Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

İstiklâl nedir bilir misiniz?

İstiklâl Arapça’dan dilimize geçmiş bir kelimedir. Ar. ḳall, yàni “yüklenip götürmek”ten türetilip istiḳlāl olmuştur.

Maddî veya mânevî bakımdan kimseye bağlı ve tâbi olmamaktır. Buyruk altında bulunmamak, bağımsız olmaktır.

Bir insàn nasıl ki, kimseye danışıp emir almadan kendi malını yahut yükünü alıp istediği yere götürebiliyorsa, devletler de ancak istiklâl sahibi yàni bağımsız olduklarında başka devletlerin müdahalesi olmadan, kimseden buyruk almadan kendi iradeleriyle bir yönetim sergiler.

Türkiye “Yunan Savaşı” öncesinde de bağımsızdı. Yàni Yunanistan ile (Mondros sonrasında Türkiye’yi işgale yeltendiğinde) yaptığımız savaş (bizim için) bir istiklâl savaşı değildi!

Fakat Osmanlı ile Yunanistan’ın savaşı (onlar için) bir istiklâl savaşıydı zira Yunanistan Osmanlı’dan bağımsız bir devlet olmak için savaşmıştı.

M. Kemal Paşa «Nutuk»ta Yunanistan ile savaşımızı bir istiklâl savaşı gibi göstermeye çalışır. Bunu neden yaptı? Olsa olsa biraz daha kendine pay çıkarmak için olabilir. Nede olsa o savaşın başkomutanıydı.

Fakat yiğidi öldür hakkını yeme demişler. O savaşta istiklâlimizi kazanmak için cenk eder gibi varımız yoğumuzla zorlu bir savaş verdik. Mağlup olsaydık, Anadolu’yu sadece Yunanistan değil başka devletler de işgal edecek ve Allah korusun, istiklâlimizi de kaybedecektik.

O hâlde ortayı bulacak olursak, «İstiklâl Savaşı» gibi bir harpti diyebiliriz. Zaten ünlü bir edebiyatçı da olan şairler büyüğü Mehmed Âkif Ersoy da bu yüzden yazdı İstiklâl Marşı’nı.

Fakat dikkat edilirse «İstiklâl Marşı»mızda da tezimizin haklılığı çok net olarak görülür ve doğrulanır:

Törenlerde ve sair yerlerde okunan ilk iki kıtanın son mısrası, «Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl» diye biter. Ve hemen sonraki kıtanın ilk mısraında durum netleştirilir:

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Herşey gayet açıktır. Bu millete hiçbir devirde tasma takılamamış, tarihin hiçbir sahifesinde “Türkler bağımsızlığını kaybetti” diye yazılamamıştır.

Fakat Âkif, istiklâlin, ebediyyen hür kalmanın şartını da net olarak koyar:

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Eğer o imanı muhafaza ediyorsanız korkmayın, kimsecikler istiklâlinize bir halel getiremez. Hele kendilerini medeni sananlar…

Medeniyet adına silahlarından başka şeyi kalmamış canavarın ömrü bitmektedir. Zira neticede silahın her türlüsünü hedefine çeviren bir insàn elidir. İnsànlar fevc fevc İslâm iklimine koşuyor vahşi Batı’da.

Âkif «İstiklâl Marşı»nı hangi ruhla yazmışsa onu iyi kavramak lazım. Adı «İstiklâl Marşı» diye bağımsızlık kazandığımız savaşın şiiri yahut marşı sanmasın kimse.

Bakınız ne diyor büyük şair:

Rûhumun senden, ilâhî, şudur ancak emeli,
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâmahrem eli,
Bu ezanlar ki şehâdetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

Ezanlar susmasın diye slogan atmak, bu kıtayı okuyup durmak marifet değil. Okunduğu halde ezana icabet etmemek büyük kabahattir. Camileri metruk hale getir sonra ebedi yurdumun üstande inlemeli de… İnliyor ama kahrından inliyor minarelerde ezan…

Ezan çağrıdır, tam (eksiksiz) bir dâvettir. Çağıran da müezzinler değil bizzat Allah’tır. O hâlde neden icabet etmiyorsun? Câmi cemaati olmak yalnız ihtiyarların mı vazifesi?

Bu kafayla bağımsız olsak ne yazar? Biz çoktan nefsimizin eline vermişiz istiklâlimizi. Yàni onu istediğimiz yere çekip götüremiyoruz (ki, istiklâl budur), o bizi (bin türlü esarete) götürüyor! 30.10.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER