Hem iktidar partisi, hemde ana muhalefet partisi iki yüz yıla hazırlık programı açıkladı, ikiside toplumumuz için iyiliklere, mutluluklara, refaha, huzura, barışa, yeni yüzyılda başarılara neden olsun dilerim…
Ama hayatın gerçekleri gösteriyor ki dilemek ile, projelerle bir şey olmuyor, devletin kurumlarının rafları proje dolu, sadece iyi niyet gösterisi olur, bu nedenle yapmamız, uygulamamzı lazım… Örnegin yıl 2013-14 yıllarında daha on sene önce, hükümetimizin 2023 de dünyanın ilk on ekonomisi olma hedefi vardı, ne oldu? Olmadı, bu neden olmadı diye üzerinde eleştirel akıl ile düşünmezsek, ikinci yüz yılda, düşündüklerimizi, söylediklerimizi, planladıklarımızı yapamadan elimizden kaçar gider… Gitsin istemiyorsak!!!
Önce hangi alanlarda eksiğimiz var, bunları tespit etmeliyiz, ilk önce egitimden ve egitimli, liyakatli kişilere imkan vermekten başlamamız lazım geldiğini düşünüyorum… Sonra ne eksik, neden teknoloji üretemiyoruz, şimdi onu yaptık, bunu planladık, şu ucuyor, maket projeleri artık bırakalım, işin içine bu alanda, bu kadar siyaset de sokmayalım… Ak Parti hükümetinde kişi CHP li bile olsa işinin ehliyse işinin başında olmalı, olabiliyor mu? CHP hükümeti geldi diyelim ki kişi Ak Partili bile olsa işinin ehliyse işinin başında durmalı… Durabilecek mi, Belediyelerden kısmen durabildiği görülüyor… İbni Haldun’un Mukaddimesini ilk 1998 yılında okudum, sonra bir daha okudum, aklımda kalan şunları sizinle paylaşayım… Kime görev verilmeli, güvendiğimiz insana mı, işi bilen insana mı sorusunu soruyor verdiği cevap, güvenmediğimiz işi bilene diyor, ekliyor… İşi bilmeyen, liyakatsize işi verirsek iş baştan bozulacaktır, işi bilen güvenmediğimiz kişiyi denetleyerek işi yaptırabiliriz.. Böyle mi yapıyoruz, bizim partiliyse işi bilmesede görev veriyoruz, işler karışıyor.. İstediğimiz gibi gitmiyor, sonra geçen yüz yılda, yarım asırda, 20 yılda yapamadığımız işleri, gelecek yüz yıla atıyoruz… Geçmişimiz gelecegimizin referansıdır, geçmiş yüz yılda, 20 yılda ne yaptıysak, gelecekte de onu yapma ihtimalimiz yüksek.. Mukaddimeden ikinci örnege gelelim… Egitimle ilgili, bu örnek!!
Çocuklarımıza hangi bilgiyi önce verelim, dini/ilahi bilgileri mi, beşeri insani bilgilerimi, hangi dünyada önce yaşıyorlar mevcut dünyada, o zaman bu dünya ile ilgili maddi bilgileri vermeliyiz öneriyor ve ekliyor.. Egitim kültürümüz şuanda buna izin vermiyor, umarım ilerde verir mealinden şeyler yazıyor… Daha bebek yaşta soyut, somut düşünceyi karıştıran çocuklara Allah, melek, cennet, cehennem bilgisinin verilmesinin yanlışlığını dünya egitim sistemi kabul etmiş durumda… Egitim düzeltilmezse, on bin kere şu sözü tekrarla, 100 kere anlamadığın dille kutsal kitabı oku gibi bir egitim yoluyla.. Biz gelecek yüz yılıda kaybederiz… Egitim, felsefeye, bilimsel yöntemlere ve daha da önemlisi insan aklının ürettiği bilgilere dayanmalıdır… Hemen dini egitim ne olacak, sorularını duyar gibiyim, ben dini konuda kendimi egittim, herkes yapamaya bilir.. Ama şunu da aklımızdan çıkarmayalım, egitimi dört de böl, üçü bilimsel, akli bilgiler, biri dini, nakli bilgiler olmalıdır… Sonra gelen yüz yıl milletimiz için nasıl gelmesi gerektiğine geçelim mi? Söylemler sloganlar güzel, bunlara bakarsak hayal alemin de ruhen uçarız, gerçekte …….!!
Şimdi geçmiş yıllarda neler kacırdık sanayi devrimlerini, bu kacırma önceki devlet düzenimiz Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına neden oldu… Şimdi bilgi bilişim devriminin içindeyiz, bunları da kaçırırsak Allah ve Akıl korusun T.C devlet düzenimiz de akamete uğrayabilir.. İşte tamda bu nedenle gelecegi kaçırmamalıyız… Gelecegin bilgisi ne üzerine kuruluyor? Yazılım, dijital ve sanal alanlar… Biz egitimimizi buna göre şekillendiremezsek, bu geleceğin dünyasından koparız… Enerji konusunda karbon ayak izinin daha az olduğu veya olmadığı bir temiz enerji.. Bu rüzgar ve güneş enerjisi deniyor, aynı zamanda bular enerji bağımsızlığı demektir.. Sonra cihazlar birçok şey yapıyor nasıl içine yüklediğimiz yazılım programlarıyla degil mi? O zaman yazılım konusunda iyi bir egitim gerekiyor… Sonra Yapay zeka, aslında bunun da temelinde yazılım var, bu konu gelecegin makinelerinin yapay zekayla çalışmasına neden olacak, kısacası makineler, bu zekayla, insan aklına çok ihtiyaç duymadan çalışacak… Bunu biliyormuyuz, görüyoruz bile, neden bilmeyelim ki? Sonra robotlar, robotik kollar, eller, bunların yapay zekayla desteklenmesi insanlığı bambaşka bir yere taşıyacak, bunu da görebiliyoruz.. Kaç robot ürettik, Japonlar, Almanlar, Çinliler kaç robot veya robot kol üretmişler? Onlarla ne yaparsak yarışabiliriz, bunun için kaç yapay zekayla desteklenmiş robot ve robotik kol yapmalıyız, bu sorudan da önce neden bu konuda biz geri kalıyoruz, istenilen başarıları gerçekleştiremiyoruz? Bu soruların cevabını eleştirel akılla bulamazsak ikinci yüz yılda bizim için iyi gelmeyebilir. Geleceği kaçırmamak ve istediğimiz gibi gelmesi için gereken adımların atılması dilegiyle. Selam ve Sevgilerimle…
YORUMLAR