Dünyadaki Gelişmeler ve Türkiye’nin AB Üyelik Macerası!..

Türkiye, son 23 yıl içinde siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı, savunma sanayi vs. birçok alanda olağanüstü gelişmeler yaşadı. Her yönden gelişmiş, kimseye muhtaç olmayan ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Türkiye... Türkiye’nin AB üyesi olması için yeşil ışık yakılır mı?! Yani, Türkiye’ye Avrupa’dan böyle bir teklif gelebilir demek istiyoruz. Bu konuya açıklık getirmeden önce dünyadaki siyasi, ekonomik, teknolojik ve toplumsal gelişmeleri kısaca gözden geçirmemiz gerekiyor.

Mar 12, 2025 - 05:46
Dünyadaki Gelişmeler ve Türkiye’nin AB Üyelik Macerası!..

Türkiye’nin AB üyeliği hayali 2005 yılından bu yana adeta askıya alınmıştı! Fakat son yıllarda dünyada yaşanan olağanüstü gelişmeler ve olaylar Türkiye’nin AB üyeliği hayalini yeniden canlandırmış olabilir. Çünkü Türkiye, son 23 yıl içinde siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, istihbarı, savunma sanayi vs. birçok alanda olağanüstü gelişmeler yaşadı. Artık karşılarında o eski Türkiye değil, istikrarlı bir şekilde gelişen, büyüyen bir Türkiye var. Dış politikası, diplomasi trafiği, küresel sorunlarda arabuluculuk girişimleri, uluslararası ilişkilerdeki başarıları ile dünyanın (ne kadar AB üyesi olmasa da bilhassa Avrupa’nın) dikkatini çeken bir Türkiye’den bahsediyoruz.

Pandemi, Ukrayna-Rusya Savaşı, küresel gıda krizi, Ortadoğu’da Filistin/Hamas-İsrail savaşı ve Filistin/Gazze halkı üzerindeki İsrail zulmü, vahşeti ve soykırımı, Afrika devletlerinin ve halklarının uyanışı, yapay zekadaki korkunç gelişmeler, savunma sanayinde devası atılımlar, ülkeler arasında silahlanma yarışı vs. derken ABD’nin başına D. Trump’ın seçilmesi, Trump’ın seçimlerden önceki vaatleri ile seçimlerden sonraki açıklamalarının birbirini tutmaması… Suriye’de yıllardır devam eden Esad zulmünün sona ermesi… Suriye’nin özgürlüğüne kavuşması… Ve dünyada soğuk savaş dönemlerini hatırlatan yeni gelişmeler ve olaylar…

Ayrıca batılı devletlerin kendi aralarındaki güvenlik sorunu, ABD’nin/(Trump) Avrupa ülkeleri üzerindeki baskısı, NATO ve BM’in tartışılır hale gelmesi, ABD ve Rusya Yakınlaşması, ABD ve İngiltere arasında soğukluk, Rusya ve İran’ın Suriye’den çekilmesi, bu durumu fırsat bilen İsrail'in Suriye topraklarını göz dikmesi ve Filistin/Gazze üzerindeki zulmü, vahşeti ve soykırımı, Ortadoğu’da evdeki hesabın pazarda tutmaması, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve savunmaya yönelik atılımları ile birlikte barışçı, arabulucu, oyun kurucu bir faktör olarak dünyada sözü geçen güvenilir bir ülke haline gelmesi dünyada artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının göstergeleri olsa gerekti.

ABD Başkanı Trump’ın dengesiz ve tutarsız açıklamaları komşuları dahil Avrupa ülkelerini bir hayli etkilemişti. Başkan Trump aleni bir şekilde Avrupa ülkelerini tehdit ediyordu. Trump, Avrupa’nın savunma harcamalarını artırmamaları halinde ABD tarafından korunamayacağını açıklamıştı. Avrupa’nın kendini savunacak bir güçte olmamasının yegane sebebi ABD’ye bağımlı olmasından mı kaynaklanıyordu?! Polonya Başbakanı D. Tusk’un "500 milyon Avrupalının kendilerini 140 milyon Rus'tan korumak için 300 milyon Amerikalıya bağımlı olmasının, bir paradoks olduğunu" ifade etmesi maalesef acı bir gerçeği ortaya koyuyordu. Tusk, Avrupa’nın ABD bağımlılığını azaltmak için Türkiye ile bile görüşmek zorunda kalmıştı. Avrupa’nın adeta küresel bir güç olma yoksunluğu yaşadığını izah ediyordu. Savunmaya yönelik en fazla harcama yapan AB ülkeleri arasında Yunanistan, Polanya, Estonya ve Letonya başı çekiyordu.

Öte yandan Alman Meclis Federal Ordu Sorumlusu Eva Högl bile Alman ordusu hakkında açıklama yaparken Alman ordusunun yaşlandığını ve küçüldüğünü ifade etmesi acı bir gerçekti. Bu sebeple Eva Högl, ABD’nin tavır ve tutumlarından çok rahatsız olduğunu ifade etmek zorunda kalmış ve bu soruna bir an önce çözülmesi gerektiğini belirtmişti. Aynı zamanda Alman savunma sanayinin güçlenmesi için başta büyük para olmak üzere teknoloji, uydu, hava savunma için insansız hava araçları ile birlikte yapay zeka ve dijitalleşmeye ağırlık verilmesi gerektiğinin de altını çizmişti.

Avrupa’nın içinde bulunduğu bu durum dünyadaki tüm dikkatlerin Türkiye üzerine çekilmesine sebep olmuştu. İster-istemez aklımıza Türkiye’nin AB üyelik sürecini getirdi! Türkiye’yi AB üyeliği için 66 yıldır oyalayan ve kapısında bekleten Avrupa… Ve Türkiye’nin 66 yıllık AB macerası… Türkiye’nin AB’ye (o zamanki adı AET) 1959, 1964 Ankara Anlaşması, 1987 üyelik başvurusu, 1993 Kopenhag Kriterleri, 1999 Helsinki Zirvesi, 2001 Katılım Ortaklığı, 2003 Brüksel Zirvesi, 2005 Lüksemburg Tam Üyelik Müzakereleri… AB’ye tam 66 yıldır kabul etmeyen AB şimdi Türkiye’nin kapısını çalıyor!

Artık karşılarında o eski Türkiye yok: siyasi, ekonomik, teknolojik, savunma sanayi, askeri ve istihbarat vs. her yönden gelişmiş, kimseye muhtaç olmayan ve kendi ayakları üzerinde durabilen Türkiye var. Türkiye’nin AB üyeliği için artık göz kırpılıyor! Türkiye’nin uluslararası gücüne ve kariyerine şahit olmaya başlayan Avrupa daha şimdiden Türkiye’ye AB üyeliği için yeşil ışık yakmaya başlaması bir hayli garip değil miydi?! Böylesi bir durumda Türkiye balıklamaya atlamaması gerektiğine inanıyorum. Türkiye tabi ki 66 yıldır bekletilmenin, oyalanmanın onurunu ve şerefini çok iyi düşünmeli! Şayet ki AB, Türkiye’yi üyelik için davet ederse ne olur? AB, Türkiye’yi nasıl 66 yıl oyalayıp-beklettiyse Türkiye’nin de uzun bir süre AB’yi oyalaması ve bekletmesi gerekmez mi?! Türkiye'nin böyle bir karar vermesi çok zor ama (ne olup-biteceğini) bekleyip göreceğiz: o nu da zaman gösterecek…

Tepkiniz Nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmiyorum Beğenmiyorum 0
Aşk Aşk 0
Komik Komik 0
Öfkeli Öfkeli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0