Nöbetçi Eczaneler
Bayım merhaba. Kusura bakmayın, “Selâm’ün aleykûm” diyemiyorum. İtikadınızdaki ciddî bozukluğu gösteren ne çok yazınız var. Hattâ bu çokluk, reformizm için hususen çalışıyorsunuz zannı uyandırdı bende.
Şimdi belki beni de «Taliban kafalı» diye yaftalayacaksınız ama İslâm her kişinin heva ve hevesine göre şekil almaz, onun «değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez» nasları vardır. (Not: Buradaki «nas», “Nâs Sûresi”ndeki «sin» hafriyle yazılan ve insàn anlamına gelen değil, çoğulu «nusûs» olan ve «sâd» harfiyle yazılandır.)
Ve bay Taha, hüküm kaynağı olmak itibarıyla, Kitap ve Sünnet ifadeleri olarak fıkıh usulünde lafzın açıklık düzeyini belirtmek üzere kullanılan terimler olarak «nas»lar hakkında müçtehid seviyesinden aşağı fıkıhçıların dahi tek kelâm konuşması caiz değildir.
Zira bunlar dinin temelleridir.
Bir bina işçisi hattâ bir mühendis dahi, yetişmiş bir mimar gibi inşaatın temelden çatıya kadar projesi hakkında yorum yapamaz. Belki ancak, iç dekorlar, dizaynlar hakkında konuşabilir.
Dinde de böyledir. Reformistler ve/veya modernistler bize “Geleneksel Müslüman” diyorlar. Bilseler ne büyük şeref ve pâyedir bu. O gelenek 15 asrın hamulesi olan ve ucu Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimize ulaşan sağlam bir Ehl-i Sünnet zincirine sahiptir çünkü.
Bay Taha, altmış küsur sene önce savcıya müdde-i umumi, Yargıtay’a Temyiz Mahkemesi, Danıştay’a Şura-yı Devlet, Sayıştay’a Divan-ı Muhasebat, sorgu hâkimine müstantik denilirdi.
Modernlik ezikliğiyle bunlar değiştirildi. Lâkin hálâ “dâva temyize sevk edildi” demiyor mu avukatlar? Uyduruk kelimeler, hasseten sizin de branşınız olan hukukta afedersiniz maymun kıçı gibi sırıtmıyor mu?
Bay Taha, İslâm fıkhında güncellemeye gitmek bilgisayar yazılımlarını güncellemek ya da bir akıllı telefon programını güncellemeye benzemez.
Tarihteki ve günümüzdeki bütün reform hareket ve cereyanları sapıklıktır. İslâm’da «tecdid» olur, yàni dine sokulan bid’atler temizlenir, asla ve saflığa dönülür. İmamı Rabbanî hazretleri en büyük müceddittir.
Dinin hükümlerinin kaynağı Kur’ân, Sünnet, icmâ ve kıyastır. Bütün Ehl-i Sünnet imamları, ulema ve fukahası, müfessir ve muhaddisleri, mürşid ve şeyhleri reformculuğa karşıdır.
Kâfirler, münafıklar, zındıklar, mülhidler, iki kimlikliler, Kemalistler İslâm’ı tahrif ve Müslümanları şaşırtıp yanlış yollara sokmak için türlü türlü reform hareketleri başlatmışlardır. Siz hangi taifedensiniz kuzum?
Tek bir Ümmet olması gereken Müslümanlar, sizin gibiler yüzünden irili ufaklı yüzlerce, hattâ binlerce İslâmcılık cereyanına bölünmüşler ve ortaya bir İslâm Protestanlığı mozaiği çıkmıştır.
Bazı reformcuların, “İslâm’da kader yoktur” gibi sapık iddiaları küfürdür. “İslâm’da şefaat yoktur” iddiaları, “kabir hayatı, kabirlerde saadet veya azap yok” iddiaları da hâkezâ vahim sapıklıklar olarak küfürdür.
Kur’ân’ı kendi re’y ve hevası ile tefsir etmek küfre kadar götürebilecek bir sapıklıktır. Mütevatir ve sahih hadîsler de bir tür vahiydir ve Sünneti inkâr veya tahkir edenler dinden çıkar.
Reformcular Sünneti yıkmak istiyor, Sünnet yıkılınca fıkıh da yıkılacak ve meydan sapıklara kalacaktır. Meydanı Taha Bey gibilere bırakma Allah’ım. Bize sağlam Ehl-i Sünnet mürşidleri ile yol göster şu ahir zamanda. Bizi yalnız başımıza bırakma Allah’ım.
Her tür reformculuktan ateşten kaçar gibi kaçmalıdır. Dindeki bütün bid’atlar sapıklıktır. Peygamberimizin (salat ve selam olsun ona) Sünnetine sımsıkı yapışmak gerektir.
Sapıkların bozuk ictihadlara ve fetvalarına kulak asılmamalıdır. Din konusunda icazetli ve ehliyetli ulemanın, fukahanın, mürşidlerin sözlerine ve bilgilerine itibar edilmelidir. Kur’anın muhkematını bırakıp da müteşabihatına tâbi olanların ayakları kayar.
Afganî, Abduh, Reşid Rıza, Fazlurrahman, Mevdûdî gibi reformcu sapıkların peşinden gidenler dinlerini ve imanlarını kaybeder!.. 05.01.2022
YORUMLAR