Cumhuriyetmiş pöhh…

Geri adım atmayacak, sâbit kadem olacaksınız. Aksi halde o vatan ve millet haini, kuyrukları dışarıda olan iç düşmanlar, korkunuzu kullanıp daha kötü hamleler için cesaret bulacaklardır.

Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş 8. Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı’nda düzenlenen konferansta, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Meselâ Fransız Devrimi, her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır.

Yine en sert devrimlerden bir tanesi, Mao’nun Çin kültür devrimidir, lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” dedi. Mahir Bey, Cemil Meriç, Mehmed Şevket Eygi gibi kıymetli mütefekkirlerimizin dediklerini tekrar ediyor, hissiyatımıza tercüman oluyordu..

Ünal’ın ifadeleri, gürûh-i lâ yüflihûnca peydahlanmış «Cumhuriyet karşıtlığı» tabusuna çarpmakta gecikmedi… O kadar ki birilerinin sözcüsündeki sivridil türü yaratıklar, “Mahir ip atla, Mahir topu at” gibi terbiyesizlikler bile yaptı…

Hayli spekülasyon ve provokasyon yaptılar. Gûya Mahir Bey’e büyük tepki varmış, Bunlar da halka sormuşlar. Gerçekten sorsalar neyse de bakın nasıl ve kimlere soruyorlar:

Kendi gazetelerinden aktarıyorum:

“Biz de İstanbul Bakırköy’de halka mikrofon uzattık, bu ifadeler hakkındaki fikirlerini sorduk. Vatandaşlar, Cumhuriyet’e her zaman sahip çıkacaklarını vurguladı.”

Halkı temsilen (!) konuşturulanlardan biri var ki, “nasıl ve kimlere soruyorlar” sualimize hakkıyla cevap teşkil ediyor herifin lafları:

“Bir Cumhuriyet çocuğu, Cumhuriyet vatandaşı olarak bu açıklama beni çok üzdü. Hálâ Arap özentilikleri var. Bilmiyorlar mı Arapların neler yaptıklarını… Cumhuriyet demek özgürlük demek. Cumhuriyet demek yaşam demek.”

Bunlara boşuna gürûh-i lâ yüflihûn demiyoruz. Bunlar Cumhuriyeti de Atatürk’ü de kafalarındaki her türlü muyayyebatı yaşamak, her cürmü işleyebilmek için bir «özgürlük» seti yapmış, İslâm’ı “Arap özentisi”, Arap din kardeşlerimizi de ilânihâye “düşman” ilân etmişlerdir.

Bunlarla mücadele için önce yürek, sonra dâva adamlığı gerek. Siyasî endişelerle, oy falan diye taviz vermeyecek, dâvanızı son nefesinize kadar savunacaksınız.

Türkiye’de Cumhuriyet kurulalı 99 sene oldu. Hálâ, Mahir (Ünal) Bey ve bizlerin Osmanlı sonrasını kasdederek söylediğimiz “Cumhuriyet rejiminde” meselâ «Atatürk inkılâbları» gibi fevkalâde mühim hadiseler konuşulmasın mı?

Cumhuriyeti tabu haline getirme gayretinin arka planında gerçekleri saklamak niyetiniz mi var? “Yaşasın Cumhuriyet” derken “Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi” mi demek istiyorsunuz?

Cumhuriyeti rejim olarak tek başına kutsarsanız, Çin Halk Cumhuriyeti, İran İslâm Cumhuriyeti gibi rejimleri de zikredecek misiniz? Solcular olarak eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri için ne dersiniz?

Mehrum üstâd Mehmed Şevket Eygi, 30.10.2016 tarihli ve «Cumhuriyetin ilkeleri, değerleri, kriterleri vardır» başlıklı yazısında ölçüyü veriyordu:

“Birincisi adalettir. Adalet, âdil kanunlarla ve âdil yargı sistemi ile sağlanır. (Akabinde) Can güvenliği, Mal güvenliği, Akıl güvenliği (gelir).

Din inanç inandığı gibi yaşayabilmek ibadet hürriyeti ve güvenliği. Irz, namus, nesep güvenliği. Suç işlemeyen kimselerin korkusuz yaşama hürriyeti.

Bir ülkede, millî kimliğe düşman egemen azınlıklar, çoğunluğa tahakküm ediyorsa orada gerçek Cumhuriyet yoktur.

Cumhuriyet erdemler (faziletler) rejimidir. Cumhuriyet rejiminde, uluslararası şeffaflık, temizlik ve ahlâk notunun, 100 üzerinden en az 70 olması gerekir.

Gerçek Cumhuriyette kadınların iffetleri, namusları, haysiyetleri korunur. Gerçek Cumhuriyette, millî kimlik ve kültüre aykırı ideolojilerin resmiyette yeri yoktur.”

Cumhuriyetmiş… 99 yıldır vesayetçiler yüzünden hakkıyla dinî bayramlarımızı bile kutlayamadık. Ramazan’a Şeker, Kurban’a Et Bayramı dediniz. Bazı hainler işçilerine namaz kıldırmadı, oruç bile tutturmadı.

Kötü bayramlar diliyorum size… 29.10.2022