Bayraktar bir bakıma Kılıç Arslan’dır

Vladimir Putin liderliğindeki Rusya’nın; 24.02.2022 Moskova (Türkiye ile aynı GMT+3) saatiyle sabah 6 (altı) civarında başlatılan “Ukrayna’nın askerden ve (gûya) Nazizm’den arındırılması” sloganlı işgal harekâtı (savaşı) bir senesini doldurmak üzere.

Bu savaşın başlamasına kadar hiç kimse Rusya’nın bir süper güç olarak, Ukrayna türü (kendisine oranla hayli küçük) bir devletle savaşta böylesine zorlanabileceğini düşünemezdi.

Savaşı televizyonlardan izledikleriyle takip edenler, kulaktan dolma bilgiler dışında malûmatı olmayanlar, “meğer Rusya nükleer gücüyle süpermiş, başka bir numarası yokmuş” diyebilir. Oysa Rus konvansiyonel gücü (Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri) zannedildiğinden çok daha güçlüdür.

Ve daha ziyâde Kara Kuvvetleri başrolündeki bu savaşta herşey tasavvurlardaki gibi de olmuyor. Yàni tüm askerî güç kullanılamıyor, nükleer silahlar yasak, kullanmaya kalkılırsa 3. Dünya Harbi çıkar ki, Putin bile bunu göze alacak kadar da çılgın değil.

Dünyada Ukrayna hadisesi dışında da sıcak, halkları tehdit eden hadiseler cereyan ediyor. İnsanoğlu (bugünlerde) biraz zorlansa komünizme bile kayar. Putin bir bakıma, kapitalizmden kaçanlara “ricat, kapitalizm bizden iyidir” demiş oldu. Zira Rusya hálâ komünizm kokuyor.

* * *

Terörist Devlet İsrail’in «Filistin Soykırımı» başka bir belâ. Gizli ve hiç ara vermeden ilerlediler. Kudüs terörist devletin başkenti yapıldı. En büyük tepkiyi vermesi gereken İslâm dünyasından  hálâ çıt yok!.

Filistin sözcüleri bize ne kadar sempati duyuyor belli değil ama terörist İsrail Türkiye’ye bu oyunu bozacak yegane güç olduğu için diş biliyor.

Kur’ân yırtmalar, yakmalar, Türk evlerine Almanya ve benzeri Batı diyarlarındaki saldırılar hep aynı siyonist emeller kaynaklı. İslâm dünyasındaki tepkisizlik siyonist afyonlarıyla sağlanıyor.

Nasıl mı? Medya kimlerin elinde araştırın anlarsınız.

Amerika ve Avrupa yekvücut Türkiye aleyhine ciddî bir gayurluk içinde. Bu vahşi ve kuralsız, makyavelist saldırılar, içimizdeki imanı kavi olmayan bedbahtlar üzerinde Stockholm sendromu gibi bir etkiye de sebep oluyor. Bu nedenle idrâkimizi kavi tutalım:

Batı, M.Ö. 375 Kavimler Göçü veya M.S.476 Batı Roma’nın yıkılmasıyla başlattığı, ecdadımız Fatih Sultan Mehmed’in 20 Cemaziyelevvel 857 H. (29 Mayıs 1453 M.)  Kostantaniyye’yi fethine kadar olan döneme «Karanlık Ortaçağ» der.

Kendi halklarının “Bizans surlarında kardinal külahı görmektense, Türk sarığı görmeyi yeğleriz” diye arşa çıkan duâları kabul olmuş olmalı ki aydınlık (ziyâlı) neslin padişahı mübarek ve muştulu bir fetihle Batı’da ve onun Anadolu’ya uzantısındaki tüm muzdaripleri de o fetihle ihyâ etmiş oldu.

Peygamberimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) müjdesine nail olan kutlu kumandan (lider, imam) ceddimiz II. Mehmed Han (kd. sırrûh), fetihle hem onları kurtardı hem de mensubu bulunduğu İslâm âlemine rezil Haçlı seferlerinin yolunu ebediyyen kapadı.

Lâkin Haçlı Seferlerinin ilkini başlatan Papa II. Urbanus’tan (1042 – 1099) Alman Stern Dergisi’nin rezil Türkiye saldırıları skandalına değişmedi Batı mantalitesi. İslâm karşısında ezik, binaen’aleyh saldırganlar.

İşte bu yüzden her ne kadar “yetmez” diyorsak da, Türkiyeli gençlerin yegan yegan «Selçuk Bayraktar» olmaya çalışması gerek.

O nasıl bugün dünyanın Türkiye’yi görmesine sebep olmuşsa; İHA, SİHA ve devamını tasarlıyor, üretiyorsa hepimizin aynı azim ve imanla çalışması şarttır. 30.01.2023