Diyanet İşleri Başkanlığı’nın siyaset dışında kalması gerektiğini biz de istedik. Hattâ bu konuda DİB’lığı yapan bazı zevatın yanlışlarına da dikkat çektik zaman zaman. Lâkin bu kez iş biraz farklı.
Farklı çünkü işin içinde Türkiye’nin en uçuk ve en samimiyetsiz kesimi olan Kemalistler var…
«Kemalizm» Türkiye’ye mahsus bir sahtekârlıktır diye çok yazdım. Kesinlikle samimi değiller. Zira iş başından itibaren bozuk. Kemalizm bir fikriyat olarak gelişmedi Türkiye’de. Takma adı Munis Tekinalp, asıl adı ise Moiz Kohen olan bir yahudinin eseriydi bu fabrikasyon.
«Moiz Kohen Kemalizmi» dedik o yüzden. Atatürk’ün ölümünden sonra fabrike edilen Kemalizm, bu yahudinin; içinde “Kahrolsun Şeriat” başlıklı bir bölüm de olan «Kemalizm» kitabıyla servis edildi.
Ve o kitapta yazılanlar maalesef Türkiye’nin resmî ideolojisi yapıldı CHP ve avanesi tarafından. Müslümanlar ise yetersizliklerini sürdürmekte ve bu duruma efradını câmi ağyârını mâni bir çözüm getirememektedir.
Zaman zaman insiyâkî (sevkitabiî, hissiyat ile) birtakım çıkışlar yapılıyor bu hal ise «Kemalizm»in sekülerleşmekte olan Müslümanlar arasında bile nüksetmesine sebep olmaktan başka işe yaramıyor.
Nüksetmek dedim de… Kemalizm hastalığının depreşmesini kastettiğimi herkes anlamıştır ama bir şey daha söyleyim izninizle. Nüks Arapça bir kelimedir ve nakasa (geri dönme, bizdeki nâkıs menfi, eksi anlamında) ile aynı etimolojik âiledendir.
Kelimeyi araplar da bu şekliyle çoğunlukla hastalıklar için kullanıyorlar. Nüksetmek bizim dilimizde yalnızca hastalık, dert ve illetler için kullanılır, hastalığın yeniden ortaya çıkması mánâsında.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 2021-2022 Adli Yıl Açılış Töreni’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ile birlikte duâ etmesi seküler kesimi fena rahatsız etti.
Tekrar edeyim o hâlde bunlar samimiyetsiz, sahtekâr insanlardır. Hem Atatürkçü geçinir hem de M. Kemal Paşa’nın Kurucu Meclis’i o günkü Diyanetle birlikte ellerini açarak duâlar eşliğinde açtığını gizlerler.
Paşa önce Hacı Bayram Velî dergâhında hatimler yaptırmış ve sonra da aynı hocalarla gelip hatim duâsı ve açılışı birlikte yaptırmıştır.
Bunlar din düşmanlığı histerisinden başka bir şey değildir. Neymiş efendim geleneklerinde bu yokmuş… Hangi gelenek efendi? Adalet mekanizması evvelâ “mülkün temeli adalettir” diye başlamıyor mu? Kimindir bu söz?
Yasama meclisini açanlar duâ ile başlamışlarsa, kanunları temsil eden yargı da aynı geleneği sürdürmeli değil midir ayrıca?
Bunlardan biri şöyle demiş:
“Bizim için de sürpriz oldu. Programda böyle bir şey yoktu. Bu görüntülerden yargı açısından biz de rahatsız olduk. Yargının ruhuna Fatiha okunmuş gibi bir görüntü oluştu.”
Fatiha, Kur’ân’ın bir Sûresi değil midir? Merhumlarımızın ruhuna okuruz rahmet dileği ile. Hem rahatsız oluyorsun duâdan hem de Müslümanların beş vakit namazlarında ve ayrıca ölülerine okudukları Fatiha’dan bahsediyorsun.
Bu nasıl bir ucube mantalite? “Yargı ölmüştür” demeye getiren dinsiz yargıçtan bu millete hayır gelmez. Bu Moiz Kohen zihniyeti yalnızca “Kahrolsun Şeriat” der, Allah ıslah eylesin. Lâkin artık milletçe ciddî mánâda ágâh olmak zamanıdır. Demedi demeyin! 09.09.2021
YORUMLAR