Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Nusret KEBAPÇI

BİR DARBENİN ANATOMİSİ

BİR DARBENİN ANATOMİSİ



Bir kaç gün önce 12 Eylül 1980 darbesinin 44. Yıl dönümüydü.

Ülkemiz tarihi açısından gerek siyasi…

Gerek ideolojik…

Gerekse de ekonomik anlamda çok büyük, hatta keskin bir dönüş sayılabilecek bu darbe aklınıza geldiğinde, gözünüzün önüne neler geliyor?

Bence biraz düşünelim ama isterseniz her darbe gibi bu darbeyi de oluşturan koşulları aklımızdan çıkarmadan…

Zaten bilinmeli ki…

Dünyanın neresinde olursa olsun, darbeyi planlayanlar bu darbeye ihtiyaç oluşturacak koşulları da inanın çok öncesinden planlamışlardır.

Peki, 12 Eylül darbesine ihtiyaç oluşturacak koşullar neydi ki darbe toplumda genel olarak kabul gördü.

Belki bunu söylediğim zaman, yaşı 60’ın altında olanlar çok hatırlayamaz ama…

Darbe için öyle koşullar yaratılmıştı ki gerçekten korkunç.

Ülke deyim yerindeyse ikiye bölünmüştü.

Özellikle gençliğin bir araya gelip tartışarak düşünce üretmesi gibi bir ortam tamamıyla yok edilip, hemen her günün haber bültenlerini gençlik çatışmalarıyla ölenlerin haberleri dolduruyor…

Okullarda öğrenciler birbirlerini okullara sokmayıp karşı görüşten öğrencilerin okumalarını engelliyorlardı.

Memleket o haldeydi ki…

Mahalleler siyasi gruplar arasında bölünmüş…

Okullar kimin bölgesinde kalmışsa onun egemenliğine girmiş…

İnsanlar sabah okula gönderdiği çocuğunun eve salimen dönüp dönemeyeceğini haber bültenlerinden öğrenir hale gelmişti…

Derken darbe oldu.

Burada en ilginç olan…

Daha bir gün öncesinde bile çatışmalar tüm yoğunluğuyla sürüp…

Okullar bombalanıyorken

Sadece darbenin televizyondan bir bildiriyle açıklanmasıyla; tek bir kurşun bile atılmadan memleketin tamamıyla sükûnete kavuşması…

Sizce de ilginç değil mi?

Ama o ana kadar olanlarla darbeye zemin hazırlanmıştı ya önemli olan oydu…

Sonrasını o yılları yaşayanlar bilir…

Sürgünler…

Cezaevleri…

Ölümler…

Kaybedilen insanlar, hep o dönemin topluma yaşattıklarıydı.

Bu darbeler konusu gündeme gelince…

Sanıyorum olayların şiddetinden olsa gerek çok akla gelmeyen ama zaten yapılış amacını da kapsayan…

Toplumda ekonomik ve sosyal yapının değiştirilmesi konusu çok düşünülmez.

Ancak…

Darbelerin gerçekteki amacı:

Toplumda şok etkisi yaratılarak

Ulusal ekonomilerin yıkıma uğratılıp, ülkenin uluslararası sermayenin talanına açılması yanında…

Toplumsal yapının da buna uygun bir şekilde ulusal ve sınıf kimliğine düşman ulus öncesi örgütlere yani tarikat ve cemaatlere bırakılmasıdır.

Yani bugün devam eden ulusal ekonomimizin yok edilip ulusal kimliğimizin ortadan kaldırılması sürecinin başlangıcı 12 Eylül’dür…

İsterseniz tam burada 12 Eylül’le doğrudan ilişkili AET üyesi ülkelerle yapılan bir anlaşmadan bahsedelim ki oldukça önemli…

Yıl 1963

Bugünün AB üyesi o zamanın AET üyesi ülkelerle bir antlaşma imzalanıyor, adı da Ankara Antlaşması.

Antlaşmaya göre Türkiye 20 yıllık süre içinde belirlenen kalemlerdeki ürünlerle ilgili olarak sanayisini geliştirecek…

Süre bittiğinde de korumacılığı tamamen kaldırarak ülkeyi yabancı sermayeye koşulsuzca açacaktır.

1963 yılında imzalanan bu antlaşmanın bittiği tarih ne zaman dersiniz?

1983

Tesadüf mü?

Elbette hayır.

Yani 1980 darbesinden 1983’e kadar emperyalizme, yabancı sermayeye karşı olan ne kadar sendika…

Meslek odası

Dernek varsa kapatılmış…

Baskı altına alınmış…

Ülke yabancı sermaye açısından tam anlamıyla dikensiz gül bahçesine çevrilmiştir.

Demek istediğim…

Sadece Türkiye’de değil, dünyadaki darbelerin asıl amacı, Ulusal ekonomileri parçalayıp, ülkelerdeki antiemperyalist ulusal örgütleri sindirip, baskı altına alarak, ulus öncesi örgütlenmeleri destekleyerek

Ülkeleri emperyalist yağmaya açık hale getirmektir.

Adı ve söylemdeki amaçları ne olursa olsun amaç budur.

Bilmem anlatabildim mi? 

16-09-2024

Nusret KEBAPÇI

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER