Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Kadınlarımızdı evlâtlarım, kadınlarımız

Konya’da yaşadığımız yıllardı. Ortaokulda idim. Birgün okulumuza İstiklâl Savaşı gazilerinden kıymetli bir büyüğümüzün geldiğini, talebelere bir nutuk irad edeceğini anons etti müdürümüz.

Okulun büyük salonuna hınca hınç dolmuştuk. Belki “yığılmıştık” desem daha doğru olur. Lâkin kim aldırıyor ki… Bu zahmet birazdan duyacağımız ve birçok kişiye nasib olmayacak önemli tarihî bilgiler için değmez miydi?

Netekim, aradan geçen elli seneyi aşkın zamana rağmen bugünki gibi aklımda… «Gazi amca» bize çok da uzun olmayan bir konuşma yaptı İstiklâl Savaşı hakkında… Fakat en önemli olan en sondakiydi…

Yaşlı ve bilge bir zat olan o «Gazi amca» konuşmasının sonunda “Bir de sualim olacak. Bilenler tam not alır” dedi. Ve sordu: “Söyleyiniz, «İstiklâl Savaşı»nı kazandıran en büyük kahraman kimdi?”

Hepimiz gülüştük. Bunu bilemeyecek ne vardı. Cevap Atatürk’tü. Netekim yüz kişilik bir koro gibi hep birlikte “Atatürk” diye çınlattık salonu.

Fakat o da ne? «Gazi amca» ya da öğretmen (artık hepimiz onu da bir öğretmenimiz gibi görmeye başlamıştık) başını “hayır bilemediniz” anlamında sağa sola çeviriyor ve yukarı kaldırdığı eliyle de sükûnete dâvet ediyordu.

Dedi ki,“Yarınların büyükleri muhterem çocuklarımız, ezberleriniz böyle ama hakikat bu değil. Bize «İstiklâl Savaşı»nı kazandıran kahramanlar kadınlarımızdı evlâtlarım, kadınlarımız…”

O gün öyle etkilenmiştim ki, okul dönüşü anneme de anlatmıştım. Akşam babam eve girdiğinde, daha üniformasını çıkarmadan ona da aynı heyecanla bir özet geçtiydim…

Bugünün nesilleri o gazi amcalardan mahrum. Fakat ellerinde bizlerin o çağda mahrum olduğumuz nice imkânlar var. Üniversitelerin tarih etüdleri pdf formatında (tez, akademik araştırma vs.) bol miktarda yayınlanıyor. Okusalar bizim hâtırádan daha fazlasını da bulabilirler.

* * *

Tanzimat döneminin çok yönlü münevver simalarından olan Ahmet Midhad Efendi’nin roman ve hikâyelerinde tasvir edilen kadın karakterler dönemin meseleleri içinde çeşitli cepheleriyle ele alınmıştı.

Ahmet Midhat Efendi, altmış sekiz yıllık ömrünün kırk yıllık süresinde roman ve hikâyeler yazarak edebiyatımızın önemli bir ismi olmuştur. Döneminde tartışılan kadınla ilgili meseleler bugün de tartışılmakta.

Lâkin kadını bir meta haline getiren ve sapık feminist cereyanların girdabına salan bozuk düzen onların «Gazi amca»nın kahraman kadınları gibi olmasına izin vermiyor!..

Oysa ki Türk kadını her zaman namusunun bekçisi olmuş, namusu için erkekler gibi silaha sarılmasını, cepheye koşmasını bilmiştir. «Gazi amca» bize bu gerçeği anlatmak istemişti. Bugünkü kadın, maalesef büyük bir oyunun içinde, safiyet ve asliyetini inkâr eden bir vartaya yuvarlanmak istenmektedir.

Ey Fuzûlî şevkden yakdın tenin rûz-i visâl
N’ettin ey gâfil gerekmez mi şeb-i hicrâne şem’

(Ey Fuzûlî kavuşma gününün şiddetli arzu ve hevesiyle adeta kendini yaktın, ne yaptın ey gerçek hayattan bî-haber (Fuzûlî) bu ayrılık gecesinde karanlıkları aydınlatmak üzere bir mum olsun yakman gerekmez miydi?)

Bendeniz hasbelkader Fuzûlî yolundayım. Bugün bir miktar rahatladık diye gerçeğe gâfil kalmak yerine karınca kararınca yazılarımla bir mum yakmaya çalışıyorum. Keşke hakikaten tam tekmil bir münevver olabilseydik de ziyâmız bütün âleme ışıklar saçaydı, ne gezer… O yüzden yine Fuzûlînin mısralarıyla son vereyim:

İşüm kara gice tâ subh nâle vü feryâd
Ne virseler ana şâkir ne kılsalar ana şâd

(Gün doğana, sabah ezanlarının iniltileri, işitilene kadar içim gece gibi karanlık / Artık ne bulursam, umduklarıma nisbetle ne kadarı gerçekleşirse onunla iktifa edip şükredecek ve sevineceğim…) 06 Şubat 2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER