Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Said Paşazade / Araştırmacı yazar

Cehalet adamsencilikle birleşmişse…

Vaktiyle üstad Necip Fazıl, “Osmanlıca bilen nesiller gittikten sonra cahilliğin ne olduğunu göreceksiniz” demiş. O günler geldi de geçiyor bile… Nereye kafanızı çevirseniz cehalet fışkırıyor.

Oruçlu oruçlu yürüyorum markete kadar. Bir serseri, otomobilin teybine abuk bir arabesk koymuş, köhne bir araba altındaki ama fazladan on tane de lamba taktırıp güpegündüz hepsini de açmış, bir sağ yapıyor bir sol.

Belli ki, «mübarek ay Ramazan» dememiş içki içmiş. Her an birini ezebilir, birine çarpabilir bu it, fakat yetmemiş bir de yüksek desibelde müzik (!) ile çevreyi rahatsız ediyor. Herife elimle “ne yapıyorsun?” mánâsında bir işaret yaptım. Beyin tamamen dumur olmuş ki bir halt anlamadı. Aman iyi ki anlamadı ayol, bir de oruç oruç kavga etseydim belki de bıçaklar mıçaklardı beni.

Eve gelip sakin sakin düşününce Allah’a şükrettim, canımı kurtardığım, çarpmadığı ve başıma bir iş gelmediği için. Köpekler serbest, taşlar bağlanmış hesabı, polis acaba diyorum, nerde gariban var onları mı gözaltına alıyor? Bunlara yürekleri mi yetmiyor, bunlar nasıl böyle dolaşabiliyor, hiç mi göremiyorlar? Yoksa polis değilde kanunlar mı hiç mesabesinde? Cehalet ve adamsendecilek birleşmiş bu ülkede.

Fikir ve kültür hayatımız (nâdir istisnalar dışında) dumura uğramış, körelmiş, yozlaşmış, dehşetli bir erozyona mâruz kalmış Kemal devrimleri sonrasında. Düşünce, kültür, araştırma, sanat olması için iki âlet gereklidir. Biri: Yazılı-edebî lisan. İkincisi:Güçlü, vasıflı, hem millî kimliği, hem de genel kültürü kazandıran eğitim. Bizde ikisi de yok.

Edebî lisan konuşulmaz, yazılır. Konuşma ve iletişim Türkçesi birkaç yüz kelimeden ibaret bir dildir, onunla külltür, felsefe, düşünce, sanat olmaz.

Genç nesillere yazılı-edebî anadilini öğretemeyen okullara lise denilebilir mi? Bu memlekette hakikî liseler Sultan Abdülhamid zamanında vardı. O gelenek 1950’ye kadar sürdü. Sonra popülist politikacılar liseleri bitirdiler. 1950’ye kadar güçlü liselerin güçlü öğretmenleri hep Osmanlı devrinde yetişmişti. Necip Fazıl üstad bunu söylüyor.

Merhum babamların zamanında Lise mezunları adam gibi adam olurlar, millet onlara büyük saygı duyarmış. Bugün cehalet Üniversitele kadar yükselmiş. Herif iki üniversite bitirmiş ama adam olamamış…

Hocaları ne ki kendi ne olsun? Profesör diye hava atıyorlar ama tek ilmî makaleleri yok beynelmilel kabul görmüş. Neden bizde yüzlerce önemli şahsiyet hakkında dört başı mâmur, ciddî, mükemmel ilmî araştırma yapılıp da yayınlanamıyor? Yakın tarihimizin en önemli şahiyeti Mustafa Kemal’dir ve fakat onun hakkında da tek ciddî araştırma yok!.

Türklerin en büyük şairi Fuzulî hakkında en sağlam en büyük araştırmayı kim yapmış biliyor musunuz? Bir Ermeni ve haliye Ermenice yazılmış!..

Necip Fazıl dedik madem, hal-i pür melâlimizi anlatan o nefis mısralarıyla bitirelim:

Bıçak soksan gölgeme, / Sıcacık kanım damlar. / Gir de bak bir ülkeme: / Başsız başsız adamlar… / Ağlayın, su yükselsin! / Belki kurtulur gemi. / Anne, seccaden gelsin; / Bize duâ et, emi! 24.04.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER