Nöbetçi Eczaneler
Mu kıtası, Pasifik Okyanusu’nda yer aldığı iddia edilen, efsanevi bir kıtadır. İlk kez 19. yüzyılda Augustus Le Plongeon tarafından ortaya atılan bu iddia, daha sonra İngiliz subay James Churchward tarafından detaylandırılmıştır. Churchward, Hindistan’da bulduğu tabletlerde, Mu kıtasının varlığına dair bilgiler olduğunu ve bu kıtanın 12.000 yıl önce büyük bir doğal afet sonucu battığını ileri sürmüştür. Mu uygarlığının nüfusunun 64 milyon olduğu ve ileri bir medeniyet düzeyine ulaştığı iddia edilmiştir. Mu kıtasının batışıyla birlikte halkının Orta Amerika ve diğer bölgelere göç ederek, diğer medeniyetlerin oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülmektedir (Vikipedi: Özgür Ansiklopedi) (Tarihi Olaylar) (Basar Atarbay).
Atatürk’ün Mu Kıtası Araştırmaları
Mustafa Kemal Atatürk, Türklerin kökenine dair yaptığı araştırmalarda, Mu kıtası teorisine büyük ilgi göstermiştir. Atatürk, Türklerin kökeninin bu kıtadan gelen göçmenlere dayandığı fikrini araştırmak amacıyla, Tahsin Mayatepek’i Meksika’ya göndermiştir. Mayatepek’in raporları ve Churchward’ın çalışmaları Atatürk tarafından detaylıca incelenmiş ve bu bilgiler, Türk tarih tezinin geliştirilmesinde kullanılmıştır. Atatürk, Mu dilinin Türkçe ile olan benzerliklerine ve Mu uygarlığının demokratik yapısına özellikle dikkat çekmiştir. Ayrıca, Mu’nun Tanrı kavramı ve diğer kültürel özellikleri üzerinde de çalışmalar yapılmıştır (Atatürkinkilaplari) (SearchWorks).
Bilimsel ve Kültürel Etkileri
Atatürk’ün Mu kıtası araştırmaları, Türk tarihine farklı bir perspektiften bakılmasını sağlamış ve Türk tarih tezinin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. Bu araştırmalar, sadece Türklerin kökenini değil, aynı zamanda insanlık tarihine dair yeni bilgilerin ortaya çıkmasını amaçlamıştır. Mu kıtası ve uygarlığına dair yapılan bu çalışmalar, günümüzde de tarih ve arkeoloji alanlarında merak uyandırmaya devam etmektedir (Basar Atarbay).
Bu bağlamda, Atatürk’ün Mu kıtası araştırmalarına olan ilgisi, sadece tarihsel bir merak olarak kalmayıp, Türk milletinin kökenlerine ve insanlık tarihine dair yeni ufuklar açmıştır.
