Herkese Merhaba,
Aralık- 2021 olmuş, koca 365 günü yolcu ediyoruz artık. Takvim yapraklarıyla hesabımızı kapatıp 2022’ye adım atmaya hazırlanmak gerekiyor ve yazarın dediği gibi “ Pedalı çevirdikçe bisikletten düşmeyiz” inşallah.
Evet, Nisan-2021’de buluştuk Başkent Postasıyla, her ay bir yazı kaleme almaktı hedefimiz; ama istediğimiz gibi olmadı; mesela Ekim- Kasım aylarında yoğunluk nedeniyle yazı yazamadık. Zaman fukaralığımıza rağmen, bazen iki-üç sayfalık yazılarda yazdık ve yayıncılarımız bu yazıları, noktasına- virgülüne dokunmadan yayımladı; insan, toplum, ülke ve memleket başlıklı konularda fikir jimnastikleri yaptık bize ayrılan sayfalarda. Dolayısıyla okurundan dağıtıcısına yayıncısından yapımcısına emeği geçen herkese şükranlarımızı sunmak, ödenmesi gereken bir borçtur diyoruz. Teşekkürler hepinize ve herkese…
Bu sayıda daha önce bahsettiğimiz, ileri tarihte kaleme alacağımızı söylediğimiz yazımıza geri dönelim istedik. Zira 2021 yılı biterken ve “Kastamonu Turizm Fakültesi, Kastamonu Turizminin Amiral Gemisi Olacak” sözünün gerçekleşme sıcaklığı dururken, fikir ve duygularımızı paylaşmanın uygun zaman olduğunu düşündük.
2005 yılında Kastamonu’dan Yeni Çizgi adlı mevsimlik dergimizde “Üniversiteye Giden Yolda Kastamonu’daki Üniversite Birimlerimiz” adlı bir dosya hazırlamış ve “ Üniversite ve Turizm” konusunu tartışmıştık:
“ Kastamonu, aşağı yukarı son yirmi beş yıldır; ekonomik, kültürel ve sosyal bir dönüm noktasının eşiğinde gezinmektedir. Daralan bütçe imkânları neticesinde küçülen kamu kurumları, devletin ekonomiden kısmen çekilmesi sonucu özelleştirilen kamu iktisadi devlet teşekkülleri, kapatılan ve istihdamı daraltılan iş yerleri… vb. gibi, bir çok yapısal sorunla uğraşan Kastamonu, İki yeni ikame aracını, bünyesine sağlıklı bir biçimde monte etme sürecindedir. Bunlar; Üniversite ve Turizmdir.”
İşte bu şekilde başlamıştı satırlarımız, hatırlayan ve okuyanlar bilirler…
Öyleyse, önce Üniversite diyelim;
Bu kurum kitaplarda ki tanımıyla, bizlere milli mutabakatlarımızı, dünyayla entegrasyonumuzu ve bilgi toplumu olma yolunda adımlarımızı sıklaştırmayı öğretir.
Üniversitelerimiz fildişi kuleler değil, toplumun ihtiyaçlarına duyarlı olması gereken kurumlardır. Uluslararası rekabetin hüküm sürdüğü bir çağda, her alanda güçlü olabilmenin yolu; iyi yetişmiş ve nitelikli insan gücünden geçmektedir. Bu ihtiyacın karşılanma membaı ise, üniversitelerdir.
Türkiye’ de 2006 ve 2008 ataklarıyla 81 ilimizde üniversite kurulmuş, kamu ve vakıf olmak üzere, 2021 yılı itibariyle Üniversite sayımız 205’e ulaşmıştır.
Şimdi ise Kastamonu Üniversitesinin gelişim sürecine bir göz atmayı deneyelim:
İşin başında, bu noktada hiç tevazu göstermeyeceğiz; İçerisinde yer aldığımızdan çok yakından biliyoruz bu kurumu, şaka maka derken 1980’den bu yana 40 yılı aşkın bir süre geçmiş… Birden yükseköğretimle tanışma vesilemiz olan Kastamonu Eğitim Enstitüsü’ne başlama anıları canlandı gözümüzde; 1980 yılının Ağustos ayı idi. Kulakları çınlasın sevdiğim ağabeyim Artvinli Hüseyin Torun hocamız referans olmuştu, Kastamonulu okul müdürüyle görüşmemize.
Okul müdürü Sayın Mustafa Eski’ nin makamında karşısında oturuyorduk. Ağır bir mide ameliyatı geçirmiş, memleketimiz Kastamonu’ya tayin istemiş, ilk görev yerimiz Malatya’dan Kastamonu’ya atanmıştık. 1978’in Şubat ayında stajyer Fransızca öğretmeni olarak göreve başlamış, 1980 yılının Ağustos ayına kadar 12 ( On iki) yer değiştirmiştik.
Okul Müdürü Mustafa Eski Hocamızla, hoş beşten sonra;
– Sayın Müdürüm, bu benim 13 (On üçüncü) okulum, eğer 6( Altı) ay burada çalışabilirsem emekli olurum inşallah dedim. Kıymetli dostlarım bana güvenmiş ve tahammül etmiş olmalı; 25 yaşında en delikanlı (genç) hocası olarak başladığımız bu müessesede, sadece bir sözleşme iptali ve ardından mahkeme kararıyla vazifeye geri dönüş, üç adet 13b-4 Cide MYO süreli görevlendirme yer değişikliği, bir Fakülte değişikliği ve iki defa 2007 ve 2018 Milletvekilliği Seçimlerine Katılma ve geri dönüş inkıtaları(beşer aylık iki bekleme süresi 10 ay)dışında, 66 yaşında hala mensubiyet şuuruyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Deyim yerindeyse biz hancı birçok ahkâm kesenlerde yolcu oldu diyebiliriz.
Bu bizim yorumumuz elbette; yaşadıklarımızdan yansıyan yönüyle; hani ilkokul yıllarımızda öğrendiğimiz bir şarkı var ya “ Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür, gitmesek de kalmasak ta…” Neredeyse 2006’dan bu yana Kastamonu insanının koro halinde söylediği şarkı…
Öte yandan, yaşadıklarımızla bize “ Kastamonu’nun Asırlık Hasreti Üniversite” adlı kitabımızı yazdıran… İnsanların eline güç geçtiğinde ne kadar acımasız olabileceğini kanıtlayan, keyfiyetin egemen olduğu bir garip kamusal alan…
2006-2021 Vay be… On beş yaşına girmiş Üniversitemiz, maşallah. Hara güreyle geçen on beş yıla rağmen müthiş bir gelişme var üniversitemizde, giderek daha da müesseseleşiyor…
14 Fakülte, 3 Enstitü ( Sosyal, Sağlık ve Fen Bilimleri), 2 Yüksekokul, 13 MYO, Kastamonu Teknokent, Teknoloji Transfer Ofisi ve Ormancılık ve Tabiat Turizmi İhtisaslaşma Koordinatörlüğü gibi birimlerde vazife yapan 908 akademik eleman (80 Profesör, 100 Doçent, 260 Dr. Öğretim Üyesi, 157 Araştırma Görevlisi, 283 Öğretim Görevlisi, 17 Yabancı menşeili öğretim elemanı), 625 idari personel, 27290 öğrenciye hizmet veriyor.
İyi hatırlarız, Üniversitenin ilk Rektör seçiminde 6 kişilik Profesör adayını, dış destekli olarak sağlayabilmiştik. Zira bir iki profesör, üç beş doçent, beş on Yrd. Doç hocamız mevcuttu o yıllarda.
Şu an Üçüncü rektör dönemini yaşıyoruz ve ilk seçimsiz doğrudan Cumhurbaşkanlığınca atanan Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal’la…
Kampüs, Daday yolu üzerinde Kuzeykent muhitinde olduğundan ve de halk, üniversite kavramını binayla eşleştirdiğinden olmalı, çarşıya yakın olan Eğitim Fakültesini veya kampüs başlangıcındaki Kastamonu MYO’yu Üniversite olarak adlandırıyor hala.
Kastamonu, yakın geçmişte, uzunca bir zamandır üniversiter yapının içerisinde yer almasına rağmen, üniversitenin gerçek gücüyle 2006’da tanışmıştır.
2006-2011 yılları, ilk beş yıl fiziki yapı düzenlemeleri ve Üniversitemizin kendini anlama ve kendini tanıma yılları olurken maalesef öğretim elemanları ve personel ilk kez mobbingle tanışmış ve idare mahkemesinde hak arayışlarını yaşamışlardır. Bu dönemin sloganı “ Ben işten atayım o mahkemeden dönebilirse dönsün” olmuştur.
2011-2019 yılları arası Fakülte, Yüksekokulların ve Bölümlerin açıldığı içlerinin referanslı akademisyenlerle doldurulduğu, Erasmus, Mevlana ve Farabi değişim programlarının hayata geçirildiği yıllar olurken ciddi güç zehirlenmelerinin de yaşandığı, bir dönem olarak anılmaktadır. Bu dönemin sloganı “Ahbap, çavuş olsun, bize biat etsin”
Şu an Kastamonu Üniversitesi, 2018’in sonlarına doğru Bölgesel kalkınmada misyon odaklı Üniversite olarak belirlenmiş; İhtisas alanı olarak da Ormancılık ve Tabiat Turizmi tespit edilmiştir.
Salgın esnasında yeni akademik yılda üniversitemizde yüz yüze ve uzaktan eğitim sürerken, öte yandan da Kastamonu ve çevresinin kalkınmasına ivme kazandıracak ormancılık ve doğa turizmine yönelik onlarca proje üretilmiş bulunmaktadır. Bu projelerin en önemlilerinden biri olan Tabiat Turizmi Sempozyumu 22-26 Kasım 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Tüm turizm paydaşlarının, yatırımcıların, STK’ların ve yerel yönetim kuruluşlarının panelist olarak katıldığı, Türkiye’nin turizm uzmanlarının uzaktan eğitimlerle iştirak ettiği bu oturumlar, yöre halkında büyük bir heyecan oluşturmuştur. Yazımızı yayına gönderdiğimiz esnada, Sempozyum Sonuç Bildirisi hazırlanmaydı.
Umuyoruz ve inanıyoruz ki; önümüzde ki yıllar, araştırma açısından oldukça bakir olan Kastamonu’nun birbirinden ilginç araştırmalara tanık olacağı, yöre insanının sosyal yapısının iyileştirileceği anlamlı atılım yılları olacaktır.
Daha net bir ifadeyle Kastamonu, üniversiteyle kucaklaşacak, üniversite de Kastamonu’yla buluşacaktır.
Turizme gelince; Doğal ve kültürel çevresiyle Kastamonu ilinin son derece cezbedici bir yer olduğunu ziyaretçilerin deneyim paylaşımlarından öğreniyor, hem de sosyal medyada giderek aktifleşen kısa film ve videolardan seyrediyoruz. Sloganlaşan ifadelerle bu yapı şöyle özetlenebilir;
a-)Doğal çevre açısından, Kastamonu, Doğanın kucağında özenle saklanmış bir yöredir.
b-) Kültürel çevresi ise, pek çok medeniyetin ayak izlerinin rastlandığı, tüm devirlerin derlendiği kültür miraslarının gözlemlendiği bir açık hava müzesidir.
İşte Üniversite ve Turizm; Bu iki enstrüman, sürdürülebilir kalkınma açısından ele alındığında, daha işin başında, bacasız fabrikaların özelliklerine sahip olduklarını söyleyebiliriz. Bilinçli yönetildiklerinde, ne doğayı tahrip ederler ne de kültürel kirlenme oluştururlar.
Üniversitemiz, şüphesiz, kendi özerk ortamında, Neredeyiz? Ne yapıyoruz? Nereye varmak istiyoruz? Diye sürekli kendini sorgulayarak yoluna devam edecektir.
Kastamonu turizmi de bir gün mutlaka kendi kendini sorgular düzeye gelecektir. Ama bu gün için, Turizmde hala genç bir yöre görünümündedir. Dolayısıyla; Kamu ve özel sektör görevleri, tüketici hakları, sektör çalışanları ve uluslararası etik mevzularında kimi sorunlar yaşanmaktadır. Sorunları fark etmek ve üzerinde konuşmak, çözüme giden en güçlü adım olup, bu yaklaşım, kalkınma ve gelişmenin de katalizörü olacaktır.
2021 yılında sağlık, huzur ve başarı sizlerle olsun diyor, selam ve saygılar sunuyoruz.
YORUMLAR