İmsâk deyince hepimizin aklına ilk gelen oruca başlama zamanı. O hâlde neden başına «fitne» tâbirini koyup fesat, kargaşa gibi işlerle irtibatlandırdık? Orucun bunlarla ne alakası var?
Muhterem okurlarım, bu yüzden «imsâk»ın aslı, sair mánâları bilinmeli. «Fitne/nin imsâkı» ibâremizdeki «imsâk» tâbiri, bir mánâsıyla oruca başlama ve/veya sabah namazı vaktinin girişini anlatıyorsa da, «fitne» ile irtibatlandırıldığında sözlük mánâsı daha bariz ortaya çıkıyor ve konumuz da zaten işin o ciheti.
İmsâk kelimesinin «k»si ince okunur. Kelime, Arapça “mesk” (tutmak) kökünden. Nefsine hâkim olup el çekme, perhiz, alıkoymak gibi mánâları var. Istılahta (dini tâbir olarak), fecr-i sâdık yàni ikinci (asıl) fecirden, güneş batışına yàni akşam ezanına kadar yeme, içme ve âilesiyle ilişkiden nefsi alıkoymak.
Gelelim fitneye… «imsâk» bahsi üzerinde yersiz ve kasden çıkırıldığı áşikâr tartışmalar çok olurdu eskiden. Çok şükür bunlar marjinalleşti. Artık yalnızca bazı malûm kanal yahut kanalizasyonlarda ve sosyal medya mecraları videolarıyla sınırlı.
Geleneksel İslâm terbiyesinde çocuklara “dinde tartışma olmaz” düsturu belletilirdi. Günümüzde din esaslarının, hattâ Mecelle’nin “Mevrid-i nasta içtihada mesağ yoktur” şer’i hükmüne rağmen, hakkında nass, yàni àyet ve/veya hadîs-i şerîf’lerde bildirilmiş hükmü, ifadesi bulunan konularda bile tartışıldığını görüyor…
Bu tartışmaların başını «Kur’ân Müslümanlığı» fitnesiyle meşhur müteveffa bir ilâhiyatçı ve şakirdleri sayılabilecek birkaç kişi yapıyordu. Bunların nesilleri kesilmek üzere. Fakat bu sözüm, fitne durdu şeklinde anlaşılmamalı.
Türkiye üzerinde oyunlar kıyamete kadar sürecek! Bir fitne bitecek, diğeri sökün edecektir. Bakınız çok daha beter mevzular icad edip, dini temellerinden yıkmak isteyen fitneciler zuhur etti günümüzde.
Bunların bazıları ekranlara elinde bir şişe deve sidiği ile çıkacak kadar ilim adamlığını bırak, insàniyetten uzak şarlatanlar olmalarına rağmen Ehl-i Sünnet ve sevilen bazı âlim simalar (Şeytan herkes için düşmandır) şöhretlerine şöhret katmak için çıkabiliyor! Kendilerinin kınıyorum.
Bir de ilim adamı maskeli dolaylı din düşmanlığı yapanlar var. Laboratuvar testine giremeyen her şeyi inkâra kalkışabiliyorlar. Ve hemen belirteyim, bunlar en ziyâde «Z Kuşağı» için bir tehlike ve tehdit…
Zamane gençler veya «Z Kuşağı» gençler büyük tehdit altında. («Z Kuşağı»ndaki «Z» o mánâya gelmese de ben “zamane” olarak okuyorum) Bunlar fitneyle (daha çok) çevrimiçi muhatap.
O nedenle X ve Y kuşakları (eski nesiller), (aralarında interneti hakkıyla kullananlar dahil) Z kuşağı problemlerini hakkıyla idrâk edemiyor.
Bunların meydan okuyuşu, ebeveynlerine diklenişleri, sanal ortamda birer kurtçuk gibi kaybolmaları ana babaları haliyle korkutuyor ve fakat çaresini de bulamıyorlar. Ne yapsalar âciz kalıyorlar!. «Z Kuşağı» öyle bir üzüntü ki, «maskeliler» bunları dinden uzaklaştırmakta da zorluk çekmiyor!
Gerek ilâhiyat tasmalılar, gerekse (ilim) maskeliler olsun, bunları o kadar kolay yoldan çıkarıyorlar ki, bırakın herhangi bir ilmî titri olmayanları, profesör ünvanlı ebeveynler, İslâm âlimi ana babalar dahi “hiçbir şey” yapamıyor!..
«İmsâk» fitnesiyle başladığımız konunun ehemmiyeti daha iyi anlaşılsın diye “hiçbir şey” dedim. Yoksa elbette her derdin bi dermanı bulunur. Fakat bu kez iş kötünün kötüsü. Bunlar İmsâk ile başlayıp, kelime-i tevhide kadar geliyor, düşündüğümüzden fazla muhatabı da rahatça buluyorlar.
Türkiye ve dünya bugünkü haline, çağın zombileri «Z Kuşağı» varyantına nasıl geldi sanıyoruz? Sihirli bir sopa dokunuşuyla mı?
– Daha neler, olur mu öyle saçmalık!..
Bal gibi olur! Hem de en sihirlisinden. Sopanın adı internet. Sahip ve mucidi Deccalin refiki Şeytan aleyhillâne. O hâlde önce hakkıyla öğrenip keşfedin, sonra gereğini yapın şu lâ’net sopanın. 02.04.2022
YORUMLAR