Nöbetçi Eczaneler
Günümüz Türkiyesinde “devlet bize bol para versin” demeyen neredeyse kalmamış gibi…
Devlet fakire fukaraya versin eyvallah, lâkin karnı tok sırtı peklerin fukará gibi hareket etmesi mürüvvete aykırı değil midir?
Bedir Yayınevini kurup işletmiş olan merhum üstadım yazılarında ve sohbetlerinde yeri geldikçe bahsederdi:
“Adam İslâmî, yàni dini bir eser meselâ bir hadîs kitabı, bir tefsir yazıyor. Allah rızası için yazmıştır, telif filan istemez sanıyorsun, heyhat herif normal telif ücretlerinin fevkinde astronomik rakamlar telafuz ediyor.”
Bir zamanlar bendeniz de yayınevi sahibi bir gençle tanışmıştım. Aynı şikayeti o da yapmıştı. Para birinci değer olduğunda bunlar kaçınılmazdır.
TBMM’sine bakınız. Adamlar birbirlerine sille tokat saldırır, hattâ zaman zaman tabancalar bile çekilir ama iş maaşlara yapılacak zamma geldiğinde hepsi birden kedi gibi uslu, birlikte el kaldırırlar.
Bunun siyasetçi olarak tek istisnası olmuştu, merhum Adnan Kahveci. “Ben zam istemiyorum, bundan hayá ederim” demiş. Düşünün malûm medya bu güzelliği bile hakkıyla yansıtmadı halka… Sonunda da adamı çok yaşatmadılar, şaibeli bir trafik kazası ile şehid edildi…
Adnan Kahveci bizim Mujica’mızdır[1]. Keşke tüm ricâl-i devlet onun gibi olsa. Yıllar önce (17 Ocak 2016) merhum üstadım Mehmet Şevket Eygi de (rahmetullahi aleyh) “Bin Yüksek İnsan” başlığıyla şunları yazmıştı:
“Onların tavsiye mektubu, hâmil-i kart yazmaları yasak olacaktır. Zaten yazmazlar ya… Onların faziletini, yüksekliğini, iyi ve örnek insan olduklarını düşmanları bile tasdik ve teslim edecek.
Varlıklarını Türkiye’ye, insanlığa, gerçeğe adamış tam bin insan…
Nefsaniyet bakımından alabildiğine mütevâzı, kemal ve hikmet (bilgelik) bakımından alabildiğine yüksek bin kişi…
(……..) Bin fazilet (erdem) âbidesi. Bin şâhika. Bin hür insan. Bin yüksek kişi. Bin gerçek vatansever. Bin doğru konuşan. Bin, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan. Türkiye’nin bin meleği. Bin rehber…
Bin doğru insan. Bin akl-ı selim. Seksen milyona nispetle bin rakamı ne kadar küçüktür. Ah bu bin kişi!.. Neredesiniz? Sizlere çok muhtacız.”
(İkinci yazı) Açlar / toklar…
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurmuş âlemlere rahmet olarak gönderilen zát (Salat’u selâm olsun ona).
Askeriye sonrası airline yàni sivil havacılıkta uçarken, uzun bir uçuşta para mevzuları açılınca bendeniz de Adnan Kahveci merhumdan bahisle yukarıdaki hadîs-i şerîf’i zikretmiştim. “Adam milleti açken maaşına zam istemeyi âr kabul etmişti” dedim.
Birinci kaptan çok zeki, çok muzip fakat biraz inancı zayıf biriydi… “ben tok yatarım arkadaş zaten benim konu komşunun hepsi tok, bizim sitede aç olan yok” demişti.
Birbirimizi pek kırmaz, uzun uçuşlarda da en çok ben anlatırdım onlar dinlerlerdi. Netekim bu muzipliği de cevapsız bırakmadım: “Bak kardeş” dedim, zaten Sahabe-i kiram (radiyallahu anhüm ecmain) da sormuş:
− Ya Resûlullah, komşu derken?
Hadîs âlimleri muhtelif cevaplar olduğunu, Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) bir rivayette 70 hane, bir başka rivayette 7 mahalle, bir başkasında ise 70 bin komşu hane buyurduklarını rivâyet ediyorlar.
“Yàni sizin siteyle iş bitmiyor kaptan… (gülüşmeler) Hem şahsen bu sitelere muhalifim. Ne o öyle, kalbur üstü takım, zenginler toplumun kahir ekseriyetini görmüyorlar bile. Tabi böyle olunca da açları nereden bileceksin sen?
Ben Ümraniye’de halkımın ortasında ikamet ediyorum. Markette çöpe atılacaklar kasasını karıştıran kadıncağızı görüp sebze ve meyvelerin en alâsını aldırıp ödüyorum. “Bu o kadar mutluluk verici ki” dedim. 09.01.2021
[1] Tam adı José Alberto Mujica Cordano. Pepe lakabıyla bilinen samimi, dürüst gözlerini para hırsı bürümemiş Uruguay lideri. Bütün liderlerin, siyasetçilerin ondan alacağı çok dersler var. 2010 ve 2015 yılları arasında devlet başkanlığı yapmıştır. Aylık 12 bin dolar maaşının %90’ını hayır kurumlarına bağışlayan Mujica, dünyanın en fakir devlet başkanı olarak anılmaktadır.
YORUMLAR