Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

Derin Nostalji: Ah Sizi Gidi Derin Gizemciler!..

Muhsin AKIL

Nostalji, geçmişe dönük mutluluğu, özlemi hatırlatan iyi-kötü, acı-tatlı, güzel-çirkin anıların, duygu ve düşüncelerin yeniden hatırlanmasını sağlayan bir kavramdır. Tarihi, siyasi, edebi ve sosyal literatüre girmesi ise 1688’de İsveçli Dr. Johannes Hofler’in sayesinde olmuştur. Kökeni nostos-algos (dönüş-acı) kelimelerinden oluşmuştur. Biz nostalji kavramı üzerinden kendi geçmişimizin derinliğindeki gerçeklere (yaşanmış ilginç, çarpık, tuhaf/garip olaylara) giderek günümüze ışık tutmaya çalışacağız.

Derin nostalji derken (adı üstünde) geçmişimizde yaşanmış sır dolu olayların derinliğindeki asıl gerçeklerin varlığını hissettirmek için (devletimizin ve milletimizin bekasına yönelik yapmış olduğumuz hizmetlerle ilgili) imgelerle, imalarla, vurgularla, işaretlerle, şifrelerle izah ederken birilerinin ve benzerlerinin kurnazlık yapıp bu gerçeklerden nemalanarak gazetelerde, televizyonlarda ve sosyal medyada gizemli iddialarda bulunarak çok şeyler bildiğini ima eden yazılar yazması ve konuşması bizleri hiçbir zaman rahatsız etmemiştir! Şu anda da rahatsız olduğumuzdan dolayı bu konu üzerinde durmuyoruz. Tam aksine okuyucularımızı bu konuda bilgilendirmektir asıl amacımız.

Çünkü bahsetmiş olduğumuz ‘birilerini ve benzerlerini’ her zaman reklamın kötüsü olmaz mantığı içinde değerlendirmişizdir. Çünkü o birilerini ve benzerlerini uyarmamıza gerek yok! Uyarsan da zaten onlar bildiklerini yaparlar. Onları kendi hallerine bırakıyoruz. Yapmış oldukları şey etik olmasa da aynı değirmene su taşıdıkları için hep görmezlikten geliyoruz!

Birileri ve benzerleri dediğimiz tür insanlarda ego, kendini beğenmişlik, kibir/kompleks vs. nefsi emareler olduğunu zaten çok iyi bilmekteyiz. O birileri ve benzerleri nefislerini okşayıcı şeylerin söylenmesinden, alkışlanmaktan, övülmekten o kadar çok hoşlanırlar ki… Gazetelerde yazılarının okunmasından, televizyonlarda izlenmekten o kadar çok hoşlanırlar ki… Sosyal medyada takip edilmekten, internette videolarının izlenmesinden o kadar çok hoşlanırlar ki…

Vurgularımız sakın yanlış anlaşılmasın!.. Bizim yorumumuz sadece bahsetmiş olduğumuz ‘birilerini’ ve ‘benzerlerini’ ilgilendirmekte… Yoksa genel anlamda her insan kendi iradesi doğrultusunda yazılı, görsel ve sosyal medyada takip edilmeyi, tıklanmayı ve izlenmeyi ister. Onlara hiçbir sözümüz yok. Bizim bahsettiğimiz devletle ilgili çok şey bildiklerini iddia eden egosu tavan yapmış, kendilerine gizem katan, çokbilmiş havasında caka satan alkışlanmayı, övülmeyi, böbürlenmeyi çok mu çok seven insanlarla ilgilidir.

Bahsetmiş olduğumuz o birileri ve benzerleri aynı zamanda çok iyi bir kopyacıdırlar! Taklitçidirler demiyorum, kopyacıdırlar! Çünkü taklitçiliklerini çok iyi gizlerler. Tarihten, yaşayan tarihçilerden veya yaşayan derincilerden kopyaladıklarını büyük kurnazlıklarla, edebi kıvırtmalarla, büyüleyici sözlerle, ve etkileyici beden dilleriyle pazarlamasını çok iyi bilirler. Yani, iyi satarlar… O tiplerin alıcıları da çoktur. Aslında alıcılarını da hiçbir sözümüz yoktur. Çünkü toplum (insanlar) derin konulara meraklı ve açtır! Tabi ki bu meraklarından dolayı ve derin konulara aç oldukları için o birilerini ve benzerlerini izlerler, dinlerler, takip ederler. Bu da gayet doğal/normal…

Maalesef o birileri ve benzerleri paylaşmayı, dayanışmayı ve istişareyi hiç sevmezler. Hep BEN egosu ile kendilerini topluma pazarlarlar! Çaldıkları veya kopyaladıkları devletle ilgili derin içerikli fikirleri, düşünceleri ve görüşleri kendilerine mal etmek (sahiplenmek) gibi kötü bir alışkanlıkları var. Bu tür insanlar sıkıştıkları zaman ortaya yalan atarlar. Ya da ortaya attıkları devletle ilgili derin içerikli düşünceyi, fikri veya görüşü toz-pembe yalanlarla süslerler. Süslemeyi, abartmayı, şişirmeyi pek mi çok pek severler. Zaman içinde ortaya attıkları kendi yalanlarına bile inanırlar! Yeter ki yalanları hoş olsun ve toplumda kabul görsün.

Evet, bugünkü yazımın başlığı ‘derin nostalji’ idi! Elbet ki vardı bir sebebi! Çünkü yarım asırdır bu tür (sözkonusu o birileri ve benzerleri) ile o kadar çok karşılaştık ki… O yüzden bugün farklı bir konu olarak Derin Nostalji üzerinde durduk ve ‘derin gizemciler’den bahsettik. 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER