Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Bin yıllık mı yoksa bir yıllık mı öz Türkçedir?

Bazıları saksıyı çalıştırmamakta ısrarlı. Şuûr yok, hissiyat hiç yok, ceddine düşman sonra da kalkmış Türk düşmanlığından dem vuruyor…

Behey nádân, cumhuriyet millî değerlerimizin daha fazla savunulacağı, hakiki bir inkılâb ortaya koymuş olsaydı ismiyle müsemmâ olabilirdi.

Oysa cumhuriyetin aslına sahip Osmanlı çekilince, sahte bir cumhuriyet kurulmuş, fazilet ve çoğunluğun idaresi olmak gereken cumhuriyet lafta kalmıştı. Cumhuriyet artık acûzelerin dilindeydi yalnızca.

Yàni ortada hakikatini yansıtacak hiçbir unsuru kalmamıştı.

Ortak ve dominant dil Türkçe idi ve bir milletler manzumesi olduğumuz için herkes anadilini konuşabiliyor, hattâ o anadiliyle eğitim de alabiliyordu.

Efendim erkeklerin şu kadarı kadınların bu kadarı okur yazarmış. Halt etmişsin sen. O senin latin harflerini dayattığın günlerdeki durum…

Hakikatte bu milletin yüzde doksanbeşi okuryazardı. Evet rakamla da yazayım: %95 okur yazar, %5 okur yazar olmayan vardı. Okur yazar olmayanlara da câhil denilemezdi. Sen cehaletin ne olduğunu bile bilmiyorsun a nádân…

Cehalet bilmemektir ancak meselâ kimya bilmemek cehalet değildir. Adam sütü mayalayıp peynir yapıyor ama kimya bilmiyor. Belki okur yazar değil ama memleketin menfaatini biliyor, askerliğini tereddütsüz yapıyor, vergisini veriyor, harama el uzatmıyor hâsıl-ı kelâm bir münevver vatansever kadar şuurlu, hamiyyetli.

Sen buna hangi insafla câhil dersin?

Harf inkılâbına kadar Kur’ân harfli, bin yıllık yazımızı, fakat Türkçe ses uyumu için fonetiği düzenlenmiş bir elifbayı (alfabe) kullanıyorduk.

Türkçenin yazıya dökülemeyen hiçbir sesi yoktu.

İşkembeden sallamak kolay.Prof. Avram Galanti’nin «Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir» kitabını oku hiç değilse. Bak o Yahudi oğlu bile senden ne kadar da insaflı ve medenî imiş gör…

Hayatını oku önce: Babası, Osmanlı Devleti’ne kırk yıl kadar hizmet veren Mişon Galanti Efendi, annesi Rodos’un Kadron ailesinden Coya Hanım’dır. Yahudi geleneğine uygun olarak altı yaşında iken Bodrum’da ilkokula başladı ve öncelikle İbrânîce’nin esaslarını öğrendi. Dokuz yaşında, daha geniş bir yahudi cemaatine ve daha iyi eğitim imkânlarına sahip bulunan Rodos’a gönderildi. 1887’de ilkokulu bitirdikten sonra Bodrum Rüşdiyesi’ne ve ardından İzmir İdâdîsi’ne devam etti; mezun olduğunda İbrânîce, Türkçe, Arapça ve Farsça’nın yanında Fransızca’yı da öğrenmişti.

Görüyorsun ya tu kaka yaptığın Osmanlı’nın ne okulları varmış. Ve isteyen hangi tedrisatı hangi dilde yapabiliyormuş… Yahu senin şu çağda geldiğin seviye bile o kadar ileri değil be. Ukalâlığı bırak da biraz mürekkep yala.

Galanti’nin kitabının önsözünde şu satırlar var: “Milletlerin ve ülkelerin tarihlerinde akıl almaz arızalar (kesintiler, şaşkınlık dönemleri) vardır. Sonuna yaklaştığımız şu 20’inci asırda bizim de başımıza böyle tarihi kazalar gelmiştir. Bunlardan biri, bin yıldan beri kullandığımız yazının yasaklanıp değiştirilmesi ve yerine Latin yazısının kabul edilmesidir. Bugün bu inkılâp herkese tabiî geliyor ve bu değişim bir oldu bitti olarak kabul ediliyor. Peki, bunun getirdikleri ve götürdükleri nelerdir; bilançosu menfi mi, müsbet mi olmuştur? Orasını pek düşünen yok?”

Muhterem okurlarım, bu yazı hálâ cehalette ısrar eden zamane birileri için yazıldı. Üslûp olarak biraz sert olduysa özür dilerim.

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN. 18.11.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER