Korona belâsı ile yaklaşık iki yıldır malülüz. Hálâ her kafadan bir ses çıkıyor, halka vaka tablolarından başka bilgi verilmiyor, verilenler ise sadra şifa değil.
Aralık 2019’da Çin’in Hubei Eyaleti Wuhan kentinde, bir canlı hayvan pazarından yayıldığı sanılan bu viral hastalık, bulaştığı kişilerde pnömoni (zatürre, akciğer iltihabı), solunum yetmezliği (Acute Respiratory Distress Syndrome – ARDS) benzeri ciddî komplikasyonlar (beklenmeyen yan tesirler) ile ortaya çıkarmakta ve ölümcül olabilemektedir.
Solunum yolu belirtileri olan ateş, öksürük, nefes darlığı gibi semptomlar bildiğimiz ağır grip vakalarıyla aynıydı. Bu nedenle de hastaların çoğuna Covid19’a mâruz kalmışlar gibi tedavi (!) uygulandı.
Bu durum ise bazı hastalarda ölümcül oluyordu. Zira başlangıç tedavisi için verilen kortizonlu ilaçlar, Covid için yararlı olsa da, aslında gribe yakalanmış hastaların kilolu ve/veya nefes darlığı ile malül olanlarında ölümcül oldu.
13 Ocak 2020’de Covid olarak tescillenen virüs, insànlığı korkutması, hattâ sorumsuz haberler ve cahilce (kimisi kasıtlı) açıklamalar yüzünden insànlığı dehşete düşürmesi nedeniyle fert fert insànları öldürmekle kalmıyor dehşet büyüdükçe ekonomileri de çökertiyordu.
Virüs bağışıklığı zayıf bünyelerde olduğu gibi, bu işte de en büyük tahribatı zayıf ekonomilere yaptı. İnsànlar işe gidemedi, ilk darbede hastalık teşhisi konulanlardan işinden atılanlar oldu. Çarşı ve pazarlar çoşkusunu kaybetti, insànlar internetle alışverişe (ihtiyaçlarını çarşıya pazara gidip almak yerinne eve getirtmeye) yöneldi.
Tabi bu hal hareketsizliğe ve kilo alarak yeni hastalıklara kapı araladı. Baş belâsı Covid’in (veya mucitlerinin) de istediği buydu. Zira hareketsizlik, bağışıklık sistemini çökertmek için birebirdi. Tuzu kuru olanlar spora (idmana), fukaralar ise kötüleşip hızla ölmeye başladılar.
Hastalık yeryüzünün kadim derdidir. İnsanoğlu hayatı boyunca sağlıklı kalamıyor. Lâkin kimi hastalıkların hayırlara vesile olduğu vakalar da vardı. Derdi veren Allah dermanını da vermiş, hastalıkla mücadele eden bünye kuvvetlenmiş ve insànoğlu şifasını aramak üzere tabiatı yeniden incelemiş, ilaçlar üretmiştir.
Öyle ki bugün devasa ilaç sanayileri vardır. Keşke bitkisel ve alternatif tıbba meylimiz daha fazla olsaydı. Oysa insàna yan tesiri olmayan bitkilerle tedavi yerine, kimyasal ilaç sanayii müthiş kârlar sağladı.. Yàni Korona belâsında da kimyasal ilaçlar dominant (baskın) oldu.
İşte devlete “halka güzelce anlatın” derken biz bunları kasdediyoruz. Vaka sayıları tablosunu gösterip durmasın devlet. Bize vakalara nasıl müdahale edildiğini, yoğun bakımlarda yaşananları, aşının yan etkilerini anlatın.
İlk müdahale ilacı olan ve ucuz olması, yüksek vaka sayısıyla baş etmekte zorlanan yoksul ülkeler için denize düşen yılana sarılır misâli bolca kullanılan «Deksametazon» isimli (kortizon ağırlıklı ilaçların) kullanımında yeni düzenlemeler getirilsin.
Covid-19 virüsüne karşı elimizde yüzde 100 etki gösteren bir ilaç yok. Aşılar da dördüncü fazı onaylanmış yüzde 98 risksiz aşılar değil. Ve kilolu insanlarda kalp krizine yol açtığı iddiaları yaygın «Deksametazon» türü ilaçlar kimseye verilmesin.
Akciğer tomografisi Covid hastaları gibi görünen kişiler başka belirtileri taşımasalar ve dahi Covid19 hastalarıyla temasları varsa Koronası pozitif kabul ediliyor, kesin teşhis konulmuş hastalar gibi ele alınıyormuş. Bunlar nasıl işlerdir?
Kafamız mı basmıyor, aldatılıyor muyuz? Ey ricâl-i devlet, suçlanmak istemiyorsanız halka her şeyi dosdoğru anlatın!.. Tek endişeniz seçim kaybetmekse bile doğruyu anlatmak yalanlardan evlâdır.
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN. 03.09.2021
YORUMLAR