Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Firavunca mı mü’mince mi?

− İstanbul’da deprem ihtimali…

− Yok böyle bir şey…

Oh ne a’lâ. Bu herkesin hoşuna gidecek en güzel söz…

− İstanbul’da 7,8 şiddetinde bir deprem olması muhtemel ve hattâ çok yakın görünüyor…

− Ağzından yel alsın, ne kötü bir söz söyledin…

− Hayır dostum ben söylemedim.

Fransız deprem bilimci ve jeofizikçi Xavier Le Pichon, 11 ilimizi feci şekilde sarsan Kahramanmaraş merkezli depremlere yönelik analizlerini ve Türkiye genelindeki deprem tahminlerini anlatırken söyledi bunu.

Türkiye’nin kuzey ve doğusunda iki büyük fay hattının olduğuna dikkati çeken Le Pichon, şu değerlendirmede bulundu:

“Doğu Anadolu fayı üzerindeki 7.7’lik ilk büyük deprem kuzeydeki Anadolu levhası ve güneydeki Arap levhası arasında oldu. Anadolu yaklaşık olarak 4 metre batıya kaydı. Buradaki son jeodezik harekete baktığımızda yılda ortalama 6 milimetrelik bir kayma söz konusu. Bu ne demek? Bu fayın bahsettiğimiz 4 metrelik hareketi yapacak enerjiyi biriktirmesi için 500 yıl gerekmesi demek.

1513’te Pazarcık’ta bir deprem olduğunu görüyoruz. Yàni denebilir ki fay kırıldığında elastik olarak bu büyük hareket için gerekli enerji toplanmıştı ve 500 yıl sonrası olması gereken deprem gerçekleşti. Beklenen de buydu. Yàni bu depremlerle birlikte bütün enerji boşaldı.”

Elbistan’da 9 saat sonra gerçekleşen ikinci büyük depremin şaşırtıcı olduğunu dile getiren bilim insanı, “Elbette bu dalga batıya doğuya doğru (da) yayılabilir. Küçük depremlerle karşılaşsanız bile birkaç yüzyıl rahatsınız. Yine de unutmamak gerekiyor, fakat unutuyoruz. İstanbul’un farklı bölgeleri depremden farklı etkilenecek. Marmara’da 7.6 üzerinde tek bir depremin olacağını düşünüyorum. Bölgedeki levhaların nasıl geliştiğine bakıyorum. Marmara’da fayın hareketi, belli bir uzunlukta tek bir anda yapacağını düşünüyorum.

Fakat biz hálâ geçmiştekinin aynısını yapıp, aynı yere aynı binaları (aynı sorumsuzlukla, yüksek katlı) inşa ediyoruz”

Le Pichon’un son sözü fevkalâde mühim. Devletimiz (ricâl-i devlet) eğer İstanbul’u ve İstanbulluları kurtarmak gayesindeyse, bugünden tezi yok hemen kolları sıvamalı ve ilk iş olarak şu namussuz gökdelen müteahitlerini durdurmalı.

7,8 şiddetinde bir depremi bekleyen ve nüfusu 30 milyonlara dayanmış bir metrepolü kurtarmak neredeyse imkânsız. Ancak zayiatı, yàni yıkılması muhtemel bina sayısını binaen’aleyh ölecek insan sayısını düşürmek pekâlâ mümkün.

Gökdelen denilince ilk olarak bu kelimeye lâ’net olsun. Bu türden binalar Firavun adetidir. Gurur, kibir, Allah’a isyan işaretidir. Bakınız Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sahabesine ne diyor.

Sahabelerinden birinin evine ikinci katı çıktığını gören iki cihan güneşi efendimiz,

− Sen firavun evi mi yapmak istiyorsun? der, ikinci kata müsaade etmez.

Muhterem okurlarım dikkat ediniz. İkinci katı çıkıyor adam…

Eğer bizler hakikaten Ümmet-i Muhammed olabilseydik hiçbir depremde velev ki, en şiddetlisi, meselâ 9 yahut 10 şiddetinde olsun beş on kişiden, bilemedin yüz kişiden fazla insanımız ölmezdi. Onlar da panikten falan ölürlerdi.

Demek ki asıl mesele, Muhammed’e (salat’u selâm olsun ona) gerçekten ümmet olabilmek, Firavunca değil, mü’mince yaşayabilmekmiş. Kalın selâmetle. 20.02.2023

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER