Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
CAHİT BAYRAK

HALİMİZ PÜRMELALİMİZ

Devlet bağlamında sistematik bir yapı oluşturamayan, eğitimi, adaleti, özgürlükleri, kişi haklarını ve hürriyeti başat değer haline getiremeyen, şehirli ancak, mantalite olarak köylü olan anlayış nobranlığını coğrafyamızda devam ettireceğe benziyor.

Toplumun duyarsızlığının temel sebepleri irdelendiğinde; empatinin, duyarlılığın olmayışı çözümsüzlüğün, çarpık anlayışın, küstahça davranışı maharet sayan mantalitenin algı oluşturarak güc’ün menfi etkisinin olumsuzluğundan nemalanan kesimlerin etkin olduğu sosyoloji içinde, nobran anlayışa maruz kalmanın sonucu olduğu bir gerçeklik olarak orta yerde duruyor.

Manüpülasyon becerisine sahip olan kamu yöneticileri, siyasiler, medya mensupları, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri dezerformasyonla olayları sıradanlaştırılan bir anlayış geliştirdiklerinde toplumun değerlerini yok ederek insanların güven duygusunun kaybolmasına sebep olurlar.

Toplumsal ve ekonomik gücü birlikte eline geçiren eğitim ve empati yoksunu kesimlerinin kaotik ortamda daha da büyüyerek edep, ahlak, erdem, adalet gibi evrensel kavramları erozyona uğratarak geleceğin kuşaklarına kötü örneklik teşkil etmektedirler.

Gençlikte oluşan kayıtsızlık, duyarsızlık ve sorumsuzluğun normalleşmesi, cahilce özgüvenin oluşmasına zemin hazırlamakta, topluma önderlik yapabilecek aydınlar, düşünürler, bilim insanı, kanaat önderleri, bilge liderler yetiştirmede siyasetin her şeyi belirleyen konumu dolayısıyla çorak bir düşünce habitatı oluşturulmaktadır.

Siyasi hegemonyanın oluşturduğu sloganik, manipülatif anlayışa karşı koymada çaresiz kalan bugünün gençliğinin aydınlanma bilincinin gelişmesine, dünya ile entegre bir anlayışın oluşturulmasına, çağının düşünce ufkuna katkı sunmasına, bilimde, sanatta, kültürel anlayışta ufuk açıcı fikirlerin ortaya konulmasında, sanayide, teknolojide üretkenliğin oluşmasına engel olduğu bir gerçekliktir.

Toplumların gelişmesine katkı sunacak olan anlayışı tesis etmede, tarihin yanlışlarından ibret alan aydınların, kişilikli, özgür düşünebilen münevver bireylerin yetiştirilmesinin gerekliliğinin yanında, fırsat eşitliğinin sağlanması, nitelikli bir toplumun oluşturulmasına zemin hazırlar. Felsefi ve eleştirel düşüncenin oluşturulmasının gerçekliği, siyasi anlayışa sahip idarecileri yetiştiren bir toplumun, çağını yakalamaması ve üretken olmaması ve dünyada güç sahibi olmaması söz konusu olamaz.

Farklı toplum katmanlarından oluşan bireylerin kendilerini değerli gördüğü, başkalarının haklarına riayet etmenin medeniyetin en önemli argümanı gördüğü, erdemli yaklaşımın barışı, kardeşliği tesis ettiği, korkuları olmayan özgüven sahibi bireylerin oluşmasına katkı sunacağı bir gerçektir.

İnsanlığın dünyasına hiçbir iyilik vadetmeyen emperyalist güçlerin küstahlığına, barbarlığına, bu gücün zorbalığına maruz kalan İslam toplumlarında, düşünceyi, felsefe, sanat, teknoloji üretmeleri gerekirken, İslami bünye içerisinde yaşanan parçalanmaları ve çürümeyi mezhepçi anlayışları tartışma konusu yapmaları, emperyalistlere büyük cesaret veriyor.

Filistin’ de, 1917’den 1948 e kadar İngiliz emperyalizminin, 1948’den bu yana Amerikan emperyalizminin katkılarıyla sürdürülen ve halen her geçen gün şiddetini arttıran Siyonist sömürgecilikle, etnik temizlik ve soykırımla ilgili olarak, İslam dünyası, siyasal etkisizliği sebebiyle kınama dışında hiçbir şey yapabilmiş değil.

İslam toplumu yüz yıllardan bu yana hiç ara vermeden sürdürülen siyonist zulmü ve batı sömürgeciliği karşısında, travmatik yenilgiler almaya devam ediyor, islamın evrensel değerlerini harekete geçiremiyor, geleneksel-nostaljik-muhafazakar anlayışı değiştirmeyi düşünenlerin sesini kısıyor ve boğmakta bir beis görmüyor.

Nerede, hangi toplum ve kültürlerde olursa olsun, kayıplar onur ve bilinç kayıplarıyla başlar, fikirlerin ve ilkelerin gücü, koşulların ve çıkarların gücüne boyun eğmek durumuyla son bulur.

Özgür düşüncenin önünde duran bütün engelleri ortadan kaldıran bir anlayışı geliştirerek, duyarlı, ahlaklı, erdemli, adaletli, farklılıklara saygılı bir anlayışı geliştirmek zorundayız. O zaman üretken ve güçlü bir toplum geliştirebiliriz.

Saygılarımla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER