Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Bir Osmanlı masalı: «Ayrılık Çeşmesi»

Muhterem okurlarım, bugün sizlere internette dolaşırken rastladığım «Üç Aylar» konulu nefis bir yazıyı (biraz kısaltarak) aktarmak istiyorum. Yazı, üzerinden onüç (13) sene geçmiş pek kıymetli bir Osmanlı tarihi bilgisi. Yazarı İhsan Muslu, tarih: 16 Temmuz 2008

“Osmanlı Devletinde «Üç Aylar» diğer zamanlardan çok daha farklı yaşanan zaman dilimleridir. Bu dönemde gerçekleştirilen en önemli gelenek hiç şüphesiz «Surre Alayları»dır.[1] Surre alayı, Hac mevsiminde kutsal topraklara ulaşması için, «Üç Aylar»ın başı olan Recep ayının on ikinci günü hacca gidecek Osmanlı Müslümanları ile birlikte yola çıkar, Şam’da Ramazan ayını geçirdikten sonra, Mekke’de gönderilen hediyeleri dağıtır, Haccı eda eder ve geri dönerdi.

Osmanlılarda ilk Surre Alayı Çelebi Mehmet tarafından 14.000 altınla[2] birlikte gönderilmiş, daha sonraki padişahlar zamanında para miktarı artarak bu gelenek devam etmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminde Hicaz bölgesinin Osmanlı sınırlarına dahil olmasıyla birlikte Surre Alayları daha sistemli bir şekilde gönderilmeye devam edilmiştir.

(…….) İstanbul’dan Surre alayı gönderilişi ise çok ihtişamlıdır. Surre alayı için düzenlenen merasimlerde çok teferruatlıdır ve Teşrifatçı tarafından Surre Alayı programı organize edilir. (…….) İstanbul’daki törenler alayın yola çıkmasından birkaç gün önce başlar, 50−60 kişilik bir topluluk sokak sokak dolaşarak Surre alayına halktan yapılacak küçük katkıları toplardı. Böylece bu hizmetten pek çok kişi nasiplenmiş olur, kutsal topraklara kendi gitme imkânı olmayanlar verdikleri sadakaların gitmesiyle mutlu olurlardı.

Alayın uğurlanışı Topkapı Sarayı’nda yapılır; padişah,alayı sarayın önünden uğurlardı. Törende Kur’ân, mevlid ve naatlar okunur, son duâlardan sonra , emanetler, Surre devesinin sırtında, Topkapı Sarayı’nın çıkışına kadar yolcu edilirdi. Alay, saraydan çıktıktan sonra Kireç İskelesi’ne (Sirkeci) gider, orada yapılan duâlarla bekleyen çekdiriye Osmanlı’da kullanılan bir tür savaş gemisi konarak Üsküdar’a geçerdi.

Alayın buradaki hareket noktası, Üsküdar- Kadıköy arasındaki İbrahim Ağa Çayırı idi. Surre Alayı buradan da duâlarla uğurlanır, kervandaki hacı adayları akrabalarıyla burada vedalaşırlardı. Bölgede bulunan çeşme bu yüzden “Ayrılık Çeşmesi” adıyla anıla gelmiştir. [Orada otobüslere binenler bu güzel hikâyeyi bilirler mi? REB]

(…….) Recep ayının 12. günü İstanbul’dan yola çıkan Surre Alayı ve değişik yol güzergahlarından gelen hacı adayları genelde Ramazan ayının ortalarında Şam’da toplanmaya başlardı. Ramazan orucunun bir kısmı bu şehirde tutulur yine Ramazan Bayramı Şam’da geçirilirdi.

Surre alayları Mekke ve Medine’deki kutsal emanetlere dair çeşitli ihtiyaçların giderilmesi Haremeyn’deki imar ve tamir faliyetlerinin yapılması, bütün dünyadan hac için gelen Müslümanların ibadetlerini rahatlıkla yapabilmesi için harcanırdı. Gönderilen hediye ve paraların önemli bir kısmı bölgede yaşayan fakirlere dağıtılırdı.

(…….) Fransa, Napolyon Bonapart aracılığı ile 1798’de Mısır’ı işgal etti. Bunun üzerine daha önceleri her sene Mısır’da dokunan Kâbe örtüsü, İstanbul’da Sultanahmet Camii avlusunda hazırlanarak Surre Alayı ile birlikte gönderilmeye başlandı.

(…….) Kâbenin yeni örtüsü götürülünce eski örtü İstanbul’a getirilir, Eyyüp Sultan türbesi’nde halkın ziyeretine açılır, sonra da ulema ve ricâl-i devlet tarafından tekbirle saraya getirilip, «Hırka-ı Saadet» Dairesi’nde saklanırdı. (…….) Birinci Dünya Savaşı’nın çok yoğun yaşandığı (1917-1918) yıl ancak Şam’a kadar ulaşabilen hediyeler, 1919’dan sonra artık yollanamaz olmuştur.”

Artık ne ihtişamlı Surre Alayları var, ne de Anadolu’da bu kutlu kervanın yolunu gözleyenler… Tarih kitaplarında kalmış o kutlu günleri bir masal gibi aktardık İhsan Muslu ağabeyin yazısıyla… (Ağlamak serbesttir) 04.02.2022

—————————————————
[1] Esasen Surre, akçe, para kesesi, para çıkını mánâsına geliyor. Fakat yazıda da uzunca anlatıldığı gibi, Osmanlı pâdişahlarının, her yıl hac zamânında Haremeyn (Mekke ve Medîne) halkına dağıtılmak üzere özel bir alay tertip ederek gönderdikleri para ve hediyelerdir. Surre yâhut resmî tâbiriyle Surre-i Hümâyun Osmanlılar’da ilk defa Çelebi Sultan Mehmed zamânında gönderilmiş, fakat her sene muntazaman gönderilme âdeti “Hâdimü’l-Haremeyni’ş-Şerîfeyn” unvânını alan Yavuz Sultan Selim ile başlamıştır (Mehmet Z. Pakalın). Osmanlı Devleti’nde hilâfet makāmından her sene Haremeyn yâni Mekke, Medîne fukarâ ve ulemâsına gönderilen paraya da “surre” denirdi (Ali H. Berki).
[2] Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı altını, toplam iki dirhemdi. Yàni 2×3,2075=6,415 gr. (yaklaşık bugünkü bir ata altını kabul edilebilir) 14.000×6,415=89 kilo, 810gr x788TL= yaklaşık 71 milyon lira sadaka gönderiliyor!.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER