Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Babalar Günü

Esasen ne «Anneler Günü», ne de «Babalar Günü» umurumda değil. Tıpkı «Sevgililer Günü», «Engelliler Günü» ve daha birçokları gibi bu özel günlerin de benim için bir anlamı yok!

Neden yok? Çünkü eğer birilerinin hak ve hukukunu koruyacaksak, onlara dikkat çekeceksek, bunun yolu senenin bir gününde onları hatırlamak değil, her gün onların yanında olduğumuzu göstermektir.

Bütün bir sene boyunca hiç aklına getirmediğin ana ve babanı bir özel (hususî, tahsis edilmiş) günde hatırlamak ne onları gerçekten sevindiriyor, ne de bize Allah indinde vazifemizi yaptığımız için bir hayır ve hasenat olarak yazılıyor.

Kur’ân’da ana ve babanın hakları, evlâtların ana babaları üzerindeki hakları mü’minlere bildirilmiştir.

Bunlar yalnızca bildiri değil, birer emirdir mü’minler için. İsrâ Sûresi, 23’üncü âyette, “Rabbin, «Kendinden başkasına kulluk etmeyin. Ana ve babaya iyi muamele edin» diye hükmetdi. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse onlara «Öf» (bile) deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel (ve tatlı) söz söyle” emri vardır.

Hangi dili konuşan milletten olursanız olun «öff, of- puf» gibi sesler çıkarır, bıkkınlığınızı belli edersiniz. Allah (c.c), ana babaya karşı en küçük bir usanç getirmeyi yasaklamakla başlıyor, “onları azarlama, bilakis güzel ve tatlı sözler söyleyerek gönüllerini al” emrini veriyor.

Ana babaya itaat var dinimizde. Bu itaatin tek istisnası da ana babanın çocuğuna Allah’a şerik (ortak) koşmasını emrettiğindedir:

“Biz insàna ana ve babasına güzellik (ve iyilik yapmasını) tavsiye etdik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan (tanımadığın) bir şey’i bana ortak koşman için uğraşırlarsa kendilerine itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. Binâen’aleyh ne yapar idiyseniz size ben haber vereceğim.” (Ankebût Sûresi 8’inci àyet ve Lokmân 14’te de tekraren geçer)

“Biz insàna, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insàn, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben Müslümanlardanım.” (Ahkâf Sûresi, 15’inci àyet)

Görüldüğü gibi insàna ana babasına karşı güzel davranmak, hattâ onlara itaat emrediliyor, tek istisna olarak evlâdına “dinden çık, Allah’a ortak koş” diyebilecek hidayetten nasibsiz ana-babaların (o da yalnızca bu emirlerine) itaatsizlik edilebileceği ihtar ediliyor!

İşte bu Hak Dindir. Ancak HAK DİN müntesiblerine bu denli yüce bir âile saadeti ve ana-baba hakkı tavsiye edebilir. İnsànı yaratan Allah, ona en doğru ve en güzel hayatın formüllerini de verecekti elbette.

Merhûm babamı hatırlıyorum. Hayatını bizlere vakfetmişti. Ömrünün son günlerini ise, 20 yaşından itibaren MS hastalığının pençesinde inleyen en küçük kardeşimiz için vakfetmişti. Öyle ki, onun yanına koyduğu bir kanapede yatar, gece onlarca kez kalkıp boğazını aspire ederdi (temizlerdi).

Kızkardeşimiz MS’in ilerleyen yıllarında nefes alma zorluğu çekmeye başlayınca boğazında solunum için delik açıldı. Buna trakeostomi deniliyor. Fakat akciğerde oluşan balgamın da temizlenmesi gerekiyor bu durumlarda. Yàni açılan delikten bir aspirasyon cihazıyla balgamın aspire edilmesi (temizlenmesi) gerekiyor. Bu hastayı rahatlatır ve enfekte olmasına mani olur. Babam bu iş için neredeyse hiç uyumazdı.

Baba olmak işte böyle bir şeydi. Merhûm babam bu görevine devam ederken bir sabah abdest almak için (váris olmuş ve bu yüzden mosmor olup cildi tamamen bitap düşmüş) váris çorabını çıkarmak istiyor. Olan da oluyor… Çorapla birlikte derisi de kopup geliyor ve başlıyor o váris kanları fışkırmaya!. Rahmetli bilgili ve soğukkanlı idi. Anneme sesleniyor ve gelince de başındaki tülbenti alıp bacağını tek kemikli üst tarafından boğmak suretiyle akan kanı azaltıyor. Annem panikle bizi ve 112’yi aramış, sonra da hastaneye kaldırılmıştı babam.

Pıhtılaşmış kanlar kalbe ve akciğere yürüyebiliyormuş. 25 gün civarında yaşadı ve sonra Hakka yürüdü merhûm. Şehiden öldüğünü düşünüyorum. İnşá’allah bu babaların en hayırlılarından kuluna Cenâb-ı Allah Cennet ile mükâfat ihsan eylesin.

Anacığım ise beş vakit namazında ve tüm duâlarında “Allah’ım kızımın canını benden önce al” diye niyaz ederdi. Bize önceleri tuhaf gelirdi bu duâ fakat sonra uyandık. Meğer kadıncağız kızına kendisi yokken iyi bakamayız diye endişe edermiş. (Ana yüreği işte, oysa ablaları ve hattâ bu fakir bile yardıma giderdik)

Duâsı da kabul oldu. Babamdan 4 yıl sonra önce kız kardeşim ve ondan 23 gün sonra da anacağım yürüdü Hakka. Onlar da sanıyorum hükmen şehiddirler. Allah Cennetiyle mükâfatlandırsın ve biz diğer çocukları için de şefaatçi olsunlar inşá’allah. 20.06.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER