları önemlidir. Şüphesiz, her bir etkinliğin birbirinden ilginç doğuş öyküsü vardır. Bu öykülerin tespiti ise, tarihi bir görevdir.
Bu manidar vazife, Kastamonu Turizm Fakültesi’nin kıymetli öğretim elemanlarınca, Şubat-2019 tarihinde, Kastamonu’nun Somut Olmayan Kültürel Mirasları-I adı altında daha kapsamlı ele alınarak gerçekleştirilmiş; hem dijital ortamda hem de renkli basılı olarak, ilgilenenlerin hizmetine sunulmuştur. Miraslar –I ibaresi olduğuna göre, -II. ,-III. , -IV de gelecek gibi görünmektedir.
Biz de, bu yazımızda bizzat fikir işçiliğini yaptığımız, doğuşuna şu veya bu şekilde emeğimizin geçtiği, vaktiyle “ Kastamonu’dan Yeni Çizgi” adlı Beril Ajans tarafından yayınlanan dergide de dile getirmeye gayret ettiğimiz iki etkinlik doğuş öyküsünden; Fetih şölenleri başlama öyküsü, Şeyh Şaban-ı Veli ve Kastamonu Evliyaları Anma Haftası başlama öyküsü gibi beş yerel etkinliğin öyküsünden “ kalemimizin ucunda kalan, Sultan Abdülaziz’in Baş Pehlivanı Kastamonulu Arnavut Oğlu Ali Pehlivan anısına gerçekleştirilen İlk Yağlı Güreş Organizasyonu’nu sizlerle paylaşmayı deneyeceğiz.
Umarız; bizim bu yazımız bir başlangıç olur; bundan böyle yöremizin yerel etkinlik hikâyelerine emeği geçenler, bizzat işin içindeki kişilerce olup bitenleri sizlerle ve bizlerle paylaşır, bu güzel memleketin yakın dönem kültür öyküleri oluşur.
Bu öyküler; bir yandan insanda, hayalleri bırakıp hatıralarla avunma hissi uyandırırken, bir yandan da yaşanmışlıkların, bedeller ödemişliğin gelecek kuşaklarca bilinmesinin, bir tür kültür koruyucu hekimliği olabileceğini de düşündürmektedir.
Yaşanmış bir olay, hem de toplumun iliklerine işleyerek gelenekselleşmiş belli bir günde belli bir bölgede gerçekleştirilen bir etkinlik, detaylı bir incelemeye tabi tutulduğunda öyle çok sırları içinde barındırır ki; o anda yaşanan çatışmalar, insanların karakterleri, ruh halleri, olayın dönüm noktaları, kilometre taşları, canavarları… vb. pek çok husus, bu öykülerin derinliklerinde yer alır.
Aylarca koşturmacalar ve mücadeleler sonucunda hazırlanan bu etkinlikler, çok kısa bir süre için sahnelenir. Dayanışma, yardımlaşma, bütünleşme, hasret giderme amaçlarına yönelik olarak sahnelenmenin ardından ise, çoğu kez bir yığın eleştiriye muhatap olur. Kırgınlıklar, dargınlıklar, çekememezlikler… vb. gibi durumlar gerçekleşir. İşte tüm çabaların ve çatışmaların kaynağı, o dönemin toplum yapısıdır. Bu yapının doğru ve yanlışının, gelecek kuşaklara aksettirilmesi son derece önemlidir. Zira onlar, yanlışlardan ders almak suretiyle daha güzelini, daha iyisini yapabilirler. Bu nedenledir ki; yerel, ulusal ve dini bu faaliyetlerin arka planının mutlaka kaleme alınması gerekmektedir.
Gelelim Cambaz köylü Arnavutoğlu Ali Pehlivana ve Arnavutoğlu Yağlı Güreşlerine.
Temmuz-1980 tarihiydi. 10 Nisan 1980 de mide delinmesi sonucu ağır bir ameliyat geçirmiş, Kastamonu’ya depo tayin olarak atanmıştım. Evimi ve ailemi memleketime taşıdıktan sonra, çocuktuk arkadaşlarımla buluştum. O gün Kastamonu İdman Yurdu Spor Kulübünün Genel Kurulu vardı. Arkadaşlar bir form doldurarak beni de kulübe üye yaptılar. Toplantı sonucu; Spor Kulübü Yönetim Kurulu: Başkan- Rafi Sarıalioğlu,2. Başkan – Muharrem Avcı, Muhasip- Ali Çınar, Veznedar- Hilmi Koltukoğlu ve Üye- Muhittin Nalbant olarak gerçekleşti.
Toplantının akabinde, kendisini rahmet ve minnetle andığım, Hilmi Koltukoğlu ağabeyimiz;
– Arnavut oğlu adına Geleneksel Yağlı Güreşleri tertip edelim. Padişah Abdülaziz’in Başpehlivanıdır, kendileri. Kırkpınar er meydanında da Başpehlivan olmuştur. Kastamonu’nun Kuzyaka nahiyesi Cambaz köyündendir. Sırtı yere gelmemiştir. Denizcilik ve helva işiyle iştigal etmiş her fırsatta da güreş tutmuştur. Güreş başarılarını destekleyen zengin Arnavut beylerinden ötürü Ali pehlivana, Arnavut oğlu denmiştir. Arnavut’ta değildir, öz be öz Türk’tür. Dedi.
Bizler de bu ilginç teklifi değerlendirmeye karar verdik. Araştırmalar neticesinde, YSE’de çalışan merhum Ladikli Dursun Candemir’i bulduk. Kendisi iyi güreşçilerdendi. Güreş çevresi de vardı. Kendisinden yardım istedik; Samsun, Amasya, Çorum, Tokat, Kastamonu çevresi güreşçilerinden oluşan bir organizasyon planladık adına 1. Arnavutoğlu Yağlı Güreşleri adını verdik. Yer: Gazi stadyumu idi. Çim sahamız yoktu, toprak zemindi. Hatırlayabildiğim kadarıyla İsmail Temiz., Reşit Karabacak…vb çok sayıda güreşçi kıran kırana güreşmişlerdi. Sonra ki yıllarda bu işi maalesef bir daha yapamadık. Ama Kastamonu Belediyesi Ali Köse Başkanımız zamanın da, Arnavutoğlu Güreşlerini tekrar başlattı, diğer dönemler de Süleyman Yücel Başkanımız ve Turan Topcuoğlu Başkanımız döneminde de nispeten devam etti sonra maalesef unutuldu. Bu unutuluşun önüne geçmek ve kültürel mirasımızı sürdürülebilir biçimde yaşatmak gerekmektedir.
2023 yılının sağlık ve huzur içerisinde geçmesi ve her şeyin gönlünüzce olması dilek ve temennilerimle selam ve saygılarımı sunarım.
YORUMLAR