(Dolar İndi Bindiye, Muhalefetin Adayı Kimdi, Çok Daldık, Dış Güçleri İhmal Ettik!)
Bir ara sürekli olan olumsuzlukları dış güçlere bağlardık, dış borcumuz artar, dış güçler, dış ticaret açığımız artar dış güçler, hatta muhalefet adaylarını Sisi’likle suçlar, sonuna kadar dünya önderi olduğumuzu iddia ederdik… 2023 de ilk on ekonomi arasına girerek dünya etkin devletleri olma yolunda hızla ilerlediğimizi söyler, kendimizde inanırdık… Ülkemiz Türkiye’yi hafife alıyor değilim, bölgesel gücüz, dünyada etkili ilk 20-30 ülke arasındayız bunu bilemezde dünyanın her yerinde sözde operasyonlara kalkarsak etkin devletlere, başka devletlerin egemenlik sınırlarına çarparız.. Her neyse, konumuz bunlar değil ama bunlar yüzünden geldiğimiz nokta burası… Şimdi dış güçler ne âlemde bakalım mı?
Belli başlı dış güçlerle karşılaştığımız alanlar nereleri, bir Ak Deniz, iki Suriye Sorunu, üç etkin dış güçler bizden ne istiyor biz ne yapabiliriz?
Doğu Akdeniz sorunu, aslında orada ki yer altı zenginlik kaynaklarının paylaşım sorunu bizim için çok önemli, iyide orada karşımızdakiler kim, bizimle birlikte kim hareket ediyor? Biz bu hakkımız olan enerji kaynaklarına sahip çıkmak istediğimiz de kimlerle çatışacağız? Kimler bizimle birlikte hareket edecek? Bunlar belli mi, karşımızdakiler belli ama yanımızdakiler belli değil neden? Uzun süredir karşımızdaki ittifak safları sıklaştırmış anlaşmaları, sözleşmeleri, ortaklıkları yapmışlar biz ise bizi ikinci derecede, ilgilendiren işlerle uğraşmışız… En son habere göre “Katar ve Exxon(ABD), Kıbrıs Rum Kesimi’yle anlaşarak Türkiye’nin kıta sahanlığında doğal gaz arama ve üretim paylaşımı anlaşması yapmıştı. Türkiye’nin ‘Kardeş ülke’ olarak nitelendirdiği Katar, bugün Kıbrıs Rum Yönetimi’yle yaptığı anlaşma gereğince 10’uncu parselde sondaj çalışmasına başladı.”Gelelim ikinci sorunumuza Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için Suriye hükümeti kadar önemli olduğunu bile, bile oranın istikrasızlaştırılmasına göz yummuşuz… Orada istemediğimiz bir yapı ortaya çıkınca da operasyonlar yapmaya başlamışız… PKK/PYD oraya bizim müttefikimiz ABD eliyle yerleştirilmiş, bir aralar PYD lideri başkentimiz de ağırlanmış önceleri bu duruma sessiz kalmışız, Esat yenilecek, bence iyi ki yenilmemiş dış güçlerin oradaki oyununu 20 bine yakın tır ile PYD/PKK’ya yapılan silah yardımından anlamış olmamız lazım… Biz ne zaman uyanmışız, takii sanırım 2016 da Rusya, İran ve Türkiye Suriye Sorunu üzerine anlaşıncaya kadar… Suriye sorunu bizim ne kadar ekonomik enerjimizi aldı, askeri harcamalarımızı artırdı, göçle gelenlerin neden olduğu sosyal sorunlar artısı… Buna rağmen Suriye ile görüşerek çözeceğimiz sorunu, başka ülkelerle görüşerek çözmek istiyoruz.. Son zamanlarda görüşme işaretleri olsada üst düzey görüşme yok sanırım… Oysa burada bizim çıkarımız Suriye yönetimiyle direk görüşmeleri gerektiriyor, bunu herkes biliyor ama görüşülemiyor neden? Bu soruları siz vatandaş olarak cevaplayın, asıl dış politikamızdan sorumlu olan yöneticiler daha çok cevap ve çözüm bulmalılar… Dış güçlere devam edelim mi, yoksa en küçük devletlerin bile dış operasyonlara maruz kalmadığını görerek, dış güçler hep olacak, onlarda, biz de çıkarlarımızı mevcut dünya düzeni için de maksimize etmeye çalışacağız… Kısacası…
Dünya tek devlet olamayacağına göre, dünyanın her yeri Türkiye olamayacağına göre dış güç dediğimiz, dünya yaşamını paylaştığımız ülkeler ve toplumlar olacaktır… Olsun da, yeterki biz dış güç dediğimiz bu ülkelerle, aynı İngiltere ile olduğu gibi, aynı Rusya ile olduğu gibi, aynı Çin’le olduğu gibi… Diplomasinin imkanlarını kullanarak, müzakereye, uzlaşıya, sözleşmeye dayalı olarak anlaşabilelim… Anlaşamadığımız zamanlarda ise başka yöntemleri kullanabilecek kapasitemizi hazır tutalım, böylece yukarda bahsettiğimiz Ak Deniz enerji kaynaklarının paylaşımında yaşanılan sorunlarda olduğu gibi her türlü araç ve gereçlerle arayabilelim.. Bunun için ekonomik, sosyal, siyasal olarak demokratik hukuk düzeni içinde güçlü olarak dünyamızda yer alalım… Dünya dışı dış güç varmı bilmiyorum, ama dünya içi güçler tarihin her aşamasında oldular ve olacaklar… Biz dünya yaşamının neredeyse doğal hali olan bu durumdan şikâyet etmek yerine…
Ekonomik olarak güçlenmek için teknolojiyi, tekniği kullanarak üreteceğiz, tasarruf edeceğiz ekonomik olarak güçleneceğiz dış güçlerden yatırım ve borç para beklemeyeceğiz… Sosyal olarak güçlü olmak için çocuklarımızı gençlerimizi günün bilimsel bilgilerine göre eğiteceğiz, siyasal ve düşünsel ayrılıkları çatışma nedeni yapmayacağız, ekonomik kazanımlarımızı toplumumuza daha adil bölüştüreceğiz… Demokratik hukuk düzenimize toplumumuzun tümünün güvenini kazanacak reformları yapacağız.. Örneğin Danimarka, adalet sistemine güven oranı nedir, bizde nedir.. Hukukun üstünlüğüne en çok inanan ülkeler 1.0’e, en az inananlar ise 0.0’a yakın olarak düşünülünce… Hukukun üstünlüğüne en çok inanan ülkeler birinci liginde olanlar kimler? Danimarka – 0.89, Norveç – 0.89, Finlandiya – 0.87, Güney Kore – 0.72, üzülerek belirteyim bizim yerimiz ikinci lig bile değil üçüncü lig olsa gerek… Türkiye – 0.42, Afganistan – 0.34, Kamboçya – 0.32, Venezuella – 0.29, hukukunuza toplumunuz ve dünya toplumları güvenmiyorsa, siz yaşadığınız sorunları dış güçlere bağlasak da sorunların nedeni iç ihmallerdir…
Bütün yukarda saydığımız güçlerin yanına askeri gücümüzü de eklersek dünya düzeni içinde dış güçlere rağmen hakkımızı hukukumuzu koruyabiliriz korumak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
YORUMLAR